| Konu: | 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 35 |
| Tarih: | 20.12.2014 |
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Tabii ki bütçe hakkı çok önemlidir ve ben de gerçekten önemsiyorum. Dolayısıyla, hiçbir şekilde, bütçe hakkını tali bir konuymuş gibi ne dün ne de bugün ifade etmem mümkün değil. Yalnız, dün de şunu söyledim, bugün de söyleyeyim: Cumhuriyet tarihimizde bu ilk yapılan bütçe değil. Yapılan hemen hemen bütün bütçelerin kesin hesaplarında tamamlayıcı ödenek vardır. Tamamlayıcı ödenek ne yeni bir şeydir ne kesin hesap yeni bir şeydir. Bütçe, bildiğiniz gibi, birtakım varsayımlara ve tahminlere dayalıdır. Dolayısıyla, hemen hemen hiçbir dönemde bütçe kesin hesaplarında tamamlayıcı bir ödenek olmaması söz konusu değildir.
Şimdi, yedek ödenek kullanımına ve bunun açıklanmasına ilişkin de birtakım hususlar gündeme getirildi. Doğrusu, Sayıştayın burada benim de doğru bulduğum bir eleştirisi vardı, bunu Plan ve Bütçe Komisyonunda da söyledim. Sayıştay diyor ki: "Siz yedek ödenekten kullanımları, başlangıç ödeneğine göre değil, yıl sonu gerçekleşmesine göre açıklayın." Bizim arkadaşlar "Biz 5018 sayılı Kanun'dan şunu anladık, bizim değerlendirmemiz bu. Biz bugüne kadar bu şekilde açıklıyoruz." demişler. Ben dedim ki çok açık ve net olarak: Bundan sonra Sayıştayın dediği gibi açıklanacak. Dolayısıyla, o konuda en ufak bir tereddüdümüz yok ve ben Plan ve Bütçe Komisyonunda değerli arkadaşlarımıza, yıl içerisinde yedeğe aktarılan toplam yedek ödenekten kullanımların bütün detaylarını verdim. Yüce Meclise saygımdan dolayı burada müsaade ederseniz rakamları tekrarlayayım.
Şimdi, açıklanan yedek başlangıç ödeneği -rakamları yuvarlayacağım- 949,2 milyon lira. Şimdi, personel giderlerine aktarılan 13,1 milyar lira, teşkilat veya görev değişikliği nedeniyle yer değiştiren... Şimdi, Maliye Bakanı olarak, diyelim ki siz yıl içerisinde bir kanun çıkardınız, Sosyal Güvenlik Kurumunun veya Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının uhdesinde olan bir ödeneği pat diye doğrudan doğruya başka bir bakanlığa aktaramıyorsunuz. Önce yedeğe alıyorsunuz, ondan sonra aktarıyorsunuz.
Şimdi, bakın, bu çerçevede size örnekler vereyim. Mesela, Çalışma Bakanlığından Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına, sadece görev değiştiği için, ödeme gücü olmayanların prim gideri için yer değiştiren 2,5 milyar lira; Çalışma Bakanlığından Maliye Bakanlığına, Sosyal Güvenlik Kurumu sigortalara devlet katkısı için yer değiştiren, bakın, 762 milyon lira; Hazine Müsteşarlığından Ulaştırma Bakanlığına -mesela TCDD'nin finansmanı için Hazineden TCDD'ye aktarılacak, önce yedeğe alınıyor- bakın, burada da 1,5 milyar lira; Hazine Müsteşarlığından Enerji Bakanlığına, genel aydınlatma giderleri... Eskiden genel aydınlatma giderlerini Hazine ödüyordu, kanun öyleydi; sonra, yıl içerisinde kanunu değiştirmişiz, demişiz ki: "Yok, en iyisi Enerji Bakanlığı ödesin." Ama o zaman ödeneğini de aktarmamız lazım. Nasıl aktaracağız? Önce yedeğe alacağız, sonra Enerji Bakanlığına vereceğiz.
Değerli arkadaşlar, yatırımlar için aktarılan 9,8 milyar lira; afet, acil durum için 1,2 milyar lira; 5018/24 kapsamında Başbakanlığa 700 milyon lira, İçişleri Bakanlığına 1,4 milyar -bütün detaylarını veremezsek- Köy Hizmetleri personelinin maaş ve kıdemi için 560 milyon lira, yani İçişlerinden kastım o.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) - Köy Hizmetleri kalmadı ki Sayın Bakanım, kapattılar.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlar, şöyle, yani, bütün bu detaylar burada ve ben bunları teker teker Plan ve Bütçe Komisyonunda değerli arkadaşlarımıza açıkladım.
Şimdi...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - "Kamuoyuna açıklayın." diyor Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - Kamuoyuna da açıklayacağız, tamam. Ben onu da dedim, hatırlarsanız Plan...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bizim söylediğimiz Sayıştayın söyledikleri, kafamızdan uydurmuyoruz yani.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - Ben bu Sayıştayın talebini de doğru bulduğumu söyledim. Plan ve Bütçe Komisyonunda dedim ki...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - O zaman üç yıldır niye yapmıyorsunuz? Siz yeni Bakan değilsiniz ki, biz de onu söylüyoruz.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - Plan ve Bütçe Komisyonunda dedim ki bundan sonra da biz bunu yapacağız.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Cumhurbaşkanlığına aktarılan var mı Başbakanlıktan bunun içinde? O 700 milyonda var mı Sayın Bakanım?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlar, dolayısıyla, bu ödenek üstü harcama yine kanun çerçevesinde yapılıyor.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Soru-cevapta sorarsın Sayın Günal.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hayır, işte, şimdi açıklıyor da onun için diyorum şeffaf bir şekilde.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - Şimdi, birkaç husus daha gündeme getirildi.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bu 700 milyon da var mı Sayın Bakanım, onu da açıklayın.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - Müsaade ederseniz...
Bunlardan bir tanesi öğretmen atamaları, sık sık gündeme getirilen bir konudur. Bakın, 2003 yılı ile 2014 yılı arasında tam 457.537 öğretmen atamışız. Bugün itibarıyla toplam öğretmen sayımız 852.029. Dolayısıyla, bizim ne kadar öğretmen atadığımız son derece açık ve net. Ama dünyanın hiçbir ülkesinde herhangi bir fakülteden mezun olana devlette iş garantisi yoktur, atama garantisi yoktur, böyle bir sistem yoktur, hiçbir ülke bunu yapamaz. Mesela Kore'de şimdi üniversite mezuniyet oranı neredeyse yüzde 100'lere dayanmış durumda. Biz arzu ederiz ki Türkiye'de herkes -yüzde 100- üniversite mezunu olsun ama bunların tamamını kamuda istihdam etme imkânı yoktur. Şu anda, 2015 yılında, bütçenin yüzde 30'unu, 140 milyar lirayı biz memur maaş ve sosyal güvenlik prim gideri olarak ödeyeceğiz. Sosyal güvenlik sistemine de bu amaçla yaptığımız aktarımlar var çünkü Sosyal Güvenlik Kurumu da... Biliyorsunuz, prim gelirleri, emeklilerimizin maaşını ödemeye yetmiyor. Ona yaptığımız aktarımları da dikkate alırsanız, bütçenin neredeyse yarısına yakını -yani Sosyal Güvenliğin de ödediği maaşları dikkate alıyorum- önemli ölçüde personel giderlerine gidiyor. Dolayısıyla, biz öğretmen sayımızı artırmışız, imkânlar elverdiğince artırmaya devam edeceğiz.
Şimdi borç konusuna gelince... Değerli arkadaşlar, bakın, Türkiye'de, kamunun dış borcu 2002 yılında 88,5 milyar dolar. Türkiye'nin o dönemde rezervi ne kadar? Bakarsanız, o dönemde rezervi 28 milyar dolar. Şimdi 28 milyar dolar rezerviniz var 2002'de, yaklaşık 88,5 milyar dolar da borcunuz var, açık ve net. Bugün, Türkiye'nin, daha doğrusu kamunun, yılın ikinci çeyreği itibarıyla -çünkü borç rakamı o güne ait- dış borcu 123,8 milyar dolar, rezervi 132,6 milyar dolar. Dolayısıyla, şu anda devletin rezervi devletin dış borcundan daha fazla. Dolayısıyla, devlet -kamu olarak- dünyadan alacaklı konumda ama özel sektörün borçlarında artış olmuştur. Özel sektörün borçları, bakın, 43,1 milyar dolarmış 2002 yılında, yine ikinci çeyrek itibarıyla 278 milyar dolara ulaşmıştır. Özel sektörün borçlarının önemli bir kısmı siz de takdir edersiniz ki yatırımların finansmanı içindir. Ben dün de söyledim, 2002 yılında reel bazda yatırımları 100 alsanız 2013 yılında 254'e ulaşmış. Dolayısıyla, bu dönemde reel sektörün çok ciddi yatırımları olmuş. Önemli olan bu borcun üretken alanlara gidip gitmediğidir. Bizim de aslında teşviklerimiz o yöndedir yani Türkiye özel sektörde borçlanacaksa, kamuda borçlanacaksa üretken alanlara doğru gitsin ki Türkiye bu noktada ileride bir sıkıntı yaşamasın.
Son bir şey daha söyleyeyim: Aslında borca dolar cinsinden, TL cinsinden bakmak çok sağlıklı değil. Borcun millî gelire oranı olarak bakmak lazım. O da, çok açık ve net olarak şunu söyleyeyim: Şu anda gelişmekte olan ülkelerin brüt borcunun millî gelirlerine oranı yüzde 40. Türkiye'de brüt borcun millî gelire oranı, kamunun, yüzde 33. Gelişmekte olan ülkelere bakarsanız böyle. Gelişmiş ülkelere bakarsanız, mesela OECD ülkelerini alırsanız borcun millî gelire oranı yüzde 112. Türkiye'de yüzde 33. Avrupa Birliğinde yüzde 90'ın üzerinde. Gelişmekte olan ülkelerde yüzde 40'ın üzerinde, Türkiye'de yüzde 33. Dolayısıyla, hangi ölçütü kullanırsak kullanalım Türkiye'nin kamu dengelerinde bir iyileşme söz konusu, kamu borç dinamiklerinde bir iyileşme söz konusu. Zaten bu iyileşmeler yaşanmasaydı bugün enflasyon yüzde 9 civarı, faizler yüzde 9'un altında. Bu mümkün mü? Çok zor. Dolayısıyla, Türkiye, eğer evini düzene koymasaydı, kamu borcunda, kamu borç dinamiklerinde ve bütçe dengelerinde ciddi bir iyileşmeye gitmeseydi, hatta en sağlıklı ülkelerden birisi olmasaydı bugün reel faizler negatif yani eksi olmazdı.
Çok teşekkür ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)