| Konu: | 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 36 |
| Tarih: | 21.12.2014 |
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Akar, tabii ki, takdir edersiniz ki emekli olmak için iki koşulu yerine getirmek lazım, yani yasalarımız onu gerektiriyor. Bir, prim gün sayısını dolduracaksınız; iki, yaşı tutturacaksınız. Yaş, bütün dünyada çok temel, emekliliğin ön koşuludur. Dün de hatırlarsanız yine değinmiştim, yanlış hatırlamıyorsam, OECD'deki 34 ülkenin 30'unda 65 yaş ve üstü diye hatırlıyorum, sadece birkaç ülkede 3 veya 4 ülkede, 60-65 arasıdır. Onun altında emekliliğe izin veren tek ülke hâlâ sadece ve sadece Türkiye'dir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ama yaşam koşulları garanti altına alınmıştır, onu da söyleyin.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Buna rağmen, yaşa takılan meselesi diye bir mesele konuşuluyor. Dolayısıyla, hazır sosyal güvenlik sistemi bu kadar büyük bir açıkla, büyük bir finansman açığıyla karşı karşıyayken bu hususta herhangi bir düzenlemeyi ben doğru görmüyorum.
Sayın Akova, tabii ki aydınlarımıza, askerlerimize, gazetecilerimize kim zulüm yaptıysa mutlaka hesabını vermelidir.
AYŞE NEDRET AKOVA (Balıkesir) - Sayın Bakanım, bir de milletvekillerimiz var biliyorsunuz.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Milletvekillerimiz de dâhil olmak üzere.
Sayın Kuşoğlu, şimdi, yedek ödeneğin olması harcama artışı anlamına gelmiyor. Şimdi, şöyle bir şey, Plan ve Bütçe Komisyonunda da çok detaylı bir şekilde rakamları da verdim, açıkladım, burada da açıklamaya çalıştım. Bakın, yıl içerisinde kanun değişti. Kanundan dolayı bir bakanlığın ödeneğini başka bakanlığa sorumluluk değiştiği için aktarmak zorunda kaldım. Şimdi, bunu yaparken bütçe kanunu yetki veriyor ama nasıl veriyor? Diyor ki: "Önce yedeğe alacaksın, ondan sonra o bakanlığa alacaksın." Dolayısıyla, yedekteki bu büyük rakamlar aslında, yani bir harcamayı ifade etmiyor. Zaten bütçe üstü bir harcama olsaydı, takdir edersiniz ki, ne olurdu? Bütçe açığının fazla olması lazım. Haydi diyelim ki, bütçe açığı düşük kaldı -çünkü gelirler yüksek kaldı- oradaki tamamlayıcı ödenek anlamında ve bütçe üzeri harcamadaki tek kalem, en önemli kalem yatırım harcamalarıdır. Bunların tamamının detaylarını ben verdim, Sayıştay denetimine tabidir. Ha, şöyle, sizin arzunuzu da ben saygıyla karşılıyorum. Yani, bu Hükûmet bu yetkileri almasa bu bütçe kanunuyla -ki 2015'te de bütçe kanunu o şekilde geçti- onun yerine buraya gelse, ek bütçe getirse tabii ki bu da bir yöntem ama dediğim gibi, yani yaptığımızın tamamı bütçe kanununa uygundur, tamamen verilen yetkiler çerçevesinde yapılmıştır, her bir kuruşu Sayıştay denetimine tabidir, bunu sizler de çok iyi biliyorsunuz.
Gürcistan, dost bir ülke tabii ki. Şöyle bir düşünelim nasıl açıklayacağınızı. Bakın, 2000 yılının başına bir gidin, 1999, 2000'e bir gidin, Avrupa, hatırlarsanız, avroya geçti. O zamanlar neredeyse dolar/avro kuru bir ara 1'in de altına indi ama 1 varsayın, bir an için 1. Bir ara hatırlarsanız 1,37'ler; 1,4'lere doğru çıktı. Yani, koskocaman Amerikan ekonomisi dünyanın en büyük ekonomisi dolar, avroya karşı neredeyse pariteden yaklaşık yüzde 30-40 bir anlamda değer kaybetmiş; değil mi? Büyüklük ile para biriminin değer kazanması, değer kaybetmesi arasında bir korolasyan kurmak zordur, daha çok o dönemde öngörülen ekonomik performansla ilişkilidir, faiz farklarıyla ilişkilidir, risk primiyle ilişkilidir hatta politikayla ilişkilidir. Mesela, Japonlar şu anda bol bol para basıp Japon Yeninin değer kaybetmesi için çabalıyorlar, enflasyonu yaratmak için çabalıyorlar. Buna da abenomiks diyorlar. Belki yakından takip eden arkadaşlarımız vardır. Ona rağmen, maalesef Japonya işte gördüğünüz gibi hâlâ bu durumda.
Sayın Erdemir, marka konusu hakikaten çok önemli bir konu çünkü marka olunca kâr marjınız yüksek oluyor, daha çok para kazanıyorsunuz, bu her yerde böyledir.
Türkiye'de tabii, bu beşeri sermayenin kalitesiyle ilişkilidir. Bu, ekosistemle ilişkili, sermaye piyasasının derinleşmesiyle ilgili. Keşke, diyelim ki melek yatırımcı konseptini 2003'te getirseydik, bugün daha çok işler olsaydı, örnek olarak, geriye dönüp bakıp... Örneğin, girişim sermayesi hususunda keşke çok önceden... Ama bütün bu teşvikler geldi, getirdik ama son birkaç yılda oldu. Piyasaların derinleşmesi zaman alıyor. Bu, bir kültür meselesi aynı zamanda. Bu, aynı zamanda, dediğim gibi, bizim AR-GE yapma tarzımızla ilişkilidir. Aslında, AR-GE harcamalarını devlet bayağı yapıyor fakat bu, maalesef arzulanan sonuçları henüz doğuramadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Soruları cevapladınız mı efendim? Yoksa...
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Bir dakika daha verirseniz...
BAŞKAN - Bir dakika daha...
Buyurunuz efendim.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Dolayısıyla, aslında AR-GE harcamalarımız devletin yaptığı AR-GE harcamasının millî gelire oranı Avrupa'dan çok uzak değil. Şirketlerimizin...
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Yapmayın Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Değil arkadaşlar.
Bakın, devletten bahsediyorum, ülkeden bahsetmiyorum, kamudan bahsediyorum yani ne söylediğimi biliyorum.
Bizim özel sektörü AR-GE'ye daha çok teşvik etmemiz lazım ve o AR-GE'nin sadece "AR" kısmını değil "GE" kısmının da yani geliştirme kısmının çoğalması lazım. Bu konuda yoğun çabalar var. Biraz zaman gerekiyor. Bence, Türk Hava Yolları artık önemli bir marka hâline geldi. Belki ilk 100'de değil, ilk 500'de değil ama gerçekten, önümüzdeki sene muhtemelen Avrupa'nın en büyük taşıyıcısı hâline gelecek ve kalite açısından da son üç dört yılda en iyi hava yolu şirketi seçiliyor. Ben inanıyorum ki o noktaya doğru gideceğiz.
TURKCELL, yani isim vermek belki doğru değil, pardon, yani isimlere girdim ama... Yani sonuçta, yavaş yavaş bazı Türk firmaları hakikaten dünya liginde önemli noktalara geliyorlar, üniversiteler de geliyor. Başaracağız inşallah.