| Konu: | 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 34 |
| Tarih: | 19.12.2014 |
MHP GRUBU ADINA ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Gençlik ve Spor Bakanlığının bütçesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Tekrar hepinize saygılarımı sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmetinin 13'üncü bütçesini görüşüyoruz. Görüştüğümüz bu 13'üncü bütçeyi, geçmişten bugüne baktığımızda sadece rakamların ifade edildiği, hedefinin olmadığı bir bütçe olarak değerlendirmek hemen konuşmamın başında en birinci gerçektir çünkü AKP iktidarı on iki yıldır ülkeyi yönetmektedir yani gençliğin bakanlığı olan Gençlik ve Spor Bakanlığının 10 yaşında aldığı bir çocuk bugün 22 yaşındadır. Eğer AKP hükûmetlerinin gerçekten bir gençlik politikası olsaydı, eğer gerçekten bir gençlik ve spor politikası olsaydı ve bu, bilime uygun inşa edilmiş olsaydı, bugün, Türkiye, Türk gençliği ve Türk sporu çok başka bir boyutta olurdu. Bugün acaba hem gençliğin içinde bulunduğu şartlarda istikbale bakışından sahip olduğu imkânlara ve dünyadaki gençlik arasındaki konumuna baktığımızda bilimsel, sıhhat, sportif bütün alanlarda dünyadaki gençlerle yarışabildiğini söylemek mümkün müdür? Spor birçok alanda bunu göstermektedir. 22 yaş bir spor için, sporcu için en verimli yaştır, hangi dalda olursa olsun. Bugün baktığımızda Hükûmet yorgundur, Hükûmetteki anlayış gelecek tasavvurundan daha çok, bakan evlatlarına, yakınlarına ve yandaşlarına imkân sağlayan torpilli atamaların yapıldığı bir iktidar faydacılığına dönüşmüştür; her şey ortaya saçılmıştır. Âdeta Hükûmet bakanların birbirlerini yalanlayan, bürokratların bakanları yalanladığı, Başbakanın bakanlarını yalanladığı veya tenakuza düştüğü demeçlerle Türkiye bir mantık sarhoşluğu içerisinde gemisini kurtaran kaptan veya akan sudan küpünü dolduran, zenginleşen bir ülke, bir aile, bir hanedan görüntüsüne doğru gitmektedir.
Değerli milletvekilleri, sporda başarıdan söz etmek mümkün değildir. Ne bireysel yarışmacı zirve sporlarında ne de takım oyunlarında Türkiye'nin sportif başarısından söz etmek mümkündür.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de sporu bilimsel olarak araştıran ve bu noktada kendi geleceğini planlayan birçok gencimiz kahve köşelerinde veya evden çıkamaz durumda işsiz ve güçsüz olarak bir köşeye çekilmiş durumdadır.
Sayın Bakana soruyorum: Gençlik ve Spor Bakanlığına birtakım kadrolar verildiğinde başka bakanlıklardan geçişler yapıldı ve bugün birçok alanda, birçok dalda millî takımlara sporcu seçilirken daha, gelecekte nasıl biz bunlara antrenör veya millî takım, millî olmuş kontenjanından bakanlıklarda çalışma yaratabiliriz diye, daha millî takımlara seçilirken, seçmelerde birtakım haksızlıklar yapılmaktadır. Bunlar bireysel sporlarda olduğu gibi takım oyunlarında da olmaktadır. Bunların yüzlercesini belgelemek mümkündür ve buralarda da tartışılmıştır.
Sayın Bakana soruyorum: Beden eğitimi spor yüksekokulları acaba niçin açılmıştır? Beden eğitimi spor yüksekokullarından mezun olmuş, bu okullarda hem bilimsel araştırmalarını yapmış hem uygulamanın içerisinden gelen kaç kişi Bakanlıkta istihdam edilmiştir? Eğer hakikaten başarı sağlanacaksa, hem bilim hem uygulamasını yapmış çocuklarımızın bizzat alanda olmasından ancak fayda sağlanabilir. Bugün bundan söz etmek mümkün değildir. Bu çocuklarımız her gün bizlere başvurmaktadırlar ve bizlerden atanan kadrolara torpilli atamaların yapıldığı noktasında da duyumlarını ileterek bizim bunu seslendirmemizi istemektedirler. Beden eğitimi spor yüksekokulundan mezun olan çocuklar acaba niçin Bakanlıkta tercih edilmemektedir? Dolayısıyla, birazdan, belki, buraya gelen Sayın Bakan veya iktidar partisindeki konuşmacılar spordaki başarılardan söz etmek isteyeceklerdir. Lisanslı sporcu sayısının artışından söz edeceklerdir ama ben bir şeye dikkat çekmek istiyorum: Lisanslı sporcu artışından değil müsabık artışından ve başarıdan söz ederseniz ancak bizi ikna edebilirsiniz; yoksa spor il müdürlüklerini geçmişte birtakım haksızlıklara uğrattınız. Şimdi düşünüyorum, acaba onlar gerçekten müsabık sporcu yetiştirme noktasında gayret sarf ettiler, sizlerin talimatlarınıza "Lisanslı sporcu sayısını artırın, yeter ki lisanslı sporcu sayısı artsın ve biz öylece bu milleti uyutalım." noktasındaki talimatlarınıza uymadıkları için mi görevlerinden alındılar ve bugün bir köşeye çekilmiş durumdalar.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin en garip konularından birisi de beden eğitimi spor yüksekokulu ve birtakım başarılı sporcular olduğu hâlde millî takım seçmelerinden başka alanlara varıncaya kadar yapılan haksızlıklar ve devşirme sporcu politikasıdır. Bu o kadar kötü bir pozisyona gelmiştir ki devşirme sporculardan dopingli sporcular çıkmaktadır. Devşirme sporcular simsarlar eliyle Türkiye'ye getirilmekte ve bazı usulsüzlüklerin ve yolsuzlukların olduğu iddiaları kulaklarımıza gelmektedir. Dolayısıyla Türk sporu bugün can çekişmektedir. Kulüplerimiz, takım oyunlarındaki kulüplerimiz, spor kulüplerimiz, futbol kulüplerimiz artık dayanılmaz bir noktaya gelmiştir.
Hepinizin gördüğü, daha dün Beşiktaş ve Çaykur Rizesporun oynandığı maçta 1.370 civarında bir seyirci vardır. Bu PASSOLİG uygulaması akıllara başka şey getirmektedir. Acaba Hükûmet aleyhinde, Sayın Cumhurbaşkanı aleyhinde statlarda gösteri yapılmasın diye mi bu PASSOLİG uygulaması diğer çıkartılan uygulamaların önüne geçmiştir. Bu, kulüplerin çanına ot tıkamıştır. Peki, buradan bir mantık yürütüyorum: Acaba tribünler "Tayyip Erdoğan çok yaşa, AKP Hükûmeti çok yaşa!" deseydi bu seyirci üzerinde herhangi bir yaptırım olacak mıydı? Mümkündür ki olmayacaktı.
Bakın, Türk sporunu bekleyen en önemli tehlikelerden birisi Vanspor-Bergamaspor karşılaşmasında olmuştur. Gol sevincini askerde olan bir arkadaşına gönderme yapmak için selam duran bir futbolcu çocuk tekme tokat dövülmüş, stat ortasında ölümden zor kurtarılmış, takımın Van'dan çıkışı zor sağlanmıştır. Spora bu kadar siyasetin bulaşması ve tedbirlerinin alınmayışı Hükûmetin sorumluluğu altındadır.
Çarşı grubu darbe yapmakla suçlanarak adliyeye götürülmüştür. Değerli milletvekilleri, ben Beşiktaş kongre üyesiyim. Çarşı, farklı bir anlayıştır, bunu bazıları anlayamazlar. Çarşı muhaliftir, Çarşı şefkatlice bazen destektedir. Çarşı bir ruhtur, Çarşı bir duruştur, Çarşı bir felsefedir. Çarşı devrimcidir ama Çarşı darbeci değildir. Bakın, spora nasıl felsefeyle katılıyor? Çarşı "Eğer darbe yapacak gücümüz olsa Beşiktaş'ı şampiyon yapardık." diyor ve çok felsefi bir duruşla "Bir eylemin ahlaki değerini eylemin sonucu değil eylemin ardındaki niyet belirler." diyor ve darbe suçlamasıyla adliyeye gittiğinde "Adalet için deplasmandayız." diyor. Evet, Çarşı deplasmanda oynuyor.
Sayın Bakan, sizin bu meseleler karşısında hiç sesinizin çıkmayışı bizi üzüntüye sevk etmiştir. Acaba Spor Bakanı mısınız, sporun içinde misiniz, spora bakış açınız nedir?
Bakın, Beşiktaş Kulübü, Batı Trakya kaybedildiğinde hüznünü ifade etmek için formasının bir bölümünü -matem havasını yaşamak için- siyah rengine bürüyor. Türkiye Cumhuriyeti devletine ve Türk milletine bu kadar âşık olan bir kulüp acaba darbe yapabilir mi Sayın Bakan? Böyle bir adaletsizlik, böyle bir anlayış olur mu? Niçin ürküyorsunuz? Acaba felsefe inşa eden, mantık inşa eden, sporun bu güzelliklerini yaşamak isteyen tribünlerden niçin ürküyorsunuz? Oraları bir ruhtur, oraları bir felsefedir Sayın Bakan.
Sayın Bakan, TÜRGEV'le ilgili anlatacağım çok şey var. TÜRGEV beytülmale uzanmış bir eldir. Vakıf, hayır sahibinin kendi varlığından vakfeden anlamına gelir, kendi menkul ve gayrimenkullerinden vakfeder. Devletin malından hazine arazilerini... Dün hiçbir ekonomik gücü olmayan, oturduğu evi, varlığı, her şeyi belli olan bir ailenin bugün beytülmale uzanmış el olarak her alanda abanması Türk gençliğine hakarettir, Türk gençliğinin istikbalinin çalınmasıdır.
Buradan Türk gençliğine sesleniyorum: İçinizde kaç kişi bakan çocuklarının ve torpilli atamalarının sahip olduğu imkânlara sahip olabildiniz? Bunun için ayağa kalkın, bunun için kendinizi şuurlandırın ve tavır koyun. Ve Milliyetçi Hareket Partisi olarak diyoruz ki: Bakan evlatları için değil, vatan evlatları için Anadolu'dayız, Türkiye Büyük Millet Meclisindeyiz ve bakan evlatları için var olacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Bu duygu ve düşüncelerle gençliği sonsuz saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)