| Konu: | 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 34 |
| Tarih: | 19.12.2014 |
AK PARTİ GRUBU ADINA ZEKİ AYGÜN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 yılı Gelir İdaresi Başkanlığı bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Gelir İdaresi Başkanlığı, kuruluşundan bugüne mükellef odaklı, kaliteli hizmet; vergi ödemenin sadece bir yükümlülük değil, vatandaş olma bilincini vererek kendisinden hizmet alan herkesin memnun olmasını vizyon ve misyon olarak benimsemiştir.
Değerli milletvekilleri, güvenirlilik, Gelir İdaresi Başkanlığının temel ilke ve değerlerinin arasında önemli bir yere sahiptir. Ülkenin ekonomisinde önemli yeri olan bu kuruluş ve bütün devlet kuruluşları siyasi iradenin yönetiminde çalışır. Dolayısıyla, Gelir İdaresinin Meclise hesap vermesi, esas itibarıyla siyasetin hesap vermesidir. Bu itibarla, halkın güvenini alan siyasi irade; istikrarı sağlar, ülke ekonomisini güçlendirir, halktan aldığı güven ve hizmeti kurumları aracılığıyla yapar. Yapmış olduğu hizmetler halk tarafından takdir edildiği sürece her dört yılda bir kendisine hizmet eden siyasetçiye yetkisini verir. Yok, aksi olursa, kendisine yeterli hizmeti veremeyen siyasetçiyi dinlenmeye alır, bazen de siyasi sahneden tamamen siler, yalnız tabelası kalır.
Milletin güvenini alan siyaset kurumunun halka nasıl hizmet ettiğini ve bu güvenin karşılığında nasıl bir ekonomik sonuç elde edildiğini görelim. Ülkemizin demokrasiye geçişi 1950 ve 2002 yılları arasını incelersek, genel itibarıyla koalisyonlar ülkenin ekonomik olarak kayıp yılları olmuştur. Tek başına iktidarların idaresindeki Türkiye hep yol almış ve kalkınma sağlamıştır. Ülkemizin kalkınmasından rahatsız olan mahfiller siyasetin önünü kesmeye çalışmıştır. Milletimiz, bu süreç içerisinde ülkemiz üzerinde plan yapanların, siyasetin duruşuna, kurumların davranışlarına ve ekonominin nasıl IMF'ye teslim edildiğinin canlı şahidi olduğu için 1950 seçimlerinde söylediği sözü 2002 seçimlerinde de tekrarladı: "Yeter artık, söz de karar da milletindir!" diyerek demokrasiye sahip çıkmıştır. "Muhtar dahi olamaz." diyen anlayışları elinin tersiyle iterek, dünya siyaset tarihinde ilk olan, kuruluşunun birinci yılında AK PARTİ'yi tek başına iktidara getirmiştir.
Kalp gözü açık, ferasetli vatandaş, bu kararını verirken aşağıdaki ekonomik tabloyu oluşturanlara karşı güvenini yitirdiği içindir.
2002 makroekonomik tabloya bir göz atarsak: Gayrisafi millî hasıla 230 milyar dolar, kişi başı gelir 3.492 dolar, dış ticaret 36 milyar dolar, IMF'ye borç 23,5 milyar dolar, faiz yüzde 70, gayrisafi millî hasılanın borç oranı yüzde 74, devlet borçlanma bono faizi yüzde 63. Bu tabloyu oluşturan siyasi iradeleri dinlenmeye çeken ve güvenini AK PARTİ'ye devreden halkımızın, 2013 itibarıyla önüne koyduğumuz makroekonomik değerlere de bir göz atalım: Gayrisafi millî hasıla 822 milyar dolar, kişi başı gelir 10.807 dolar, dış ticaret 158 milyar dolar, IMF'ye borç sıfır -son taksiti 14 Mayıs 2013'te ödenmiştir- gayrisafi millî hasılanın borç oranı yüzde 36,2 -ki bu Avrupa Birliği kriterlerine göre yüzde 50'nin üzerindekiler tehlikeli sınıfa giriyor- faiz yüzde 7,6, tek haneli rakam, devlet borçlanma faizi yüzde 4,5.
Rakamları karşılaştırdığımızda, ekonomiyi 3,5 kat büyütmüşüz, faizi tek haneli rakama indirmişiz. Eğer ülkemiz 2002'de yüzde 63 faizle borçlanmaya 2013'e kadar devam etseydi 642 milyar dolar para faiz lobisinin cebine gidecekti. Faizi yüzde 4,5'a indirdiğimizden bu para hazinemizde kalmıştır. Bu para, güvenini bize emanet eden bu necip millete duble yollar, hızlı trenler, havaalanları, MARMARAY, sağlık ve eğitim alanında saymakla bitiremeyeceğimiz hizmetler olarak geri dönmüştür. Bu parayla, bir ülkenin bağımsızlığını reel olarak belirleyen savunma sanayisinde çok büyük adımlar atılmıştır. Millî gemimiz, ALTAY tankımızı, füzemizi, uydumuzu uçak sanayisinde yüzde 70 yerli imalatı gerçekleştirdik.
Dünyada 26'ncı ekonomiden 16'ncı ekonomik büyüklüğe geçen, bölgesinde küresel güç olan Türkiye'nin bu büyümesinden rahatsız olan küresel faiz lobisi ve yerli ortaklarıyla birleşerek demokratik yoldan deviremedikleri AK PARTİ Hükûmetini antidemokratik yöntemlerle devirmek için planlar yapmışlardır. Bu planlar: Gezi, paralel ihanet, Kobani algı operasyonlarıdır. Bu planlar üzerinde saatlerce konuşabiliriz. Tabii, bu planların temel hedefi ülkemiz ekonomisini çökertip, 2002 öncesi siyasi ve ekonomik şartları oluşturup bu milletin refaha kavuşmasını önlemektir. Bu necip millet, bu oyunları çok iyi gördüğü için AK PARTİ'yi üç genel, üç yerel seçimde birinci parti yaparak, iki referandum ve en son Cumhurbaşkanlığı seçiminde millete karşı çatı kuranların başına çatıyı geçirip Osmanlı tokadı atarak son sözünü söylemiştir. AK PARTİ'ye fitne, fesat ve kasetlerle saldıranlar milletimizle gönül birlikteliğimizi görmezlikten geliyor. Biz haftanın dört günü sahada milletimize bu gerçekleri anlatıyor, onların sorunlarını dinliyor ve çözüm üretmeye samimiyetle çalışıyoruz.
Gelir İdaresinin... Ekonomide 2023, 2053, 2071 hedeflerimizin hesabını vereceğimiz nice bütçe toplantılarında görüşmek dileğiyle yüce Meclisi ve bizleri ekranları başında dinleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bir gerçeği de burada dile getirmek istiyorum bu kürsüden. Aklı dışarıda, maşaları içeride olan paralel yapının ihanet politikalarını, ihanet planlarını, 17 ve 25 Aralığı AK PARTİ'yi yıpratmak üzere kullanan arkadaşlara şunu söylüyorum: Bu daha yargı önünde bitirilmediği hâlde, bitirilmiş ve yargıda şu anda hesap verip TMSF'de hesap veren ve 2014 yerel seçiminde can simidi olarak sarıldığınız Mustafa Sarıgül'ün 3,5 milyon dolar parayı Bank Ekspreste Korkmaz Yiğit'le, banka sahibiyle nasıl çaldığını burada konuşan arkadaşlar, o dürüst arkadaşlar bunu buradan gelip anlatsınlar, anlatmazlarsa ben anlatacağım.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)