| Konu: | 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 35 |
| Tarih: | 20.12.2014 |
CHP GRUBU ADINA ARİF BULUT (Antalya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 2015 yılı merkezi yönetim bütçesinin 12'nci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
24'üncü Dönemin beşinci bütçesini yapıyoruz. Bu beş bütçenin ortak özelliği, hepsinin birer ÖTV ve KDV bütçesi olmasıdır. 442 milyar liralık bütçenin 427 milyar lirası vergilerdendir. Yalnızca 15 milyar lirası vergi dışı gelirlerdendir. Gelir ve kazançtan alınan vergiler, yani gerçek vergiler 124 milyar liradır. Harcamadan alınan, yani dolaylı vergiler 184 milyara yakındır, neredeyse bütçenin yarısı dolaylı vergilerdir. Yalnızca ÖTV, yani özel tüketim vergisi 95 milyar, bu da bütçenin yüzde 21'idir, yani bütçenin beşte 1'inden fazladır. Bu en büyük adaletsizliktir, bu en büyük hakkaniyetsizliktir. Asgari ücretin 891 lira olduğu bir ülkede, bordro mahkûmlarının gelirlerinin son derece düşük olduğu bir ülkede, taşeron işçiliğin hortladığı bir ülkede, sendikaların yok edildiği bir ülkede bütçenin en büyük gelir kalemi olarak ÖTV ve KDV'yi oturtmak tek kelimeyle zalimliktir. AKP iktidarlarının vatandaşa zulmü bu bütçe rakamlarıyla somutlaşmaktadır.
Değerli arkadaşlar, petrolden alınan vergi 48 milyar, bütçenin dokuzda 1'i.
Tütün mamulleri 23,5 milyar. Yani bütçenin yüzde 5,5'luk miktarını sigara içenler karşılıyor. Buna yalnızca insaf denir!
Motorlu taşıtlardan 13 milyar lira ÖTV ve 9 milyar lira bandrol vergisi alınmaktadır. Bu iki verginin toplamı 22 milyar liradır.
Alkollü içkilerden alınan 6 milyar Türk lirasıdır. Bir taraftan yalnızca alkolden 6 milyar Türk lirası vergi alacaksın, şarap üreticisini perişan edeceksin, bir taraftan Antalya'daki Eğitim Şûrası'nda kalkacaksın turizm okullarına alkollü kokteyl hazırlama derslerini yasaklayacaksın, alkol alan herkesi alkolik olarak damgalayacaksın hem de bunu, yılda 15 milyon turist ağırlayan bir ilde yapacaksın.
Alkol satışlarını belli bir saatten sonra yasaklayacaksın, öbür taraftan uyuşturucuyla yapılması gereken mücadeleyi yapmayacaksın ve Türk gençlerinin uyuşturucu nedeniyle, bonzai nedeniyle teker teker ölmelerine seyirci kalacaksın. Bu nasıl bir zihniyettir, bu ne yaman bir çelişkidir, anlamak mümkün değildir.
Özel iletişim vergisi 4,7 milyardır.
Para cezaları bütçede 9 milyara ulaşmıştır. AKP hükûmetleri döneminde düzenli olarak para cezaları her yıl ortalama 1 milyar artmıştır. Bu Hükûmetin gözünde vatandaş âdeta potansiyel bir suçludur. Bunun karşılığı her yıl bütçeye 9 milyar lira katkıdır.
Trafik cezalarının bütçeye katkısı 2 milyarı geçmiştir. Her alanda olduğu gibi bu alanda da Hükûmetin eli vatandaşın cebindedir. Bu rakamların ifade ettiği şey, tek kelimeyle, adaletsizliktir.
Bu bütçe, vatandaşı perişan etme bütçesidir. Hükûmet bütçeyi sigara tiryakilerine, alkol kullananlara, arabası olanlara yani petrolü kullanan herkese, tarlasını işleyen çiftçiye, nakliye yapan kamyoncuya, taksiciye, servisçiye, otobüsçüye, şehir içi ulaşım yapanlara, yeni araç alanlara yüklemiştir. Âdeta bu kesimleri cezalandırmaktadır.
İşsizlik oranı, yine, yüzde 11'e dayanmış, işsiz sayısı 3 milyon 100 bini aşmıştır. Bütçedeki adaletsizlik sosyal hayatta karşılık bulmuş, taşeron çalışma sistemi sosyal adalet anlayışına egemen olmuştur. Grev, toplu sözleşme, örgütlenme hakkı, sosyal haklar, hatta yıllık izin hakkı bile rafa kaldırılmıştır.
Kamuda istihdam AKP'li çocuklarına verilen bir hak hâline gelmiştir. Bunun ispatı da son günlerde yürütmedeki bakanların yakın akrabalarının KPSS'siz olarak nasıl kadro sahibi olduklarıyla ispatlanmıştır. Normal vatandaş için artık Türkiye'de iş güvencesi kalmamıştır çünkü Hükûmet KPSS sınavlarını geçersiz kılmak için "mülakat" adı altında yandaşlarını işe yerleştirme yolunu açmıştır. Kendileri için istisnai kadrolar oluşturmuşlardır.
Adalet mülkün temelidir ama bu iktidar bu inancı yerle bir etmiştir. Ağır, dolaylı vergiler güzel ülkemizde rüşveti hortlatmıştır. Dünya yolsuzluk sıralamasında AKP'li bakanların ve onların çocukları ile diğerlerinin yolsuzlukları sayesinde 7 puan birden kötüleşmiş, 54'üncü sıradan 61'inci sıraya çıkmıştır.
AKP hükûmetleri "Yolsuzluklarla mücadele edeceğiz, yoksulluğu önleyeceğiz, yasakları bitireceğiz." diye iktidara geldiler. Ama, görüldüğü gibi yolsuzluklarla mücadele yerine, yolsuzluğa bulaşanları yakalayıp yargılamaya çalışan kolluk kuvvetleri ve yargıyla mücadele eder hâle geldiler. 17-25 Aralığın yıl dönümü olan bugünlerde anlaşıldı ki adı "paralel yapı" olan, Hükûmetin eski ortağı darbe yapmaya çalışırken Hükûmet onlara darbe yapmıştır. Öyle anlaşılıyor ki eskiden ortak olan ve hukuksuz iş tutan Hükûmet ve paralel yapı artık birbirine girmiştir. Yolsuzlukları beraber yapmışlar ama hukuksuz olan bir ortamda beraber ve paralel yürüyememişlerdir. "Ne istediler de vermedik." diyecek kadar bir beraberlik içinde, hâkim ve savcı olacak hukukçuları beraber seçmişler, polis okuluna girecek öğrencileri beraber seçmişlerdir. Böylece, yargı ve kolluk kuvvetlerini beraber yönetmişlerdir.
Osmanlı saraylarının zindanlarında şehzadeleri boğarak idam eden aşağılık cellatlar gibi, bazı savcıları cellat olarak görevlendirip birçok askeri, basın mensubunu, siyasetçiyi, öğretim üyesini, polisi, MİT'çiyi hapislere tıkmışlardır. Ortaklık bozulunca da "Pardon, yanlış yaptık." demişlerdir. Artık bu yanlışları kimlerin ve nasıl yaptığını Türk milleti bilmelidir. Bugün hedefteki eski ortak ortaya çıkarak her şeyi anlatmak zorundadır. Söylendiği gibi, ortaklardan birinin inlerine girilmeye başlanmıştır. Böylece ülkemiz yeniden bir gerginliğin içine girmiştir. Bir gün birileri çıkıp diğer ortağın inlerine girmeye kalkarsa acaba ne olacaktır? AKP'li eski bir bakan "Her iktidar yöneticisi için hazır bekleyen bir kırmızı dosya var." demektedir.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; sosyal devlet ilkesi zedelenmiş; bir sadaka toplumu yaratmak, bir ümmet toplumu oluşturmak için "vatandaş", "yurttaş" gibi özgürlükçü kavramları yok etmeye yönelik anlayışların temeli atılmıştır. Kimsesizlerin kimsesi olmaya geldiğini söyleyenler, "Sessiz yığınların sesi olarak yola çıktık." diyenler en büyük riyakârlık örneği olmuşlardır. Bırakın sessizlerin sesi olmayı, hakkını arayanların seslerini kesmişlerdir. "Rüşvet hırsızlık değildir." diyen din adamlarına fetva verdirmişlerdir.
Yolsuzluk literatürüne ayakkabı kutuları, çikolata kutuları girmiştir. Şeytanın bile aklına gelmeyen rüşvet alma yöntemleri icat edilmiştir. Yoksulluğu yok edeceğini iddia edenler yasak ve kaçak saraylar yaptırmışlardır, kendilerine uçan saraylar yaptırmışlardır. Gösteriş, tantana ve şatafat içinde yaşamayı itibar kazanmak gibi, itibar sahibi olmak gibi göstererek zavallı durumuna düşmüşlerdir.
Yetimi itip kakanlar; yoksulu, fakiri, muhtaçları doyurmayanlar; gösterişi itibar kazanmak olarak bilenler; bilin ki yanılmaktasınız, bilin ki bunun bedeli ağır olacaktır.
Haksız vergilerden oluşan bu bütçede vergilerin nasıl ve nereye harcandığını Sayıştay denetleyememiştir, yani egemenlik kayıtsız şartsız yürütmenin eline geçmiştir.
Aşevleri açarak, kömür ve gıda dağıtarak yoksulluk önlenemez. Eğri okun doğru hedefi olmaz. Nasıl camilerin aşırı çoğalması gerçek dindarlığın yok olmakta olduğunun göstergesi ise aşevlerinin sayısının artıyor olması toplumun yoksulluğunun arttığının göstergesidir.
Bedava dağıtılan kömürlerin arkasında nasıl bir dram, gözyaşı ve vicdan sızlatan acıların olduğu ortaya çıkmıştır. Hem Soma hem Ermenek'te yaşanan acılar milletin kalbine bir hançer gibi saplanmıştır ve "Yoksullukla mücadele edeceğiz." diye takiye yapanlar gerçek yüzlerini ortaya koymuşlardır.
Yasaklara gelince, 12 Eylül darbesinden geriye kalmış olan yüzde 10'luk seçim barajı AKP hükûmetlerinin elindeki en büyük koz olmuştur. Yüzde 10 seçim barajının arkasına saklananlar, bilin ki laik, çağdaş, demokrat, kadın-erkek eşitliğine inanan, hukukun üstünlüğüne inanan bu Türk milleti cumhuriyete sahip çıkacak, sizin bu yasaklarınızı mutlaka kaldırıp çöpe atacaktır.
Değerli arkadaşlar, gider bütçesine bakıldığında 473 milyar olduğu gözükmektedir. Açık, görünürde 21 milyar civarındadır. Esas olarak o açığın daha büyük olduğunu bilmekteyiz. Bu açık göstermektedir ki Hükûmet bütçenin iki yakasını bir araya getirememektedir. Hükûmet âdeta vatandaşı soymakta, buna rağmen aldığı vergilere ihanet etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ARİF BULUT (Devamla) - Bu hâliyle bu bütçeye "Hayır." diyeceğimizi beyan ediyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)