GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:39
Tarih:07.01.2015

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Değerli arkadaşlar, bir suç işledikten sonra tutuklanıp cezaevine konulan insanların durumunu konuşuyoruz. Yani suç, hazırlık tahkikatı, tutuklama, sonra cezaevi koşulları, dış güvenlik jandarma, iç güvenlik gardiyanlar, infaz memurları.

Şimdi, ben, Sayın Adalet Bakanı burada ve Sayın Adalet Bakanının bu konuya açıklık getirmesini isteyeceğim. Cizre'de dün bir olay yaşandı. Plakası sökülmüş zırhlı araçlar, şehrin ana merkezinde, dört yolda, İdil Caddesi'nde onlarcası rastgele ateş ediyorlar ve bu ateş sonrası, diyelim bir grup gösteri yaptı, onların üzerine gidildi. Ne olursa olsun ama plakaları sökülmüş, rastgele ateş açan zırhlılar, özel harekât timleri ve 14 yaşında bir çocuk, Ümit Kurt, işe giderken kalbinden vurulup öldürülüyor; göstericilerin içinde değil, olay yerinden geçerken. Yine, Ticaret ve Sanayi Odasında çalışan bir yurttaşımız işe giderken aynı şekilde sırtından vuruluyor ve arkasından, rastgele tarama sonucu 4 kişi daha yaralanıyor. Böylesi bir durumda ne yapılması lazım? Yani adalet ne yapar? Savcılık ne yapar? Polis ne yapar? Gider, olay mahallinde bir delil araştırması yapar, bir tutanak tutar, failleri belirler. Orada savcılar ne yapar, başsavcılık ne yapar? Gider... İnsan ölmüştür insan, insan hayatına kastedilmiştir ve gider, orada 14 yaşındaki çocuğu bilerek veya bilmeyerek öldüren kimse tespit eder, onun hakkında işlem yapar. Bunun gereği neyse onun kararını verir ve ondan sonra cezaevi süreci başlar.

Şimdi, burada ben yine Adalet Bakanına soruyorum: Çözüm süreci sonrası ne zaman ki oradaki olaylar duruldu, ne zaman ki orada hendekler kapatıldı, ne zaman ki orada kamu düzeni diye bir sorun olmadı, devletin güvenlik güçleri kamu düzenini bozmaya başladılar. Bunu "Paralel yaptı." deyip birilerinin sırtına atmak kolaydır, "Başkaları yaptı." demek kolaydır. Peki, adaletin görevi bunları tespit etmek değil midir? Şimdi soruyorum.

Şimdi, Cizre'de halk diyor ki: "Ne zaman ki burada insanlar bu tür konularda sağlıklı kararlar alıp..." Cizre'deki Ticaret ve Sanayi Odasından baro başkanlarına kadar, esnaf derneklerinden sendikalara kadar bütün sivil toplum örgütleri hep beraber -İnsan Hakları Derneği dâhil- son bir hafta içinde öldürülen 4 yurttaşımızın da polis kurşunuyla öldürüldüğünü tespit ediyor. Sayın Adalet Bakanına buradan soruyorum: Başsavcılar, savcılıklar bu konuda bir soruşturma açmış mıdır? Bir soruşturma açtılarsa ne yaptılar? Bu soruşturmanın sonucu ne oldu? Hangi zırhlıdan, hangi ekipten, hangi yerden ne şekilde geldiler, kim bunu yaptı? Bunu yapanlar paralelci midir yoksa asli görevliler midir, kim yapıyor bunu, kim bu provokatörler?

Cizre'nin, her gün bir evladını orada güvenlik güçlerinin zırhlı araçlarından atılan kurşunlarla vermeye tahammülü yoktur, çok açık söylüyorum. Bugün bütün Cizreliler, yediden yetmişe kadar bütün sivil toplum örgütleri, bütün duyarlı insanlar, vicdan sahibi olan insanlar bunu protesto ettiler Cizre'de. Peki, adalet nerede burada? Savcılık bunun neresinde? Savcılık, böylesi bir durumda bir yanlış varsa... Ve AK PARTİ döneminde öldürülen çocuk sayısının da 200 olduğunu bu arada belirtmek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASİP KAPLAN (Devamla) - Burada, adaleti siz yaşam hakkının ihlalinde sağlayamadıktan sonra cezaevlerinde neyi sağlayabilirsiniz? Bütün mesele budur. Bunun ortaya çıkarılması için Sayın Bakanın da açıklama yapması gerekir.

Teşekkür ederim.