| Konu: | 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 32 |
| Tarih: | 17.12.2014 |
CHP GRUBU ADINA METİN LÜTFİ BAYDAR (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 yılı YÖK bütçesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, 2015 bütçesinde YÖK'e ve tüm devlet üniversitelerine verilen ödenek tekliflerini görüyoruz. Millî gelire oranlandığında yüzde 1 bile etmeyen, bütçe payı da yaklaşık yüzde 4 olan bir bütçe üzerine konuşacağız ancak ayrılan bu bütçeyle üniversiteler eğitim, öğretim, araştırma faaliyetlerini yapabiliyor mu ve öngörülen performans düzeylerini yakalayabiliyor mu? Bu soruların yanıtı belli değil.
Bu kaynak yapısıyla ülkenin 2023 yılında 500 milyar dolar ihracat hedefine ulaşması mümkün olur mu? Takdirlerinize bırakıyorum.
Yeterli kaynak ayırmadığınız ve ayrılan kaynağın verimli kullanıldığına dair bir değerlendirmeniz olmadığı için, OECD'nin 34 üyesindeki hayat kalitesini değerlendirdiği raporda ülkemiz eğitimde ne yazık ki son sırada.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin kısa vadeli dış borcu 130,7 milyar dolar tutuyor. Hemen belirtelim, toplam dış borç 401,7 milyar dolara ulaştı ve borçların kısa vadeli olanlarının büyük kısmı sıcak parayla finanse ediliyor.
Gelelim Türkiye'nin niçin kısa vadeli dış borçlarının yüksek olduğuna. Türkiye'nin kısa vadeli dış borçlarının yüksek olmasının nedeni cari açığın yüksek olmasından kaynaklanıyor. Peki, cari açık nedir diye sorduğumuzda, cari açık, ürettiğinden fazla harcamak anlamına geliyor ve ürettiğinizden fazla harcama yaptığınızda bu defa yaptığınız fazla harcama tutarını diğer ülkelerden kısa vadeli borç alarak kapatmaya çalışıyorsunuz.
Peki, neden anlattık bütün bunları? Şundan anlattık: Davutoğlu Çanakkale'de yaptığı konuşmada "Bizden koparılan dünya bizimle tekrar bütünleşsin. Türkiye önümüzdeki on iki yıl içinde cihan devleti olacaktır." dedi sesini Erdoğan'a benzeterek. Sorumuz şu: Ürettiğinizden fazlasını harcayan, sürekli kısa vadeli dış borç alan ülke cihan devleti olabilir mi? Olamaz. Çünkü, sürekli kısa vadeli borç alan ve yeterli oranda büyüyemeyen bir ülkenin cihan devleti olması mümkün değil.
Gelelim cihan devleti olabilmek için yapılması gerekenlere. Cihan devleti olmak için lüks AVM, lüks konut, lüks lokanta, lüks devlet binası yerine ihracata yönelik sanayi ve ileri teknoloji tesisleri kurmak ve bunları yaratacak gençlik yetiştirmeniz gerekiyor. Demek ki dış ticarete konu olan malları üretmek ve gençliğe yatırım yapmanız şart. Aksi takdirde başkasından kısa vadeli borç alıp cihan devleti olmak mümkün değil. Rüyalarında Gazzalî ve Hegel'le uğraşan Davutoğlu, artık rüyaları bırakıp gerçeklerden söz etmeye başlamalıdır.
Değerli milletvekilleri, gerçekleri mi istiyorsunuz? İşte gerçekler: Atanamayan öğretmenler, işsiz ziraat mühendisleri dernekleri, sayıları 400 bini aşan işsiz İİBF'liler ve benzerleri. Sizin döneminizin, yeni Türkiye'nizin kavramları bunlar. Uluslararası ilişkiler, gazetecilik ve mühendislik mezunu 20 genç Diplomalı İşsizler Derneğini kurdu. Üniversite bitirdikleri hâlde iş bulamayan gençler, amaçlarını, işsizlik sorunlarına çözüm üretmek olarak açıkladılar. 2002'de 73 olan üniversite sayısı 2014'te 184'e ulaştı. "Her şehre üniversite" denilerken âdeta bakkal dükkânı açar gibi açılan ve yeterli kaynak ayrılmayan, kalitenin gözetilmediği üniversiteler ilçelere kadar yayıldı. Apartman binalarında sizin döneminizde açılan birçok vakıf tabela üniversitesi âdeta diploma dağıtıyor. "Her şehre üniversite" politikası diplomalı işsizler ordusu yarattı. Üniversite mezunu işsiz sayısı 4'e katladı. 2000'de her 10 işsizden 1'i üniversite mezunuyken bugün, her 5 işsizden 1'i üniversite diplomalı. Öte yandan, Anka Ajansı, TÜİK verilerine göre, Türkiye'de 600 bin üniversite mezunu işsiz olduğunu açıkladı. Ne var ki TÜİK verileri diplomalı işsiz sayısını tam yansıtmıyor çünkü TÜİK, umudu kaybolduğu için iş aramayanları, eş ve akraba vasıtasıyla el altından iş arayanları hem iş gücüne dâhil etmiyor hem de işsiz olarak kabul etmiyor, gerçekte ise bu gibiler için TÜİK "İş bulsalar başlayacaklar." ifadesini kullanıyor, sonuçta bunlar da işsiz. Bu şartlarda tekrar bir değerlendirme yaptığımızda diplomalı işsiz sayısı, üniversite mezunu işsiz sayımız ne yazık ki 1 milyon dolayına çıkıyor Sayın Bakan.
Eğitimli gençlerde işsizliğin genel işsizlikten daha yüksek olmasının iki temel nedeni var. Uyguladığınız ekonomi politikalarında ne yazık ki, maalesef ki istihdam yok. 2002'den bu yana istihdamı artıran, insanların iş gücü piyasalarında iş bulmalarını sağlayan politikaları ne yazık ki üretemediniz, Hükûmetiniz bu konuda baş suçlu. Eğitimde insan gücü planlamanız veya iş gücü planlamanız yok. Yapılması gereken, öncelikle bir iş gücü planlaması yaparak yükseköğretimdeki fakülteleri ve öğrenci sayısını geleceğin ihtiyacına göre planlamak, ona göre belirlemektir. Üniversite sayısı on iki yılda yüzde 150 arttı ama ya akademik, bilimsel kalite? 184 üniversitemiz var, ne yazı ki dünya sıralamasında ilk 100'e giren tek bir Türk üniversitesi yok. Türk üniversitelerinin kütüphane imkânları yetersiz, bilimsel yayınları itibar görmüyor. Özerklik, araştırmacılık, bilimsel-akademik kalite gibi konularda yeterli kaynak vermediğiniz için ciddi sorunları bulunan üniversitelerimiz, ülkenin gelişimi ve kalkınmasına da yeterli katkı veremiyor. Bu koşullarda, üniversite sayısındaki artış işsizler ordusunun eğitim düzeyini yükseltmiş oluyor. Yaptığınızı iki kelimeyle açıklarsam, işsizliği geciktiriyorsunuz.
YÖK hakkındaki düşüncemi soracak olursanız, tüm yöneticileriyle birlikte YÖK derhâl yok edilsin; üniversiteler, mali, idari, akademik olarak özerk olsun. Üniversitelerde hayat bayram olsun.
Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)