GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:40
Tarih:08.01.2015

HDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Gerçekten Türkiye'de adalet var mı arkadaşlar? İnanıyor musunuz, yani Meclis olarak inanıyor musunuz? Ben yurttaşın adalet olmadığını bildiğini biliyorum, söylüyor. Adalet hiçbir dönem bu dönem olduğu kadar... Bakın, özel yetkili mahkemeler, Terörle Mücadele Kanunu, basına sansür ve suçlar, dikkat edin, belli suç tiplerine, Millî Güvenlik Siyaseti Belgesi'ndeki suçlar -Kırmızı Kitap'taki suçlar- o konuda devlet acayip çalışıyor, savcılar da çalışıyor. Devlet, Terörle Mücadele Kanunu'na göre vatandaşı rahat alıyor. Meclise bizim 1.100 tane fezlekemiz geldi, savcılar bize çalışıyor, 1.100 tane yani diğer üç partinin toplam 4 katı. Hepsi düşünce açıklamaları. Peki, yolsuzluk, ihaleye fesat karıştırma, rüşvet benzeri ekonomik suçlarda ekonomi teröristleri için bu ülkede işleyen bir hukuk var mı, bir sistem var mı? Bana bunun bir örneğini gösteremezsiniz çünkü bu konuda bu tür suçların korunduğuna dair kamu vicdanında oturmuş bir uygulama var.

Şimdi, ayrımcılık olan bir yerde adalet olmaz arkadaşlar. Eğer kimliği, inancı, rengi, bölgesi, bağlı olduğu grup nedeniyle bir ayrımcılık varsa -ki Anayasa'da ayrımcılık yasağı var biliyorsunuz- yani Türkiye'de eğer nüfusun yüzde 60'ı öteki vatandaşsa, yani sözde vatandaşsa bu ülkede adalet olmaz arkadaşlar, olmaması doğaldır. Şöyle düşünün: Türkiye'de bazıları cezaevine giriyor, bazıları girmiyor. Dikkat edin, bazıları çok rahat cezaevine giriyor, bazıları da girmiyor, çok iyi korunuyorlar; sonradan yasalar çıkarılıyor, sistemi değiştiriyorlar, hatta komisyonlardan şeye kadar çok rahatlıkla adaletten kaçabiliyorlar. Biliyor musunuz -İkinci Dünya Savaşı'nda herhâlde bu meşhur sözdür- Rahip Martin "Kimin kapısı çalınırsa çalınsın sıra başkalarına gelecektir." sözünü söylerken kendisine sıra gelmişti.

"Askerî vesayet" dediler, 463 tane subay ve general içeri alındı Ergenekon'dan, Balyoz'dan. KCK soruşturmalarından 10 bine yakın Kürt siyasetçi alındı, hâlâ belediye başkanlarımız, il başkanlarımız cezaevinde ve il başkanlarımız, belediye başkanlarımız hem cezaevinde hem de özel yetkili mahkemeler kapatılmış ama onların verdiği kararlarla cezaevinde. O özel yetkili mahkemelerin verdiği kararlar nedeniyle "Özel yetkili mahkemeler adil değil." denildi, kapatıldı ama Yargıtayda, o özel yetkili mahkemenin devamı olan 9. Ceza Dairesinde bu ay içinde hepsinin cezaları onaylandı. Şimdi sormak gerekiyor, o dosyalarda öldürme yok, yaralama yok; bir düşünce açıklaması, bir basın açıklamasından on beş sene, yirmi sene ceza verilmiş insanlara.

Şimdi, hâlâ beş seneye yakın süredir bizim İdil Belediye Başkanı Resul Sadak, Silopi Belediye Başkanı Emin Toğurlu hâlâ cezaevinde ve dosyaları bir Ankara'ya geliyor, bir Uyuşmazlık Mahkemesine gidiyor, dosyalar yer değiştiriyor. Şu an dosyalar Sincan Ağır Ceza Mahkemesi tarafında en son gezerken görülmüş. 200 tane ağır cezalık dosya Sincan yöresinde dolaşıyor arkadaşlar.

Ape Musa'nın öldürülmesi suikast dosyasıyla, JİTEM'in dosyaları hepsi Ankara'ya getirildi, JİTEM'in bütün dosyaları, Dargeçit'te de cinayet işleyenler. Bakın, Silopi'de cinayet işleyenlerin, 6 yurttaşımızı katledenlerin de dosyası seyahate çıktı, o da Ankara'ya güvenlik nedeniyle geldi. Peki Ankara'nın güvenliği var mı arkadaşlar? Ankara'da güvenlik olması için hukuk olması lazım, adalet olması lazım. Yani şunu demek istiyorum: Devlet failse, devleti korumak için mi güvenlik vardır? Onlar için mi adalet mekanizması işleyecek, onlar için mi yargı işleyecek? Yani fakirse fukaraysa, kimsesizse, dayısı yoksa, parası yoksa ne olacak? Onlar mı cezaevinde yatacak? İnsanlarda bir isyan duygusu gelişiyor diyor ki: "Kimsesi olmayan, yoksul olan, fakir fukara olan cezaevinde yatıyor, ceza yiyor ama Türkiye'yi götürenlerin hiçbirisi tutuklanmıyor, hatta bavul bavul faiziyle geri para veriliyor." Bu adalet duygusu neyi zedeliyor arkadaşlar? Neyi? Türkiye'de en önemli şeyi, adaletin olmadığını. Geçen gün Cumhurbaşkanı isyan etmişti, bağırıyordu bir toplantıda -TOBB'undu herhâlde- "Adalet yok mu bu ülkede?" diye. Ee, Cumhurbaşkanı da adalet yok mu diye soruyorsa bu ülkede, üstelik on iki yıl Başbakanlık yaptıktan sonra, demek ki adalet aranıyor arkadaşlar. Yani, niye aranıyor adalet? Yani, hıyaneti vataniye suçu sadece ve sadece Kürt olduğu için birilerinin alnında mı yazılı olacak yani bu ülkenin insanlarına karşı işlenen suçları işlemek, onları hürriyetlerinden mahrum etmek, cezaevlerine girmelerini sağlamak, özel yetkili olağanüstü mahkemelerde yargılamak? "Ya, bu paralelin güçleri geldi bu insanları aldı içeri." E, kardeşim niye içerideyken ceza yiyor, onaylanıyor o zaman?

Ya, bir çözüm süreci yaşıyoruz, bir barış ve demokratikleşme süreci yaşıyoruz. Biz sorunları demokratik yoldan çözeceğimizi konuşuyoruz burada. Eğer benim belediye başkanım bir basın açıklamasından yirmi sene ceza yiyorsa siz nasıl barışacaksınız bana söyler misiniz? Cezaevindeki insanların beklentileri var, tutukluların var, hükümlülerin var, hasta hükümlülerin var.

Şimdi -siz bu sistemi- başından sonuna kadar sakat olan, adaletsizliği süren bir sistemde, bozuk bir sistemde siz adaleti nasıl sağlarsınız? Teoride her şey güzel. Anayasa'yı açın, adalet vardır içinde, Anayasa 90'ıncı maddede vardır. Avrupa Mahkemesi, Avrupa İnsanlar Hakları Sözleşmesi, Anayasa Mahkemesi, hepsinde adalet, eşitlik, bağımsız yargı, tarafsız yargı falan bunların hepsi hikâyedir arkadaşlar.

Gizli dinlemenin hukuku yoksa, gizli tanığın hukuku yoksa, evinden gecenin bir vakti kelepçelenip alınıyorsa, bir "tweet" attı diye basında tanınmış birisi davetiyeyle çağırılacağına evi basılıp alınıyorsa hâlâ o ülkede adalet yoktur. Alınmadan başlıyor adaletsizlik, sonra savcılıkta başlıyor.

14 yaşında, Cizre'de dün bir çocuk öldürüldü. Hemen savcılık gizlilik kararı koymuş. Niye? Plakasız zırhlı araçlar Cizre'nin sokaklarında insan öldürecekler. Var mı böyle bir adalet? Buradan birisi de çıkıp demiyor "Kardeşim, ya, 14 yaşında çocuk öldürüldü. Ticaret sanayi odasının yöneticisi evine giderken öldürüldü." Bunlar konuşulmuyorsa bu Mecliste, adalet cezaevine de zor gider. İşte, bütün mesele burada.

Arkadaşlar, bu ülkede adalet bitmiştir. Yakalamadan kesin karara, cezaevinden yarı açık cezaevine kadar bu sistemin komple yeniden değiştirilmesi lazım, bu sistemin bütün mekanizmalarının değişmesi lazım. Hâkim, savcı, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, bunların hepsinin değişmesi lazım. Adalet herkese lazım, sığınacağı son limandır, başka limanı yoktur kimsenin arkadaşlar, bunu ifade etmek istiyoruz.

Saygılarımla. (HDP sıralarından alkışlar)