GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı
Yasama Yılı:5
Birleşim:34
Tarih:19.12.2014

CHP GRUBU ADINA MUSTAFA MOROĞLU (İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; günlerdir, önce Plan ve Bütçe Komisyonunda, şimdi de Mecliste 2015 yılına ilişkin bütçenin giderlerini ve gelirlerini konuşmaya devam ediyoruz.

Bugün de bizim ilgilendiğimiz konu, Millî Savunma Bakanlığının bütçesi. Ve Millî Savunma Bakanlığı içerisinde Savunma Sanayii Müsteşarlığının bütçesiyle ilgili grubumuzun görüşlerini ifade etmeye çalışacağım. Fakat bununla ilgili konuşmama geçmeden önce, bugünü, 19 Aralık 1978 yılını Meclisin hatırlaması gerektiğini ve millî savunmaya ilişkin bugünü hatırlamanın önemine dikkat çekmek istedim. Çünkü 19 Aralık-26 Aralık arasında, 1978 yılında, bu ülkenin yurttaşlarından bir kısmı, Kahramanmaraş'ta 150 kişinin öldürülmesine sebep olan bir saldırıyla karşı karşıya kaldı ve yurttaşlarımızın 150'si hayatını kaybetti, 200'ün üstünde yaralı oldu. Ve bununla başlayan katliamlar, yine devletin içerisinde bugün hâlâ açığa çıkarılmamış birtakım güçler tarafından, Sivas'la, Çorum'la devam etti. Eğer bu ülkeyi yönetenler, bu ülkenin siyasetçileri, bu ülkede yaşayan bütün yurttaşlar arasında eşitliği, adaleti, beraberce üretip hakça bölüşmeyi ve birbirlerine karşı düşmanca tutum takınmak yerine beraberce yaşamayı öğrenmedikleri müddetçe; millî savunmaya, teknolojiye, sanayiye, silahlanmaya ne kadar para ayırırsanız ayırın, teknolojiyi geliştirmek için ne kadar Savunma Sanayii Müsteşarlığına yatırım yaparsanız yapın bu ülkenin savunmasının asıl temelinin yurttaşların birliğinden ve beraberliğinden geçtiğini unutmamanızı belirterek konuşmama başlamak istiyorum.

Meclisin asıl görevlerinden birinin halkın vergileriyle toplanan bütçenin nasıl harcandığını denetlemek olduğunu, bütçe hakkının yurttaşların en önemli haklarından biri olduğunu hatırlatmama sanırım gerek var. Şunun için gerek var: Çünkü Meclisin en önemli görevlerinden biri olduğuna göre, biz, muhalefet, bütün milletvekilleri hem yurttaşlardan duyduklarımız hem Sayıştay raporlarından edindiğimiz bilgiler ışığında hem de ülkemizde yaşanan çeşitli olaylardan edindiğimiz bilgilere dayanarak iktidara yani yürütmeye bu bütçeyi kullanmadaki yanlışlıkları ifade edeceğiz, sorular soracağız, cevabını alacağız; mümkünse, sizin baskınızdan korkmayan basın, medya kuruluşları vasıtasıyla yurttaşlarımızın dinlemelerini sağlayacağız. Yani demek ki biz soracağız, iktidar da cevap verecek. Ama bugüne kadar Mecliste görev yaptığımız bütçe görüşmelerinde, daha önceki yasalar çıktığındaki konuşmalarımızda sorulan soruların hepsine iktidar yerine AKP milletvekilleri cevap verince, bu Meclis sormak yerine örtmeyi, cevap vermek yerine savunmayı temel aldığı müddetçe bu görevimizi yerine getiremediğimizi ifade etmek istiyorum. Onun için bu soruların cevaplarını yurttaşlarımız duysun diye konuşmama devam etmek istiyorum çünkü AKP'li milletvekili arkadaşların acaba bize de bu denetlemede bir görev düşüyor mu diye dinlemek zahmetine katlanmadıklarını hep beraber bugüne kadar gördük.

Savunma Sanayii Müsteşarlığı bütçesiyle ilgili Sayıştay raporlarını incelediğimizde Sayıştay raporlarındaki üç tane arızaya yani Savunma Sanayii Müsteşarlığının harcaması gereken bütçeyle ilişkili üç tane arızaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Bunlardan birincisi, Savunma Sanayii Müsteşarlığı, Savunma Sanayii Destekleme Fonu'nun bütçesinin yüzde 2'si kadar bir bölümünü kullanmakla yükümlü kılınmış yani bu hak ona verilmiş fakat -yurttaşlarımızın anlayacağı dilde söyleyeyim- "Bu yüzde 2 bütçenin yatırımlara ne kadar harcandığını şu defterde tutmak zorundasın." demiş. O defterde tutulursa bu hesap, Sayıştay bu bütçenin yatırımda doğru kullanıldığını, hangi yıllarda kullanıldığını, kime verildiğini çok açık bir şekilde görme hakkına, görme olanağına sahip. Ama bu burada tutulmamış, gizlenmek için, hiç de bakılmaması gereken başka defterlerde tutulmuş. Bu arızayı tespit etmiş ve bunun bir daha böyle yapılmaması gerektiğini iletmiş Sayıştay, raporlarında.

İkinci arıza da şu: Savunma Sanayii Müsteşarlığına ayrılan bütçe toplam Savunma Sanayii Destekleme Fonu'nun yüzde 2'sine tekabül eden 43 milyon civarında. Bu 43 milyonun bir kısmı yatırımlara harcanıyor, 33 milyon, 34 milyon civarındaki bir kısmı da personele yani Savunma Sanayii Müsteşarlığında çalışan personel için kullanılıyor. Fakat öyle bir şeyle karşı karşıya kalınmış ki Savunma Sanayii Müsteşarlığı, kendi ihtiyacı olan personeli başka bir şirket üzerinden, Savunma Teknolojileri ve Mühendislik Anonim Şirketi üzerinden 139 personele 60,5 milyon para harcayarak karşılamış. Yani bir tarafta Savunma Sanayii Müsteşarlığının 654 personelinden bu hizmet 30 milyonla alınırken, 654'e bu para ödenirken 139 personele 60,5 milyon gibi bir para harcanmış. Sayıştay raporlarında bu arızaya da dikkat edilmiş.

Tabii, böyle bir arıza üçüncü bir arızayı doğurmuş. Bütçe yetmiyor tabii, senin Savunma Sanayii Destekleme Fonu'ndan yüzde 2'sini aldığın bütçe bu personel ve hizmet alımlarını karşılamaya yetmiyor. Bu sefer, harcaması gereken paradan daha büyük bir miktarı, üç katını harcıyor; bu da Sayıştay raporlarında ifade edilen üçüncü arıza.

Değerli arkadaşlarım, Türk Silahlı Kuvvetlerini ilgilendiren, Millî Savunma Bakanlığını ilgilendiren her konuda, her yasa tasarısı gündeme geldiğinde eşitsizlikleri, adaletsizlikleri gidermek için önemli çabalar gösterdik ve bu konuda hem Bakanlığımız hem de Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapan arkadaşlarımız bilir ki Cumhuriyet Halk Partisi Grubu bu eşitsizliklerin ve adaletsizliklerin giderilmesinde uzlaşıcı bir tavır takındı. Ama çok önemli konularda, asla, hiçbir eşitsizliği giderecek bir yaklaşım göremedik. Bunların en önemlilerinden biri, hepimizin bildiği resen emekliler konusuydu. Bunu her konuda ısrarla dile getirmeye devam edeceğiz. Umarım, bu Meclis, süremiz sona ermeden de ocak ayından itibaren önümüze gelecek yasa tasarılarında şûra kararları dışında mahkeme yolu açık olarak ordudan atılan, uzaklaştırılan yurttaşlarımızın da özlük haklarını kendilerine iade eder; itibarlarını iade ederiz. Şimdi, bunda şöyle bir kaçamak yola kaçılıyor: 100 Türk lirası bir para ödenerek, bu arkadaşlara tazminat ödemesi kabul edilerek güya hakları verilmiş sanılıyor. Bunların istediğinin sadece para olmadığını, asıl isteklerinin haksız yere atılmaktan muaf tutulmaları gerektiğini, itibarlarının iade edilmesi gerektiğini bilmelerini rica ediyorum. Umarım bu sorunu da çözeriz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)