| Konu: | 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 34 |
| Tarih: | 19.12.2014 |
CHP GRUBU ADINA TURHAN TAYAN (Bursa) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Millî Savunma Bakanlığı 2015 mali yılı bütçesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere huzurlarınızdayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Güneydoğuda devlet otoritesinin yok edildiği, Genelkurmay Başkanının "Çözüm sürecinin içeriğinden bilgimiz yok." dediği bir ortamda, Kıbrıs açıklarında Rum Kesimi, Yunanistan ve İsrail'in uluslararası hukuk hiçe sayılarak petrol sondajı ve paylaşımına giriştiği, yasa dışı göçlerin tepe yaptığı, uyuşturucu trafiğinin arttığı, enerji kavga ve kaygılarının geliştiği, din ve mezhep ihtilaflarının endişe verici bir seyir takip ettiği dönemde Millî Savunma Bakanlığı bütçesini görüşüyoruz.
Yeni sorunlar var, klasik savaş tehlikelerinin ötesinde yeni risklerle karşı karşıyayız. Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh." barış ilkesi ancak güçlü orduyla gerçekleşebilir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin güçlü olması Türkiye için kaçınılmazdır. Stratejik konumumuz elbette bunu gerektiriyor. Türkiye bir İsviçre değildir. Biz, savunmamızı ne NATO'ya ne de başka kuruluşlara ve ülkelere ihale edemeyiz. Biz, Afganistan değiliz. Bu şartlarda Savunma Bakanlığı bütçesinin yüksek teknolojik silah gücünü öngörmesi, eğitimli, disiplinli, moralli bir personeli hazır tutacak seviyede olması, lojistik yönden zengin olması gerekir. Atatürk devrimlerinin ve ülke bütünlüğünün fedakâr savunucusu ordumuzun çabaları bildiğimiz bazı çevreleri maalesef rahatsız etmektedir. Unutulmamalıdır ki Türkiye'nin bağımsızlığını, Türkiye Cumhuriyeti'ni bize kazandıran bu şerefli askerdir. Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı'nı Gazi Türkiye Büyük Millet Meclisi eliyle yönetmiştir. Mustafa Kemal Kurtuluş Savaşı'ndan sonra cumhuriyetin temellerini atarken silah arkadaşlarına "Ya üniforma ya Türkiye Büyük Millet Meclisi." diyerek muzaffer orduyu kışlasında tutmuştur. Bu demokrat dik duruş İttihat ve Terakkinin Selânik toplantısında da bizzat Mustafa Kemal tarafından dile getirilen bir duruştur.
Sayın milletvekilleri, demokrasi tarihimizde 27 Mayısta, 22 Şubatta, 21 Mayısta, 12 Martta ve 12 Eylülde askerî müdahaleler olmuştur.
Değerli arkadaşlarım, bunların adı ne olursa olsun, netice itibarıyla hepsi millî iradeye zor kullanarak birer müdahaledir. Demokrasi içinde bu müdahaleler kabul edilemez, iyi darbe, kötü darbe olamaz, tüm darbeler kötüdür ve suçtur. Zararı ise demokrasiyedir, milletimizedir ve değerli askerimizedir. Son yıllarda Türk Silahlı Kuvvetleri, tarihinde ilk defa kumpasla, iftira ve tertiplerle savunmasız bırakılarak kıyıma uğratılmıştır. Yüzlerce değerli subay, komutan ve 26'ncı Genelkurmay Başkanı hapse atılmış, ordudan ihraç edilmiş, pırıl pırıl kurmaylarımızın geleceği yok edilmiştir.
Bu talihsiz tertiplerle sözüm ona askerî vesayete son vermek isteyenler, iddialarına göre, kendilerini paralel devlet vesayetinin altında bulmuşlardır. Ülke siyasallaşmış, yargı vesayetinin altında ezilmiş ve kalmıştır.
Sayın milletvekilleri, yaşanan bu acı olaylar karşısında susanları, adil yapılmayan yargılamaya alkış tutanları tarih unutmayacaktır. Hâlâ Anayasa Mahkemesi kapısında hak arayan mağdur askerlerimizin feryadı var.
Sayın milletvekilleri, bütün bunlar olup biterken iktidarınız bu davaların savcılığını yapıyordu. Sözcüleriniz "Ne yapalım, yargı bağımsız, biz bir şey yapamayız." diyorlardı. Oysa beraber yürüyordunuz siz bu yollarda. Asker ocağına nifak sokmak, tertip yapmak, kumpas kurmak, onları savunmasız bırakmak, bağımsız ve tarafsız yargı yerine özel yetkili mahkeme usulleriyle hukuka ve adalete darbe yapmak isteyenler özellikle bu dönemde özel himaye edilmişlerdir.
Sayın Bakan, sayın milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetleri moralsizdir. Şimdi bu ordunun yaralarını sarmak hepimizin görevi olmalıdır. Darbenin iyisi kötüsü olamaz. Darbe o kadar kolay, o kadar basit de değildir. Günümüzde darbe, darbecilik âdeta tuluat olmuştur, magazinleşmiştir. Terörle mücadelede binlerce şehit vermiş olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin 26'ncı Genelkurmay Başkanını terörist ilan etmek ve yine Çarşı grubunu darbeyle suçlamak olsa olsa hukuku katletmektir. Her demokratik muhalefet hareketini darbe olarak görmek, algı yaratmak, darbe karşıtlığı altında baskı rejimi kurmak aldatıcıdır. Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy ve casusluk davalarında mağdur edilen vatan evlatları adil yargılama istiyor, lütuf istemiyor, af istemiyor, hak arıyor, itibarlarının, kaybettirilen haklarının ve geleceklerinin iadesini bekliyorlar. Şimdi, bu istek darbeye karşı olduklarını söyleyenler için bir fırsattır. Yüce Meclis bu iadeiitibarı yapmalıdır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak yapmış olduğumuz yasa teklifi herkese açıktır. Belli dönemler için yapılan hak düzenlemeleri tümüyle ele alınmalıdır. Mağduriyetler baştan sona tümden giderilmelidir.
Sayın milletvekilleri, vaktimizin yeterli olmaması sebebiyle bazı hususları kısaca geçiştirmek istiyorum. Bütçe vesilesiyle 100 binin üzerindeki astsubayımızın, uzman erbaşımızın özlük haklarının iyileştirilmesine, şehit ailelerinin isteklerine, gazilerimizin beklentilerine, Silahlı Kuvvetlerimizin modern silah gücüne kavuşması çalışmalarına, füze savunma sisteminin geliştirilmesi çalışmalarına hız verilmesine işaret etmek isteriz. Bedelli askerlik konusunda çıkardığımız yasanın adil olmadığına, eşitsizliğe neden olduğuna işaret etmek isteriz. Anayasa'mızın emredici hükmü gereği sosyal devlet anlayışı ve eşitlik ilkesine uygun olarak, gücü olmayan gençlerin de bedel ödemeden bu yasadan yararlanmasının çok doğru olacağını defaatle ifade ettik ancak anlatamadık. Kamu vicdanı bu konuda kanatılmıştır.
Bu duygularla yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Bütçenin ülkemize ve Türk Silahlı Kuvvetlerine hayırlı olmasını diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)