| Konu: | Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 39 |
| Tarih: | 07.01.2015 |
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı üzerinde görüşlerimi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle değerli heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ceza infaz kurumlarında bulunan vatandaşlarımızın her biri ailelerinin, sevdiklerinin devletimize birer emanetidir. Biz onların can güvenliğinden, her türlü ihtiyaçlarının giderilmesinden, her türlü bakımlarının yapılmasından devlet olarak mesulüz. Cezaevlerinde bulunan insanlarımıza isnat edilen suçlar ne olursa olsun, onlarla ilgili verilmiş bulunan mahkeme kararları ne olursa olsun biz onlara hizmet ederken bunlara bakmıyoruz. Bakmamamız da lazım çünkü onları insan olarak görüyor, emanet olarak görüyor, emanete nasıl bakılırsa öyle bakmaya gayret gösteriyoruz. Elbette pek çok ihtiyaç var. Bunların hepsini arzu edildiği şekilde yerine getirme imkânı olmayabiliyor. Cezaevi şartları çerçevesinde yapılması gerekenler yasalarımız içerisinde en doğru, en seri bir biçimde yapılmaya özen gösterilmektedir.
Şu an itibarıyla Türkiye Cumhuriyeti devletinin cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlü sayısına baktığımızda, kurumlarımızda hâlen 4.431'i kadın olmak üzere 125.153 hükümlü, 459'u kadın olmak üzere 11.781'i hükmen tutuklu, 864'ü kadın olmak üzere 22.503 tutuklu bulunmakta ve cezaevlerinde bugün itibarıyla toplam 159.437 tutuklu ve hükümlü bulunmaktadır. Tabii, bu kadar sayıda insanımıza, cezaevlerinde, ceza infaz kurumlarında görevli bulunan personel ve ayrıca dış güvenliği temin eden Jandarma Genel Komutanlığınca görevlendirilen personel tarafından hizmet sunulmaktadır. Bu son derece önemli görevi onlar bugüne kadar başarıyla yürüttüler. Peki, neden icap etti bu kanun? Böyle bir kanunun yapılma zarureti yeni mi doğdu? Hayır, baktığınızda, ta 1968 yılında cezaevlerinin iç ve dış güvenliğinin tek elden yönetilmesine dair düzenlemeler yapılacağı gazete haberlerine konu oluyor ve o dönemlerde çalışmalar var. Ancak, bugüne kadar değişik nedenlerle bunlar maalesef yapılamadı. 2008'li yıllarda bu konu daha önce gündeme gelmişti ama neticede alınamadı. En son 2013'te, yeniden Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilen kanun tasarısı Adalet Komisyonunda görüşülerek kabul edildi ve şimdi huzurlarınızda.
Şimdi önemli bir değişimi hep beraber yapmış oluyoruz. Bundan böyle cezaevlerinin dış güvenliği de iç güvenliği de Adalet Bakanlığı tarafından yerine getirilecektir. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğümüz bu vazifenin bütün boyutlarıyla ilgilenecektir. Bugüne kadar dış güvenlik farklı, iç güvenlik farklı uygulamaları değişik problemlere yol açtı, çift başlılığa neden oldu. Kapıda gelirken dış güvenlikte ayrı bir arama, içeri girdiğinizde iç güvenlikte ayrı bir arama, orada birtakım idari işlemlerde mükerrer yapılmalar, vatandaşlarımız bakımından zaman ve pek çok kayıplara yol açıyor.
Öte yandan, cezaevinden herhangi bir tutuklu ve hükümlünün hastaneye veyahut da başka yerlere nakillerinde de ciddi koordinasyon sorunları yaşanmakta, istenildiği zaman, anında bu konuda adım atma imkânı maalesef zaman zaman bulunamıyordu. Çünkü, siz bir planlama yapıyorsunuz, dışarıda o planlamayı uygulayacak başka birisi, onun da ayrı bir planlaması var. Bunlar uymadığı zaman sorunlar çıkıyordu. İşte bu dış ve iç güvenliğin birleşmesiyle beraber otorite tekleşecek, yönetim tekleşecek, idari işlerin tamamı tekleşecek, mükerrerlikler ortadan kalkacak, hastaneye ve başka yerlere nakillerde, sevklerde yaşanan sorunların tamamı ortadan kalkmış olacak, cezaevlerinin iç ve dış güvenliği tek elden yönetilmiş olacaktır. Bunun pek çok faydasını da uygulamada göreceğimizden hiç kimsenin şüphesi bulunmamalıdır.
Cezaevleriyle ilgili de önemli çalışmaları yürüttük. Bugüne kadar Türkiye'de pek çok cezaevi kapattık. Tam 257 tane ceza infaz kurumunu şartları iyi olmadığı gerekçesiyle bugüne kadar kapatmış durumdayız. 2017 yılı sonuna kadar da 142 ceza infaz kurumunu daha kapatmayı planlamaktayız. Oradaki şartları daha iyi hâle getirmek, oradaki insanlarımızın onurunu koruyacak bir yaşama imkânı sağlayacak düzene kavuşturmak için de Bakanlık olarak ciddi yatırımlar yaptığımızı huzurlarınızda ayrıca ifade etmek isterim.
Bu kanun tasarısıyla ceza infaz kurumlarında görev yapan personelin mali durumlarında da kısmi iyileştirmeler yapılmaktadır. Esasında bu görevi yapanlar daha fazlasını hak ediyorlar; bütçe imkânlarımız elvermiş olsa, burada öngörülenlerden daha fazlasını vermiş olsak haksızlık etmiş olmayız çünkü gerçekten önemli bir görevi, büyük bir vazifeyi buradaki görevli memurlarımız ifa etmektedirler. Onlarla ilgili bir iyileştirmeyi bu tasarı kapsamında kısmi de olsa yapıyoruz.
İnfaz koruma memurlarıyla alakalı fiilî hizmet zammı konusu son derece önemli. Meclisimiz kabul ettiği takdirde o da bu yasa tasarısıyla yasalaşacak ve zor şartlar altında görev yapan personel bu imkândan yararlanacaktır. Bu da önemli bir başka değişikliği ifade etmektedir.
Ceza infaz kurumlarıyla ilgili konuşulduğu zaman, işin doğrusu, buradan milletimize de bir çağrıda bulunmakta fayda görüyorum: İçeride yatan insanların tamamı, suçu ne olursa olsun, evvela insandır. Cezalarını çektikten sonra dışarıda hepimizin onlara imkân vermesi, yardımcı olması en önemli hususların başında gelmektedir. Cezası tamamlanan insanlar dışarı çıktıktan sonra herhangi bir özel veya kamuda çalışma imkânı bulamadığı takdirde, kapılar üzerine kapandığı takdirde çaresiz kalmaktadırlar. Bir yere gidiyor, liyakati var, müracaat ediyor, işe kabul ediliyor ama adli sicil kaydı çıktığı zaman iş akdi bir şekilde sonlandırılıyor, kapılar yüzüne kapatılıyor. Cezaevlerinin dışı, cezası infaz edilmiş insanlarımız için âdeta açık bir cezaevine dönüşüyor. Buna izin vermememiz lazım. Cezaevlerinde cezası infaz edilmiş bulunan her insanımıza iş yeri sahiplerinin, her bir insanımızın ekmek ve iş imkânı sağlaması, onlara kapılarını açması son derece önemlidir. Onları yeniden suça itecek, onları çaresizliğe sevk edecek, kendisi için doğru bir yol tutmasına imkân vermeyecek yanlış, ön yargılı, kötü uygulamaları kesinlikle sonlandırmamız lazım. Ben buradan bütün iş sahiplerine, bütün insanlarımıza çağrıda bulunuyorum: Lütfen, cezaevinden çıkan insanlarımıza karşı her konuda duruşumuzu, davranışımızı, onların toplumumuzla, insanımızla bütünleşmesine ve yeni dönemde kendisine doğru bir yol çizerek yol yürümesine imkân verecek bir yakınlaşmayı hep beraber sağlayalım diyorum.
Bu kanun tasarısına muhalefet partilerimiz de büyük destek verdiler, Komisyonda görüşleriyle katkıda bulundular, Genel Kurulda da katkılarını sürdürüyorlar. Ben bu vesileyle muhalefet partilerimizin değerli milletvekillerine de, iktidar grubumuzun değerli milletvekillerine de ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Yasanın hayırlı ve uğurlu olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)