| Konu: | 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 33 |
| Tarih: | 18.12.2014 |
CHP GRUBU ADINA MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum. Grubum adına bu bütçeyle ilgili konuşuyorum. Öncelikle bu temenniyi yapma ihtiyacı duydum çünkü buna ihtiyacı var sanayimizin. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı çok önemli bir bakanlık çünkü çağın damgasını vuran bir bakanlık.
Türkiye'de son, 2014 üçüncü çeyrek büyüme rakamlarını bir sizlerle paylaşayım, sanayimizin bu noktada niye böyle olduğunu beraberce görelim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - En büyük keşfi unutma ama, hecelemeyi!
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) - Üçüncü çeyrekte ortalama büyüme rakamımız 1,7. Bu 1,7 nereden geliyor biliyor musunuz? 1,6'sı hizmetler, binde 1'i inşaat, binde 6'sı finans ve sigorta, binde 7'si sanayi ama tarımdaki binde 7 küçülmeyle birlikte ortalamayı aldığımızda 1,7 büyümüşüz. Bu seneki rakamlar 4 düzeyindeydi; 3,3'e revize edildi, bu üçüncü çeyrek rakamlarıyla 2,9'ların altına düşeceği çok net bir şekilde açık.
Değerli arkadaşlar, peki, sanayi niye zorda? Çünkü 2002'den bu yana uyguladığımız ekonomik politika üretmeye dayalı değil, yüksek değerli Türk lirası, yüksek faiz, düşük kur. Bu ne demektir? Dünyada biriken dolarların -petrodolar ve Amerika'nın bastığı dolarların- yüksek faiz getiren Türkiye'ye akması, sıcak paranın Türkiye'ye gelmesi, herkesin borç alabilmesi, borçlanma kapasitesinin artması, bunun karşısında düşük döviz nedeniyle Türkiye'de üretmenin pahalı olması, ithal etmenin daha ucuz olması. Üreten sanayici üretmenin maliyetine bakıyor, ithalatın fiyatına bakıyor, aradaki farka baktığında, ithal etmek daha ucuz çünkü üretmek hem pahalı hem riskli hem zor. Böyle bir durumda sanayici bu dönemde kendi adını koydu, "Ben ithalata dayalı bir büyüme yapıyorum, üretici olmayı bıraktım, ithalatçı oldum." dedi.
Bu politika bir süre güzel gözüktü, insanlar borçlandı. Bu borçlanmanın rakamlarını size söyleyeyim: 2002'de kredi kartı borcu 4 milyardı, şimdi 73 milyar. Tüketicinin bankalara borcu 2,3 milyardı, şimdi 273 milyar. En zengin yüzde 1'in toplam pastadan aldığı pay yüzde 39'du, şimdi yüzde 54'ünü alıyor. İşsizlik rakamları çift haneli rakamlara çıktı. Şu tabloya baktığınızda, bir de büyüme rakamlarına baktığınızda sanayi politikalarımız iflas etmiş, ciddi bir borçlanmayla Türkiye'de ciddi bir sıkıntı vardır.
Bakın, dün, Sanayi Bakanı demiş ki: "Petrol fiyatlarındaki bu düşüş, 54 dolarlara düşüş cari açığımızda 18 milyar bize katkı sağlayacaktır." Ben de kendisine bir örnek vereyim: Türkiye'deki özel sektörün döviz açık pozisyonu 174 milyardır. Döviz 1 kuruş arttığı zaman 1,7 milyar lira borcumuz artmaktadır. Son on günde 10 kuruş arttı, 17 milyar Türk lirası Türkiye'nin borcu arttı. (CHP sıralarından alkışlar) Nerede senin beklentin, nerede Türkiye'nin gerçeği? Türkiye'nin bu sene çevirmesi gereken, toplam bulması gereken döviz miktarı 224 milyar liranın üzerinde. Böyle bir borçlanma noktasında, Türkiye'de, sizin işiniz çok ciddi zor.
İhracatın niteliği düşmüş vaziyette. Yükte ağır, pahada hafif ürünler satıyorsunuz. Bakınız, bununla ilgili rakamları da vereyim. Övündüğünüz on iki yıl içerisindekiyle bugünü vereyim. On iki yıl önce ihracatta katma değeri yüksek mal toplamda yüzde 6,2'ydi; şimdi kaç biliyor musunuz? Yüzde 3,3. Üretimden dolayı büyümeye katkı her geçen yıl artıyor. Son 2010'dan bu yana rakamları vereyim, üçüncü çeyrekler açısından: 2010'da sanayinin büyümeye katkısı 1,8 olmuş, üçüncü çeyrekte. 2011'de 2,3 olmuş, 2012'de binde 4 olmuş, 2013'te 1 olmuş, 2014'te de binde 7 olmuş. Yani giderek sanayinin payı düşüyor, faizle uğraşan bankacılığın, hizmet sektörünün, inşaatın, AVM ekonomisinin değeri artıyor. Böyle bir ekonominin geleceği yoktur Sayın Bakan. Bilim, teknolojiden yararlanmıyorsunuz sanayide.
Bakınız, AR-GE elemanı açısından baktığınızda da durum çok kötü. Ukrayna'da bile 1 milyon kişiye 1.250 AR-GE elemanı düşüyor; bizde 987, Norveç'te 5.587. Bu anlamıyla bilimi kullanmıyorsunuz, aklı kullanmıyorsunuz.
Bunun ötesinde, bu zor günlerde bir de bir şey yapıyorsunuz. Ekonomik yönetimde ciddi bir istikrarsızlık var. BDDK Başkanı yok bu para politikaları sıkıntısı yaşanırken, Hazine Müsteşarlığı boş. Neden atamıyorsunuz? Çünkü ekonomi yönetiminizde farklılık var. Ali Babacan başka konuşuyor, Kalkınma Bakanı başka konuşuyor, Başbakan başka konuşuyor, Cumhurbaşkanı başka konuşuyor. Bu bürokratik kadrolara atamada aranızda bir uyum, bir güven yok. İstikrar dediğiniz bu Hükûmette ekonomik yönetimde istikrarsızlık var. Gerginlik politikasını durdurun Sayın Bakan, Sayın Hükûmet. Çünkü gerginlik politikası, sanayicinin bu borçlu olduğu dönemde onu çok zora sokan bir politikadır.
Türkiye'de hukuku kaldırdınız. Yatırımcı gelmez hukuk olmayan ülkeye. Türkiye'de özgürlükleri ve demokrasiyi askıya aldınız. Yatırımcı gelmez özgürlük ve demokrasi olmayan ülkeye. Bunların önünü açarsanız, hukuku, özgürlüğü, demokrasiyi geliştirirseniz Türkiye'nin sanayisini geliştirirsiniz, ancak o zaman Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu durumda sanayisini üreten, gelişen ve büyüyen ekonomi hâline getirirsiniz.
Bu duygularla, hepinizi saygıyla selamlıyor, bütçenin tekrar hayırlı olmasını diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)