GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İstanbul Milletvekili Aydın Ağan Ayaydın ve 56 milletvekilinin; 2013 yılında yapılan Seviye Belirleme Sınavı'nın iptaline ilişkin Ankara 18. İdare Mahkemesinin kararını uygulamadığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanunu'nun 257'nci maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanma suçuna uyduğu iddiasıyla Anayasa'nın 100'üncü ve TBMM İçtüzüğü'nün 107'nci maddeleri uyarınca Millî Eğitim Bakanı Nabi Avcı hakkında bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/11)
Yasama Yılı:5
Birleşim:38
Tarih:06.01.2015

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle 2015'in hepimiz için, milletimiz için, memleketimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Sayın Murat Bozlak'a Allah'tan rahmet diliyorum; ailesine, arkadaşlarına başsağlığı diliyorum.

Şimdi, biraz önce konuşan arkadaşımız işin özünü gayet veciz bir şekilde anlattı ama biz daha önce, ilk defa bu konular konuşulmaya başladığı günden itibaren müteaddit açıklamalarla gerçek durumun ne olduğunu, SBS'nin ne olduğunu, o süreçte yapılan yanlışın ne olduğunu, buna ilişkin idarenin aldığı tedbirin, düzenlemenin ne olduğunu muhtelif vesilelerle anlattık. En son bütçe görüşmelerinde de bu konu gündeme geldi, orada da kısaca özetledik. Biraz önce Yüksel Bey de gayet güzel özetledi ama hâlâ anlaşılmadığını düşünerek, anlaşılmayabileceğini düşünerek, anlamamakta ısrar edileceğini düşünerek, kayıtlara girmesi açısından ben olup biteni, soruşturma önergesine konu olan olayın gerçekte ne olduğunu, nasıl yaşandığını sizlere kısaca özetleyeyim.

Biliyorsunuz, SBS yılda bir kere yapılan bir sınavdı ve hepimiz bu sınavdan şikâyetçiydik, "Çocuklarımızı yarış atına çeviriyor, bir tek sınavla çocukların dört yıllık, hatta daha uzun vadeli eğitim hayatları belirleniyor." diye şikâyet ediyorduk. Biz bunu değiştirdik ama değiştirmeden önce yapılan son SBS sınavında... SBS sınavı, Seviye Belirleme Sınavı, onun için "SBS sınavı" demek de doğru değil, sondaki "S" sınav çünkü. Seviye Belirleme Sınavı 8'inci sınıflarda yapılıyor. 8 Haziran 2013 Cumartesi günü biz bu sınavı yapmışız, sonuçlarını da 12 Temmuz 2013 tarihinde açıklamışız, bir ay sonra sonuçları açıklamışız. Sonuçların açıklandığı gün vahim bir yanlışlık olduğunu fark etmişiz. Fransızca ve Almanca sorularına ilişkin cevap anahtarının İngilizce anahtarıyla karıştırıldığını görmüş ve aynı gün, o akşam saat 17.00'de kamuoyundan ve öğrencilerimizden de özür dileyerek bu yanlışımızı fark ettiğimizi, Almanca ve Fransızca sorularının da kendi anahtarlarıyla okunmasını sağladığımızı ve sonuçları da bu doğrultuda açıkladığımızı ilan etmişiz. Burada bir yanlışımız var, bu yanlışımızı hemen o gün, sınavın açıklandığı gün, sonuçların açıklandığı gün fark etmişiz ve düzeltmişiz. 718 öğrenci, bu durumda olan 718 öğrenci. Bunlar için ikinci kez yapılan değerlendirme işlemiyle... Bu işlemi neye göre yapmışız? "Sınav Sonuçlarının Değerlendirilmesi" başlıklı 8'inci maddeye göre, Öğrenci Yerleştirme Yönergesi'nin 8'inci maddesine göre bu düzeltmeyi yapmışız. Peki, bu düzeltmeyi yapmışız da ne olmuş, öğrenciler bundan nasıl etkilenmiş? Bu değerlendirme sonucunda yani doğru okuma sonucunda standart sapmada oluşan kayma, onda değil, yüzde değil, binde 3 düzeyinde. Yeni hesaplanan standart sapma esas alınarak yapılan hesaplama sonucunda 4,8 olan test ortalamasında bir değişim olmuyor. Dolayısıyla, 718 adayın da onların yeniden değerlendirilmesi sonucunda 1 milyon 112 bin adayın da sonuçlarında dramatik bir değişiklik olmayacağını söylemişiz. Buna rağmen Sayın Ayaydın ve bir öğrenci adına bir veli idare mahkemesinde dava açmışlar sınavın iptaliyle ilgili. Sayın Ayaydın'ın açtığı dava yetkisizlik yönünden reddedilmiş.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Ehliyet yönünden...

AYDIN AĞAN AYAYDIN (İstanbul) - Hayır, yürütmenin durdurulmasına karar verildi.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Devamla) - Neticeyi söylüyorum.

AYDIN AĞAN AYAYDIN (İstanbul) - Baştan istediğiniz gibi de konuşmayın.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Devamla) - Ankara 18. İdare Mahkemesi 31/3/2014 tarihinde...

AYDIN AĞAN AYAYDIN (İstanbul) - Ondan önce...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Devamla) - ...Sayın Ayaydın'ın açtığı davayı ehliyet yönünden ret kararı vermiş. Öğrenci adına açılan dava da ne zaman açılmış? 31 Temmuz 2013 tarihinde açılmış. Temmuz ayı geçmiş, mahkemeden bir ses çıkmamış; ağustos ayı geçmiş, mahkemeden bir ses çıkmamış; eylül ayı geçmiş, mahkemeden bir ses çıkmamış; ekim geçmiş, kasım geçmiş, aralık geçmiş, ocağın 10'ununa gelmişiz yani bir sömestir bitmiş, öğrencilerin beş gün sonra karne almasına sıra gelmiş ve 1 milyon 112 bin öğrenciyle ilgili bu 18. İdare Mahkemesi 10 Ocak 2014 tarihinde yürütmeyi durdurma kararı vermiş. Ben de o gün demişim ki: "Merak etmeyin, hiçbir öğrencimiz mağdur olmayacak, 1 milyon 112 bin öğrenciyi ve ailelerini tedirgin edecek bir durum yok. Biz zaten 718 öğrenciyle ilgili işlemi yaparken de gördük ki öğrenciler açısından ve velileri açısından dramatik değişikliklere yol açacak bir durum söz konusu değil." Gerekeni yapacağımızı o tarihte de söylemişiz ve Millî Eğitim Bakanlığı olarak şu kararı vermişiz, mahkeme her ne kadar yürütmeyi durdurma kararı verdiyse de yani esastan henüz bir karar vermediyse de, bir gün bu mahkeme esastan karar verdiği takdirde ne yapmamız gerekirse şimdiden onu yapalım en kötü durum senaryosuyla çünkü sonuçların değişmeyeceğini, çok dramatik bir değişiklik olmayacağını daha önceki hesaplamalarımızdan biliyoruz ve dolayısıyla yürütmeyi durdurma kararı üzerine esas kararı beklemeden biz bu işlemi yapmışız yani kâğıtları yeniden okumuşuz, yeniden değerlendirmişiz, mahkeme esastan karar verdiği takdirde bizden ne isteyecekse biz onu yürütmeyi durdurma kararı verildiği zaman zaten yapmışız. Bunun sonucunda ne olmuş? Bunun sonucunda 99 öğrencinin bir alt veya daha düşük puanla öğrenci alan bir okula gidebileceği ortaya çıkmış ama biz demişiz ki: Hiçbir öğrenciyi mağdur etmeyeceğiz, o 99 öğrencimiz yerleştikleri okullarda eğitimlerine devam edecekler, edebilirler, ediyorlar, ettiler.

1 milyon 112 bin öğrenci içerisinde 4 öğrencinin isterlerse yeni hesaplamaya göre o binde 1'lik değişiklik sonucunda farklı bir okula gidebilme ihtimalleri ortaya çıkmış, onlara da tek tek Millî Eğitim Bakanlığı olarak yazı göndermiş hatta il millî eğitim müdürlerimizi görevlendirmişiz ve demişiz ki: Bakın, sizin yeni hesaplamaya göre puanınız şu, isterseniz bu puanla şu şu okullara gidebilirsiniz. Bu 4 öğrencinin hiçbiri mevcut okullarını değiştirmediler kendi iradeleriyle, 4 öğrenci. Burada söz konusu olan 1 milyon 112 bin öğrenci. Biz idare olarak 1 milyon 112 bin öğrenciyi ve velilerini tedirgin etmeyecek, mağdur etmeyecek, hakka, hukuka, adalete uygun uygulamanın ne olduğuna bakmışız ve bunu yapmışız. Bunu büyük bir gönül rahatlığıyla söylüyorum. Herhangi bir hesaplama sonucunda bu 1 milyon 112 bin öğrenciden bu 4 öğrenci dışında durumu değişebilecek... Hatta mahkemeyi açan, Sayın Ayaydın'ın bütçede söylediğine göre kendi yönlendirmesiyle davayı açan öğrencinin de durumunda herhangi bir değişiklik olmamış. Yani mahkemeye müracaat eden o öğrencimizin yeni hesaplamalar sonucunda puanında bir başka okula tercih imkânı verecek bir değişiklik olmamış, bir mağduriyet söz konusu değil, orada da bir mağduriyet söz konusu değil.

Dolayısıyla, yaptığımız -yanlışımız- belki şu: Mahkemenin nihai kararını beklemeden bizden ne isteyecek idiyse onu önceden yapmış olmamız, yürütmeyi durdurma kararı verildiği zaman yapmış olmamız. Yani şimdi mahkeme kararını uygulamamakla suçlanmamızın nedeni mahkeme kararını erken uygulamış olmamız. Mahkemenin kararını öngörmüşüz ve ona göre de tedbirimizi almışız, bunu da kamuoyuna açıklamışız. Dolayısıyla, burada bir yanlışlık yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Devamla) - Bana biraz süre verebilir misiniz.

BAŞKAN - Bir dakika daha süre veriyorum size selamlamanız için.

Buyurunuz Sayın Avcı.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Devamla) - Ama bu tekrar açıklamak için iyi bir vesile oldu.

Sayın Ayaydın o gün yani sınav sonuçlarının açıklandığı gün ikaz etmek üzere beni aradığını söylüyor. Bizim Özel Kalemle ilgili hatamız olabilir. Bu telefondan haberim yok, olmadı, olsaydı geri dönerdim, olmadı, gerçekten olmadı. Bunun bu kadar ağır bir psikolojik tepkiye neden olacağını bilseydim daha sonra da arardım ama hakikaten haberim olmadı, onu da bilmenizi istiyorum.

Şimdi, şube müdürleriyle ilgili, Alim Bey'in söylediği şeyle ilgili kısa bir bilgi notunu hemen hızlıca arz edeyim: Evet, 1.709 şube müdürüyle ilgili, bu atamalarla ilgili yargıda sürüp giden davalar var. Bunlardan, bugüne kadar açılan 284 davadan 136 dava hakkında yürütmenin durdurulmasının reddi kararı yani Bakanlık lehine karar verilmiş, 284 davadan 136'sı reddedilmiş; 2'si hakkında davanın reddi kararı verilmiş, 29'u hakkında yürütmenin durdurulması kararı verilmiş, 30'u hakkında iptal kararı verilmiş.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Devamla) - Dolayısıyla, 138'i Bakanlığımız lehine, 59'u Bakanlığımız aleyhine. Bakanlığımız aleyhine olanları da uyguladık. Yani, mahkemelerden bizim aleyhimize "Bunu durdur." dediğini durdurmuşuz, "İptal et." dediklerini iptal etmişiz. Orada mahkeme kararlarıyla ilgili bir sorun yok Alim Bey.

FARUK BAL (Konya) - Sarı sendikanın kararını uyguluyorsunuz Sayın Bakan ya, sarı sendikanın ya!

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Devamla) - Ayrıca, bu çapraz kopya davasıyla ilgili de Danıştayın aynı dairesinin, 8. Dairesinin aynı konuda, "Ne çapraz kopya sayılır, ne sayılmaz?" konusunda verdiği 180 derece zıt 2 tane karar var.

BAŞKAN - Evet, herhâlde bir dakika daha süre verdim.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Devamla) - Evet, maalesef süre yetmiyor.

Çok teşekkür ediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum, iyi yıllar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)