| Konu: | 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 31 |
| Tarih: | 16.12.2014 |
CHP GRUBU ADINA ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) - Sayın Başkan, Rekabet Kurumunun 2015 yılı bütçesi üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Rekabet Kurumu, ülkemizin sağlıklı, adil büyümesi ve gelişmesi açısından çok önemlidir tıpkı diğer bağımsız kurumlar gibi. Ancak bu Hükûmet tüm bağımsız kurumları kanun hükmünde kararnamelerle bakan, Bakanlar Kurulu ya da Başbakana bağlamış, yani yürütmenin kontrolüne alarak işlevsizleştirmiş, bu olmazsa olmaz kurumlar AKP hükûmetlerince çok tehlikeli iktidar sopasına, bertaraf silahlarına dönüştürülmüştür.
Değerli milletvekilleri, BDDK üyelerini Bakanlar Kurulu atıyor, TMSF kurul üyelerini Bakanlar Kurulu, SPK kurul üyelerini Bakanlar Kurulu, TÜBİTAK Başkanını Başbakan atıyor, TÜBA üyelerini de Başbakanın atadığı TÜBİTAK atıyor. Hükûmet bununla da yetinmiyor, sivil toplum örgütü olan DEİK'i bir kanunla devletleştiriyor. Gelişmiş ülkeler sivil toplumları güçlendirmeye çalışırlarken AKP bu kurumu da kendine bağlıyor. Tıpkı Rekabet Kurumunda olduğu gibi kurumun giderlerini de yine şirketlere yüklüyor, hem de yasa tanımaz bir biçimde.
Rekabet Kurumunun temel gelir kaynağı yeni kurulan ya da sermayesini artıran limitet ve anonim şirketlerin sermayesi üzerinden alınan on binde 4'lük paydan oluşmaktadır. Rekabet Kurumunun mali yükünün limitet ve anonim şirketlerin sırtına yıkılması haksızlıktır. Esasen kurumun mali kaynaklarının genel bütçe tarafından karşılanması gerekmektedir.
Bu Hükûmetin şirketlerden haksız yere tahsiline sebep verdiği rakamlar bununla da sınırlı değildir. Vergi beyannamesinden damga vergisi almaktan ticaret odası harçlarına, ihracatçı birliği aidatlarından gerekli gereksiz defter tasdiklerine şirketlerin sırtına bindirilmiş bir sürü yük var. Bunların her biri küçük rakamlar gibi gelebilir ancak bir araya geldiklerinde şirketlerin ekonomiye kazandıracağı, katma değer yaratacağı, istihdam yaratacağı, ülkemizin o denli ihtiyaç duyduğu sermaye kaynaklarını yıpratmaktadır.
Rekabet Kurumu 2013 yılında şirketlerden bu şekilde 52 milyon liradan fazla para toplamış. Yani girişimcinin 52 milyon liralık sermayesine el koymuştur. Asgari ücretten 3 bin kişilik istihdam demektir bu. Rekabet Kurumunun gideri ne kadar olmuş 2013'te? 40 milyon bile değil, geriye kalanı da hazineye devredilmiş. Hadi, diyelim ki kaçak saraya milyar liralar yatırmaya parası yeten Hükûmetin Rekabet Kurumuna ayıracak parası yok, şirketlerden on binde 4 haraç kesmeye gerek var mı? Hayır, kesinlikle yok. Rekabet Kurumunun önünden her yıl 200 tane birleşme, devralma izin başvurusu geçiyor. Bu işlemlerden işlem değeri üzerinden başvuru harcı alsa başka kaynağa ihtiyacı kalmayacak kurumun. Üstelik de izin başvurularının çoğu da yabancı şirketlerdendir.
"Rekabet Kurumu bağımsızdır, hiçbir organ, makam, merci ve kişi kurumun kararlarını etkilemek amacıyla emir ve talimat veremez." Peki, böyle midir? Rekabet Kurumunun karar organları Rekabet Kuruludur. Biri Başkan, biri İkinci Başkan olmak üzere toplam 7 üyeden oluşur ve bu kurulun üyeleri ağırlıklı olarak Bakanlar Kurulu ve Gümrük ve Ticaret Bakanının atamalarından oluşmaktadır. Bu arada, kurul üyeleri arasından Başkan ve İkinci Başkanı da Bakanlar Kurulu atamaktadır. Yani tam olarak yürütmenin emrinde düzenleyici bir kurul. Böyle olunca da kurulun kararları Hükûmet talimatları doğrultusunda oluşmaktadır. Örneğin geçtiğimiz yıl yaşanan Gezi direnişleri ardından kinini yönlendirdiği hedefler arasında Koç Grubu da vardı. Tam da o dönemde Rekabet Kurumu TÜPRAŞ hakkında bir inceleme yürütmekteydi. Ne oldu derseniz? TÜPRAŞ'a bu yılın başında 412 milyon lira ceza kesti Rekabet Kurulu. Bir örnek daha verecek olursak, Türkiye Su Sporları Federasyonu kararı vardır, burada da yine Rekabet Kurumu, Federasyonun teşebbüs olduğuna karar vermiş, cezalandırılması gerektiği aşamada yeniden bakanlar araya girdiği için incelenmiş ve birden teşebbüs olmadığı kararına ulaşmıştır. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Ancak Rekabet Kurumu, sürekli ihale alan bu 3 firmanın milyar dolarlık işlerinin milleti on yıllarca borçlandırarak dağıtıldığı, bir de marifetmiş gibi reklamı yapılan bu firmaları hiçbir zaman dikkate almamıştır. Mahalle aralarında açılan AVM'ler esnafı yerle bir ederken bunları görmezden gelmiştir.
Sayın Bakan Canikli, bu arada, sizin de 98 yılında kurmuş olduğunuz Orbit Yeminli Mali Müşavirlik Şirketinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi şirketlerinden daha önce iş aldığı görülmektedir. Daha sonra bu şirketi çözüm müşavirliğine dönüştürüyorsunuz, ortağını değiştiriyorsunuz, yeğeninizi alıyorsunuz, bunlar olabilir. Ama, şimdi, bu şirketiniz, Çözüm Danışmanlık ve Eğitim Şirketi hâlen BİT'lerden ve KİT'lerden iş almaya devam etmekte midir? Bu, siyasi etik açısından -orada ilzama yetkili tek kişisiniz- Bakanlıkla bağdaşır mı? Hâlen siz burada Bakanlık göreviyle birlikte bunu yürütürken, kamu şirketleri ve özel şirketler size iş vermekte çok istekli davranmazlar mı? Bu sorularımın da yanıtını rica ediyoruz.
Arkadaşlar, yarın 17 Aralık. Parlamenter sistemle yönetilen ülkeler arasında dünyanın en büyük rüşvet ve yolsuzluk iddiaları Türkiye'nin gündemine bomba gibi düşmüştü bir sene önce. Üstelik de makul şüpheyle değil somut delillere dayalı kuvvetli şüpheyle; 4 bakan ve çocuklarıyla -görüntülü- para kasaları, para sayma makineleri, ayakkabı kutuları, çikolata kutuları, elbise kılıfları içinde ortalığa saçılan milyon dolarlar, dönemin Başbakanı ile oğlu arasında geçen 30 milyar euroların sıfırlanma "tape"leri, 700 bin TL'lik hediye saatler, nüfuz ticareti, Bakanın hem de İçişleri Bakanının rüşvet verenlerin önüne yatmaları. Aradan bir yıl geçti, bu konuda hiçbir ilerleme yok, tam tersine, bu rüşvet ve yolsuzluk operasyonunu örtmek için binlerce polisin yeri değiştirildi, savcılar görevden alındı, uygun savcılar bulundu, takipsizlik kararı verildi. Şimdi, 17 ve 25 Aralık operasyonlarının yıl dönümünde bu kez medya ağırlıklı, dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde görülmemiş yeni bir operasyon sürdürülüyor. Bu operasyonun tek amacı vardır, 17 ve 25 Aralık operasyonlarını örtmektir. Bu darbedir değerli arkadaşlar ama bu örtülemez, örtseniz de kokusu çıkmaya devam eder, bir gün de mutlaka açığa çıkar.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)