Konu: | Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri |
Yasama Yılı: | 5 |
Birleşim: | 40 |
Tarih: | 08.01.2015 |
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Murat Bozlak'a Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum.
Değerli arkadaşlar, bazen bir ülkede, yönetim kendi diktasını hâkim kılabilmek için herkesi susturmak ister; orduyu susturmak ister; basını susturmak ister; hâkimleri, hukuku susturmak ister; doktorları, sendikacıları, gazetecileri susturmak ister; öğretmenleri, aydınları susturmak ister; "Ergenekon" der, "Balyoz" der, onları cezaevine koyar, ondan sonra, "paralel" der, "Yanlış yaptım." der ama başka yollar bulur, bu sefer, insanları hak etmedikleri şekilde işten çıkarmalara maruz kılar; cadı avı başlatır, susturmak ister; "Ben Metin Göktepe'yim, gazeteciyim." diyen birisini, 1996 yılının 8 Ocağında katledilen Metin Göktepe'yi coplarla susturmak ister ama Metin Göktepe'yi susturamaz, bazı milletvekilleri çıkar bu kürsüye "Ben Metin Göktepe'yim, onun sesiyim, susturamazsınız beni." der. Onlar Oktay Ekşi'yi susturmak isterler, onlar Enis Berberoğlu'nu, Uğur Dündar'ı, Yılmaz Özdil'i, Emin Çölaşan'ı susturmak isterler. Onlar sadece, köşelerinde doğruları yazıyor diye onları baskıyla, yazdıkları köşelerin gazetelerinden attırarak kendi basın hayatlarına son verdirmek isterler. Peki, onların sesleri yok mu olur bu evrende? Hayır, daha güçlü, daha büyüyerek, daha gür bir şekilde çıkar. Fransa'da gazeteciler öldürülerek susturulmak istenir, onlar ölüp yok mu olurlar? Hayır, daha güçlü bir şekilde dünyada sesleri yankılanır.
Bugün, Anadolu Ajansında insanlar cadı avına maruz kalıyorlar. Anadolu Ajansı Türkiye'nin en gurur verici ajanslarından bir tanesiydi. En az 20 arkadaşın iş akdi feshedildi. Oradaki arkadaşlara, hiçbir sorguya mahal bırakılmadan ellerine sadece bir kâğıt parçası tutuşturularak "Hadi gidin, hakkınızı arayın." dediler. Kemal Öztürk ve onunla birlikte atılan Türkiye Gazeteciler Sendikası Ankara Şubesi eski başkanı, arkadaşları tek tek gazeteden tasfiye edildiler. Hepsi müdür, müdür yardımcısı, editör sıfatında olan kişiler. Tenzilirütbe değil, görevlerinden, bir kâğıt parçasıyla "Hadi, bugün, artık Anadolu Ajansında değilsiniz." dediler. Sırada sendika üyesi olan 10 arkadaşımız daha var. Diğer arkadaşlarımız korkuyla bekliyorlar. Doğru gazetecilik yapan, halkın sesini millete duyurmak isteyen, görevlerinin başında olan dürüst gazetecileri bir cadı avı başlatarak yok etmek istiyorlar. Peki nereye varacak bunun sonu? Onlar, gazetecileri, seslerini yok ederek, insanları coplarla öldürerek, onların iş haklarını feshederek, korkutarak, bir korku dağı imparatorluğu kurarak Türkiye'de özgürlüğün sesini yok edebilecekler mi? Hayır. Anadolu Ajansındaki gazeteci emekçi arkadaşlarımızın arkasındayız ve onların haklarını savunacağız. Ölen arkadaşlarımızın sesi olacağız, Meclis kürsüsünden seslerini duyuracağız ve asla özgürlüğün sesini yok edemeyeceksiniz.
Hepinize saygılar ve sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)