| Konu: | 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 32 |
| Tarih: | 17.12.2014 |
CHP GRUBU ADINA HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 yılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bütçesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Son altmış yıldır durmayan iç göçüyle Türkiye, bu konuda dünya birincisidir. Yanlış politikaların sonucu oluşan bu kifayetsiz göçte birincilik aşırı plansız, denetimsiz, çirkin ve afet güvensiz yerleşmeler oluşturmuştur. Başbakan, övünerek "İktidarımız döneminde şehirlerde yaşayan nüfus oranı 9 puan artarak yüzde 73'e çıkmıştır." diyebilmiştir. Ancak Başbakanın unuttuğu işsizlik oranı da yüzde 10 oranını aşmıştır. Örneğin, atanamayan öğretmen sayısı 300 bin olmuştur. 50 öğretmen intihar etmiştir, şubat atamasında 40 bin öğretmen için Cumhuriyet Halk Partisi olarak bir önerge verdik ancak tarafınızdan reddedildi.
Dokuzuncu ve Onuncu Kalkınma Planı'nda yer alan kentleşme ve yerleşme vizyonunun gerçekleşmesi için Hükûmet, bilerek, hiçbir şey yapmamıştır. Hükûmet, törenlerle imzaladığımız Avrupa Çevre Ajansı, Avrupa Birliği Komisyonu, Bristol Mutabakatı, Aalborg Şartı, CEMAT, ESDP metinlerini ve bunlara referans veren KENTGES Deprem Şûrası ve Kentleşme Şûrası metinlerindeki tavsiyeleri yerine getirmemiştir. Tam aksine, son on üç yılda şehirlerin fiziksel, kültürel ve sosyal kalitelerinin ve yaşama alanlarının daha hızlı kaybolması, silüetlerinin bozulması karşısında durum seyredilmiş ve afaki demeçler verilmiştir.
Şehirlere göç, inşaat sektörünün motoru olmuştur ama bu arada muazzam imar rantları devşirilmiştir, devşirilen rantlar siyaseti besleyen mihraklar oluşturmuştur. Yaşanabilir, güvenli ve sağlıklı bir yerleşme düzenine ulaşmak için kalkınma planı özel ihtisas komisyonları ne demişti? "Bölgeler ve yerleşmeler arası eşitsizlikleri azaltın. Doğal ve kültürel mirası koruyup geliştirin. Yaşam ve mekân kalitesini iyileştirin. Kentsel riskleri azaltın. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayın. Rekabet gücü kazandırın. Dengeli, tamamlayıcı, çok merkezli ve sürdürülebilir planlar yapın." Ama Hükûmet bunların hepsinde sınıfta kalmıştır.
Değerli milletvekilleri, bakmayın siz AKP'nin programındaki "yaşanabilir ve marka şehirler, kimlikli şehirler yaratma hedefi"ne. Büyük göçe rağmen bugün 1 milyona yakın konut fazlası vardır kentlerde. Kentler, kimliklerini kaybetmiş, imar çirkin, plansız ve afet güvensiz çok katlı gecekondu anlayışına terk edilmiş durumdadır. Kentlerde yüksek bina modası başlamış ancak yüksek bina deprem yönetmeliği maalesef hâlâ yoktur, Sayın Bakan da biliyor, kendisine defalarca iletilmiştir. Geçenlerde Sayın Bakan, güvenli demir ve çimento kalitesi konusunda uyarıda bulunmuştur haklı olarak. Bugüne kadar yapılan, sayısını bilemediğimiz -eminim Sayın Bakan da bilmiyordur- o kocaman gökdelenlerin, binaların, yüksek binaların ne olacağını biz de bilmiyoruz, Sayın Bakan da bilmiyor o demir ve çimento meselesi yüzünden.
Bakınız, dünyada sürdürülebilir kentleşme politikaları uygulanmaya başlamıştır. Biz ise hâlâ el yordamıyla organize şebeke iması veren kısa vadeli ve çıkar odaklı kentleşme politikaları uygulamaya çalışıyoruz. Sürdürülebilir kentsel gelişme süreci, kentsel gelişmeyi etkileyen tüm yapılı çevre, doğal çevre sosyal ve ekonomik unsurları birbiriyle ilişkili biçimde içerir. Süreç ekonomik ve sosyal gelişimin çevre koruma ve iyileştirme amacıyla birleştirilmesini öngörür. Bu süreç halk ve yerel inisiyatiflerin katılımıyla yürütülmelidir. Ama alınan kararlarda ne yerel yönetimlerin ne de yerel inisiyatiflerin katılımı sağlanmamaktadır. Tam aksine yerel inisiyatiflerin üzerine gidilmekte, onlar bezdirilmektedir.
Bakınız, bu imar işleri Türkiye'de nasıl yapılıyor? Yüzlerce örnekten bir tanesini vereceğim: KİPTAŞ'tan İ.Y. ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığından E.B. konuşuyorlar. E.B. diyor ki: "Ağabey, bak, şimdi bunlar ne yapıyorlar biliyor musun? Bak, mübarek ramazan günü." İ.Y. "Ağabey, sizin ona gücünüz yetmez yani." E.B. "Ne kadar pis iş varsa bize yaptırmaya kalkıyor. Bak, Kuşdili'ni -Kuşdili Çayırı- imara açtı. Bana 20 sefer telefon açtı, 'burayı tasdik et' diye. İmarı isterse kendisi de yapıyor, tasdik de ediyor. Yok sit alanı, doğal sit alanı falan demiyor. Bak, imarını yapıyor ve gidiyor."
Değerli milletvekilleri, işte AKP iktidarının kent, kentleşme, imar ve plandan, yaşanabilir mekân yaratmaktan anladığı bu. Cumhuriyet tarihinin en büyük imar yağması kentlerde büyük hızıyla ve çok kötü ürünleriyle sürüyor. 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle kurulan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı asıl işlerini unutmuştur ve Türkiye belediye başkanı olmuştur. Bu Bakanlık yolsuzluk ve dolayısıyla yoksullun oluşmasına neden olmuştur son on üç senede. İmar ve inşaat üzerine kurulu bir rant sınıfı yaratılmasına da ortam hazırlamıştır. İmar kararları merkezîleşti ve otoriter yapıyı ve ayrıştırıcı siyasi mekanizmayı finansman aracı yaptı. Yerel yönetimlerin ruhsat ve planlama yetkileri 648 ve 6306 sayılı Kentsel Dönüşüm Kanunu'yla gasbedilmeye başlandı. Bakanlık TOKİ'yi tekel yaptı. Kıyı planları yapım işleri resen kıyıları yağma ve talana dönüştü. Örneğin, Urla villaları meselesi, kamu varlıkları haraç mezat satışa çıkarıldı, yurttaşların mülkiyet haklarının gasbedilmesine yönelik ortam ve mevzuat hazırlandı. Tapu, bilesiniz, artık, mülkiyetin güvencesi olmaktan çıkmıştır. Kültür ve Tabiat Varlıkları Kurulu birbirinden ayrıldı. Tabiat Varlıkları Kurulunun yetkileri Bakanlığa geçti. Geçti ama bu değişiklikten sonra, ilginçtir, hiçbir yeni yer tabiat varlıkları sınıfına sokulamadı. Tam aksine, birçok sit alanları -örneklerini her gün gazetelerde okuyorsunuz- imara açıldı. Doğal alan, yeşil alan ve tarihî alanlar ve bunun gibi yaşam alanları ve diğerleri hızla betonlaştırıldı.
Hükûmetin 19 Nisan 2014 tarihinde çıkardığı Hazine Müsteşarlığı Tarafından Gerçekleştirilecek Borç Üstlenimi Hakkında Yönetmelik, 17 Aralık 2013 süreciyle iyice açığa çıkan yandaş ekonomisinin ve yolsuzluk zincirinin, rant düzeninin yeni belgesidir. Bu yönetmelik, devlete sırtını yaslayanlar ile devletin kasasını boşaltanların anlaşma sembolüdür ve onun senedidir. İhaleyi alan bir patronun yolsuzluk "tape"lerinde millete küfrettiğini hatırlarsak bu iş adamı açıkça millete küfrü karşılığında halkın vergisiyle ödüllendirilmiştir.
Gelelim kentsel dönüşüm veya diğer adıyla toplu yenileme konusuna. Türkiye'de kentsel dönüşüm veya kentsel toplu yenileme bir gereksinme midir? Cevabımız Cumhuriyet Halk Partisi olarak "evet"tir. Ancak, Hükûmet 2012 Mayıs ayında yürürlüğe soktuğu bu kanunla ilan ettiği 7 bin hektara yakın alanda başarılı örnekler sunamamıştır. Tam aksine, üst gelir grubuna bunun gibi konutlar yapmaktadır. Esenler Havaalanı Mahallesi'nde yıkılan 1.200 konutun şu anda yerine yapılan ve İnternet'te 300 bin lirayla 993 bin lira -bakın, utandıkları için 1 milyon diyemiyorlar- fiyatla satılan daireler, bunlar yapılacak. Sonra da yirmi ay önce evleri yıkılan Havaalanı Mahallesi insanlarına ve kiralarda bekleyenlere konutlar yapılacak, ne yapacağını da görüyoruz ve takip ediyoruz.
Kentsel dönüşüm yapılmak isteniyorsa nüfusumuzun yüzde 73'ünün yaşadığı şehirlerdeki şu konuları dikkate almak zorundayız:
1) Kentsel dönüşüm yalnızca beton binalar yapmak değil, kapsamlı bir yerel kalkınma programı olarak tanımlanmalıdır.
2) Proje alanındaki yerel topluluğun bir yasal statü ve yönetsel kimlik oluşturması sağlanmalıdır.
3) Hak sahiplerine seçenekler sunulabilmelidir.
4) Projelendirme, yapım, işletme aşamalarında etkin ortaklıklar kurulmalıdır.
5) Yöreye özgü toplumsal geliştirme projeleriyle fiziki yenilemeye sosyal içerik kazandırılmalıdır.
Bakınız, İstanbul'da duvara toslayan ve...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HALUK EYİDOĞAN (Devamla) - ...istenilen başarı sağlanamayan birkaç örnek vermek istiyorum kentsel dönüşüm uygulamasından. Dört senedir, evleri yıkılarak bekleyen insanların oturduğu Fikirtepe Mahallesi, dört senedir yıkık evlerde bekliyorlar. Gaziosmanpaşa Sarıgöl Mahallesi, orada 300 konutluk Roman ailesi tasfiye edilmiştir. Zeytinburnu bir faciadır, "Kentsel dönüşüm yapılıyor." adına çok yüksek rantlı gökdelenler yapılmaktadır. Biraz önce de Esenler Havaalanı Mahallesi'ni gösterdim. Hepsi ayrı bir hikâyedir. Zeytinburnu, Fikirtepe, Gaziosmanpaşa, Sulukule, hepsi kentsel dönüşümün bu Hükûmet tarafından yapılamayacağını gösteren örneklerdir.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)