| Konu: | 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 35 |
| Tarih: | 20.12.2014 |
CHP GRUBU ADINA HASAN AKGÖL (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 yılı...
Sayın Başkan, konuşmaya başlayacağım.
BAŞKAN - Buyurun efendim, yeniden başlatıyorum sürenizi.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Sayın Başkanım, daha detaylı da söyleyebilirim.
BAŞKAN - Sayın Ayhan, lütfen, tamam, konu kapandı efendim.
Buyurun.
HASAN AKGÖL (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 8'inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
10 Aralıktan beri, yaklaşık on gündür, devletin harcama siyasetinin temel belgesi olan bütçe üzerindeki görüşmeleri sürdürüyoruz. Değerli milletvekilleri, hazırlama sürecinden kanunlaşmasına, uygulanmasından denetim aşamalarına kadar son yılların en gayriciddi bütçesini görüşüyoruz. Bakkal Mehmet amca bile defterini bir muhasebeciye verip vergiciye denetletiyor ama ne yazık ki bu on iki yıldır bu Hükûmetin bütçesi hazırlanırken neyin nasıl hazırlanacağı kimseye fikir sormadan hazırlanıp, Komisyondan geçirilip sadece tasdik makamı olarak Meclisten onaylatılmaktadır.
Şimdi, benim bölgemdeki üretici, esnaf, son yıllarda ayakta durmak için varlıklarını elden çıkarmaya başlamıştır. Kimisinin tarlası, tapanı, traktörü; kimisinin evi, iş yeri, kamyonu, tırı ipotekli ve icralı durumdadır. Bütçede bu halkı düşünen tek bir şey, tek bir madde yoktur.
2002 Kasımından bugüne kamu kaynaklarının nasıl talan edildiğini bir aralık sabahı Türk halkı televizyonlardan öğrendi. Kol kola yürüdüğünüz kardeşleriniz düşman, düşmanlarınız dost oldu. Siyasete geometri terimleri bir aralık sabahı girdi. "Paralel" kavramı siyasete yolsuzluk "tape"lerinden sonra girdi. Hemen ardından yeni bir düşman bulundu ve cephe açıldı. 2002'den günümüze toplumu ayrıştırarak yürüttüğünüz siyasetle yürütmenin kamu kaynaklarını nasıl yürüttüğünü kamuoyunun gözünden kaçırmayı başardınız; yolsuzluk, basın özgürlüğü vesaire. Ne çabuk unuttunuz Zaman gazetesini, Zaman gazetesinin manşetlerini sosyal medyadan paylaştığınız günleri. Daha sonra aynı Zaman gazetesi -yönetimi mi değişti, genel yayın yönetmeni mi değişti veya neyi değişti, bilmiyorum- baskı altında ve şu anda soruşturmada.
Değerli vekiller, maalesef, bugün artık mızrak çuvala sığmamaktadır. Türk halkı yağma ve talan düzeninin iş dünyası, siyaset ve medya tüccarları aracılığıyla sürdürülen algı operasyonlarıyla nasıl başarıldığını artık anladı. Türk halkının sağduyusuna güveniyor ve bu bütçe Hükûmetinizin yaptığı ve yapacağı son bütçe olur inşallah diyorum. (CHP sıralarından "Amin!" sesleri, alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Hükûmetin uyguladığı dış politika sınıfta kalmıştır. Biz yaklaşık üç buçuk yıldır bunu söylüyoruz. Ne yazık ki, başta Hatay olmak üzere bölgede huzur kalmamıştır. IŞİD, El Kaide, El Nusra ve adını bile sayamadığım yaklaşık 25 çeşit -sizin tarafınızdan büyütülen- terör örgütü şu an bölgede kol gezmektedir. İnsanlar evine huzur içinde gidememektedir.
Buradan bir tezkere geçirdik; Irak ve Suriye tezkeresi. Bunun adı "Suriye tezkeresi"ydi, en az siz de benim kadar biliyordunuz; Suriye tezkeresini "Irak tezkeresi" adı altında kamuflaj ederek geçirdiniz. Hedef neydi? Suriye'ye müdahaleyi, Suriye'yi bombalamayı meşru hâle getirmekti ve nitekim de aynen dediğimiz gibi oldu. Bunun cezasını kim çekti? En başta bizim Türk halkımız çekti.
Size bir anımı anlatmak istiyorum. Bir Suriyeli amcam -biz Suriyelilerin buraya gelmesine karşı değiliz, hepsi kardeşimizdir, Müslüman'dır, sahip çıkacağız- yanıma geldi, 60-65 yaşlarında. "Oğlum, sana bir şey anlatacağım." dedi. Suriye'deki huzursuzluk veya her neyse, muhabbetten sonra "Oğlum, ben size acıyorum." dedi; "Niye, hayrola?" dedim. "Ya, haydi biz bir kargaşa yaşadık, bize kucak açtınız. Sizin başınıza bir şey gelse size kucak açacak tek bir ülke kalmadı, tek bir komşu kalmadı." Ülke bu hâle geldi sayenizde. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Bunun ekonomik sonuçları yok muydu? Nakliyeci bitti. Nakliyeciyi zaten getirdiğiniz ek vergilerle, mazot fiyatının pahalılığıyla, şununla, bununla bitirmiştiniz. Bir de bunun üstüne, sınırlardaki problemlerden dolayı adamın işini bitirdiniz. Bunun etkileri bir tek bu mu oldu? Büyükşehir seçimlerinde -benimle gelebilirsiniz her zaman, gezebiliriz- geziyoruz, Reyhanlı sokaklarını geziyoruz, 10 dükkândan 7 tanesi Suriyeli, 3 tanesi yerli. Memleketin ne hâle geldiğini siz düşünün. Böyle de bitmiyor, geçen gün beni İnşaat İşçilerinin Derneği Başkanı aradı, yevmiyeci yani kazmacı, "Vekilim, ne olacak bizim işimiz?" dedi. Ne oldu, hayrola dedim. "E, bizim 40-50 liraya gittiğimiz işe artık 10 liraya Suriyeliler gidiyor." Yani iş gücünü de aldınız elinden, iş gücünü de götürdünüz elinden. Ha, ama sizin yaptığınız bu ilk değil ki, zaten sizin projeniz, planınız bu: Çiftçiyi bitir, esnafı bitir, emekliyi bitir, çalışanı bitir, nakliyeyi bitir, saygın meslek kuruluşlarını sıfır hâle getir, size bağımlı hâle gelsin. Sizin istediğiniz buydu zaten, yapmak istediğiniz buydu. Bu projenizde de -kendi adınıza söylüyorum- başarılı oldunuz.
Çiftçi... Çiftçiyi konuşmaya bile gerek yok. Ben burada söylerken utanıp sıkılmaya başladım. Biz diyoruz ki: Bu memleketin ana dişlisi çiftçidir. Eğer siz çiftçiyi desteklemezseniz çiftçi biter; çiftçi biterse esnaf da biter, sanayi de biter. Mazot fiyatları ne? 4 lirayla çiftçilik yapacak. Mazot fiyatlarının pahalılığından bahsettiniz. 120 dolardan 56 dolara düştü varil fiyatı, bizde sadece 6 kuruş indirim geldi.
Peki, şu anda pamuk kaça biliyor musunuz? Pamuk 1 lira. Bunun 35 kuruşuyla toplama, 65 kuruşuyla da tüm masrafını karşılayacak. Mazotun, gübrenin ve ilacın pahalılığını en az benim kadar biliyorsunuz. Efendim, çiftçinin ikide bir, her bulduğunuz ortamda gözüne sokuyorsunuz. Ne diyorsunuz? Diyorsunuz ki: "Destekleme, destekleme, destekleme..." O verdiğiniz desteklemeyi alın başınıza çalın. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) 40 kuruş desteklemeyi ne yapsın çiftçi? 1 liralık pamuğa 40 kuruşluk destekleme, etti 1,4. Sen verme desteklemeyi, al tepene çal. Pamuğun fiyatını gerçek değeri olan 2 liraya getirin arkadaşım. Kimse senden destekleme, fitre istemiyor, hakkını istiyor, hakkını, başka bir şey istediği yok. Biz ne dedik bunun çaresi? Mazot, gübre ve ilaçtaki ÖTV, KDV kaldırılsın; çiftçi dış piyasayla rekabet yapacak hâle gelsin. Bizim başka istediğimiz bir şey yoktu sizden. Siz ne yaptınız? Tüm meslek kuruluşlarında olduğu gibi çiftçiyi de yerin dibine geçirdiniz.
Geldik, bakın, arkadaşlar, sizin Bakanınız Faruk Çelik'in yaklaşık kırk-kırk beş gün önce FOX TV'de yaptığı bir konuşma, onun ağzından konuşuyorum: "Bu memleketin yüzde 40'ı asgari ücretin altında ücret almakta ve asgari ücretin altında geçinmekte." Ben de diyorum ki: En az yüzde 40'ı da asgari ücretin altında. Bu demektir ki, senin Bakanın diyor ki: "Bu memleketin yüzde 80'i açlık sınırının altında yaşıyor." Bana hangi ekonomiden...
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Bakan itiraf ediyor.
HASAN AKGÖL (Devamla) - Bunu diyen Bakan Faruk Çelik.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - O çok şey söylüyor ama bir şey yapmıyor.
HASAN AKGÖL (Devamla) - Lütfen, herkes FOX TV'yi açsın, bir buçuk ay önceki sabah programını izlesin. Eğer Hükûmetin bir bakanı bunu söylüyorsa benim diyecek bir şeyim yok zaten. Bana çıkıp da burada istatistiklerle, kâğıtlarla konuşmayın.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ama o, Hükûmeti biz zannediyor.
HASAN AKGÖL (Devamla) - Ben sokaktan geçen adamın cebine bakarım; cebinde para var mı? Para yoksa ekonomi bozuktur. Ben başka hiçbir şeyden anlamam. Sokaktan geçen adamın cebine bakarım. Arkadaşım, benim başka anlayacağım hiçbir şey yoktur. Ha, iş yapmadınız mı? Yaptınız. Bol bol adliye sarayı, cezaevi, otobanlar, yandaşlara para kazandıracak işleri yaptınız. Başka yaptığınız hiçbir işi görmedim. Bana çiftçiye, memura, esnafa ne yaptığınızı anlatın, onların şu anki durumlarını anlatın.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Onlar biliyorlar, biliyorlar.
HASAN AKGÖL (Devamla) - Onlar biliyorlar, onların ne olduğunu biliyorlar. O yüzden ben diyorum ki içinde memurun, işçinin, emeklinin, çiftçinin, nakliyecinin olmadığı bu bütçeye ret oyu vereceğimi belirtir, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)