| Konu: | Milli Mayın Faaliyet Merkezi Kurulmasına İlişkin Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 43 |
| Tarih: | 15.01.2015 |
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bakanlığımızca hazırlanan Milli Mayın Faaliyet Merkezi Kurulmasına İlişkin Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında söz almış bulunmaktayım.
Tasarıda, mevzuatımıza ilk kez girecek Milli Mayın Faaliyet Merkezi Kurulmasına İlişkin Kanun'un yanı sıra Türk Silahlı Kuvvetlerini ilgilendiren 19 kanunda değişiklik öngören düzenlemeler yer almaktadır. Bilindiği üzere, ülkemiz Ottawa Sözleşmesi'ne 1 Mart 2004 tarihinde taraf olmuş ve depolardaki mayınların Kasım 2010'a kadar imhasını, döşenmiş mayınların ise Mart 2014'e kadar temizlenmesini taahhüt etmiştir. Depolarda bulunan antipersonel mayınların imha işlemleri Haziran 2011 itibarıyla tamamlanmıştır. Döşeli mayınların temizlenmesine ilişkin süre Türkiye'nin talebi üzerine 1 Mart 2022 tarihine kadar uzatılmıştır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Ottawa Sözleşmesi'ne göre mayınların temizlenmesine ilişkin süre uzatımını talep eden tek ülke Türkiye değildir. Gerekli teknik yeterlilikleri, hazırlıkları tamamlayamamış olmasından dolayı birçok ülke de ek, ilave süre almıştır, Kolombiya da bu ülkelerden biridir.
Yine, bu mayınların yasaklanmasına ilişkin Ottawa Sözleşmesi'ne 133 ülke taraftır. Ancak, şunu açıkça belirtmeliyim: Amerika taraf değil, Çin taraf değil, Rusya taraf değil, daha bunlar gibi birçok ülke de taraf değil. Türkiye olarak bugün itibarıyla, toprağa döşeli mayınlardan 28.309 adedi Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından temizlenmiştir. Ülkemiz sınırları içinde toprağa döşeli 975.674 mayın bulunmaktadır. Tasarıyla, Birleşmiş Milletler tarafından yayımlanan Uluslararası Mayın Faaliyet Standartları Dokümanı'nda tavsiye edilen ve mayın temizliği yapılan ülkelerin büyük çoğunluğunda mevcut olan mayın faaliyet merkezi teşkilatı Türkiye'de de kurulacaktır. Ülkemizdeki mayın ve patlamamış mühimmat temizleme faaliyetleri tek merkezden, planlı ve uluslararası mayın faaliyeti standartlarına uygun olarak yürütülecektir. Merkezde 50 kişiyi geçmemek üzere de sözleşmeli personel çalıştırılabilecektir, diğer kamu kurum ve kuruluşlarından da görevlendirme yapılabilecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerek 2009 tarihinde çıkarılan 5903 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri İle İhale İşlemleri Hakkında Kanun hakkında gerekse de bu çıkarılacak kanun hakkında kamuoyuna gerçek durumla ve kanunun içeriğiyle uyuşmayan durumlar ifade edilmektedir. Birinci husus şu: Bu mayınlı araziler temizlendikten sonra ne olacak? Kanunda apaçık maddesi var; "Mayından temizlenen alanlardaki hazine taşınmazlarının tasarrufu Maliye Bakanlığına geçer." Bir başka yere söz söyleyebilmek kesinlikle doğru değil.
Yine bir başka şey yani rivayet vehimdir. Vehmi doğru olmayan şeyi yüz sefer söyleyince gerçek olmaz.
HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Bitlis) - Bakanım, köylülere verilmesi gerekir, hazineye değil.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Yine, , 5903 sayılı Kanun'daki bir başka ibareyi söylüyorum: "Bu alanlar yüklenicinin kullanımına bırakılamaz." Diye, kanunda açıkça hüküm var. Dolayısıyla, bir milletvekili -burada okuduğunu- bu kanunu gördükten sonra "İşte, yükleniciye verilecektir." diye nasıl diyebilir ki?
Yine bir başka husus, deniliyor ki: "Bu mayın temizleme işi niye Türk firmalarına verilmiyor?" Şimdi, partilerimiz bir değişiklik önergesi verecektir; biz de uygun görüyoruz, yerli firma olursa da bu tercih edilsin diye ama bilin ki temizlemiş olduğu mayınlı alana "Bu mayından arındırılmıştır." şeklinde sertifika verebilecek yeterliliğe sahip tek Türk firması yoktur. Bundan dolayıdır da... Bakın, ihaleye çıktık, bu Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesiyle ilgili. Hiçbir tane sertifika verecek olmadığında, yabancı firmaların yanında konsorsiyum hâlinde, Türk firmalarıyla birlikte giren olmuştur. Giren firmalar Azerbaycan'dan, İngiltere'den, Hırvatistan'dan, Kore'den, Bosna-Hersek'ten, Amerika'dan, Slovakya'dan, Hindistan'dan, İsviçre'den, Almanya'dan, Güney Afrika'dan, Slovenya'dan ve Rusya'dan vardır. Dolayısıyla, geri kalan bütün Türk firmalarının her birisi bu firmalarla birlikte. Neden? Mayından arındırma sertifikasını verebilecek firmalar bu tip akreditasyona sahip olan firmalar. Türkiye'de olmayan bir şeyi siz nasıl istersiniz? Hadi -daha önce temizleyen de oldu- sana sertifika vermezse, ola ki tek bir mayına bir insan girdiğinde hayatını kaybetse o zaman sormazlar mı: "Siz, nasıl oldu da sertifikası olmayan yüzde 100 temizlendi diye size güvence vermeyen bir insana ihale yaptınız, ihale yaptıktan sonra 'Temizlendi.' diyerek bunu vatandaşın kullanımına açtınız?" Ondan sonra da bir can kaybına yol açıldığında "Sorumlu idarecilik bu mudur, sorumlu Hükûmet olmak bu mudur? Vicdanınız yoktur." denmez mi? Dolayısıyla, Türkiye'de yok ancak şu arada görüyorum ki... Biz bu ihaleyi yaptıktan sonra, Suriye'deki olaylar nedeniyle süreç iptal edilmiştir. Ancak, şu ana kadar hiçbir tane Türk firması yoktu. Bu arada, gelip gidenler yeni yeni yurt dışında akredite edilme çalışmalarını başlatmış, bir firma da "Aldım." veya "Başlattım." veya "Yakında sahip olacağım." diyor. İnşallah, bu millî mayın merkezi kurulursa hem sertifika işlemli hem de yetkin firmalarla çalışacağız. Eğer yerli firmalar da yabancılarla eşit olursa tercih edeceğiz, yabancılardan üstün nitelikli olursa da zaten bundan biz faydalanırız diye düşünüyorum.
Yine, bu kanunda Silahlı Kuvvetlerimizin... Bir arkadaşımız şunu söyledi: "Geçici 1'inci maddeyle, hepsini bu yapı alsın, başka bakanlıklar mayın temizleme işine girmesin." Geçici 1'inci maddede çok açık hükmümüz var: "Kuruluş işlemlerinin tamamlanmasını müteakip, ihalesi karara bağlanmış olan projelere ait işlemler, ihaleyi yapan kurum tarafından yapılan her türlü işlem hakkında Merkeze rapor vermek suretiyle yürütülmeye devam edilir." Ancak, ihalesi yapılmamış olanların hepsini artık, bu merkez yerine getirecektir.
Son olarak da yine, bu kanunda birçok değişiklik getiriyoruz teknik bakımdan ama bunlardan en önemlisi, 32'inci maddeyle ilgili olarak 211 sayılı Kanun'a bir ek madde ekliyoruz. Bu ek madde şöyle: "Asker kişilerin kıta, karargâh ve kurumlarda ya da görev sırasında veya görev yerlerinde ölümü hâlinde, soruşturma ve kovuşturma süresince yasal mirasçılarını temsil etmek üzere kendilerinin seçtiği bir avukat vekil olarak görevlendirilir. Fiilî veya hukuki imkânsızlık nedeniyle görevlendirme yapılamaması hâlinde bu görev, baro tarafından belirlenecek bir avukat tarafından yürütülür. Yasal mirasçıların avukatının gelmesi hâlinde baro tarafından seçilen avukatın görevi sona erer. Görevlendirilen vekilin savcılıkça yapılacak olay yeri inceleme, ölü muayenesi ve otopsi ile tanık ve bilirkişi dinlenmesi işlemleri sırasında da hazır bulundurulması zorunludur.
Ölenin yasal mirasçıları tarafından seçilen veya baroca görevlendirilen vekilin ücreti ilgili bakanlık tarafından ödenir. Avukat tutma, baro tarafından seçim ve bu avukatlık ücretinin ödenmesine ilişkin usuller Millî Savunma ve İçişleri Bakanlığı tarafından üç ay içerisinde çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."
Bu kanunla şunu amaçlıyoruz: Silahlı Kuvvetlerde intiharlar veya şüpheli ölümler sonrasında ailelerine biz kurum olarak her ne açıklama yaparsak yapalım kendilerini ikna edebilmek, kalplerinin sekînete uğraması, mutmain olmaları mümkün değil. Dolayısıyla, böyle bir olay olduğu andan itibaren, ailenin göndereceği bir avukat olayın ilk başından itibaren, otopsisinde, soruşturmasında, bilirkişi aşamasında, ilk soruşturmasında olaya dâhil olur. Ola ki ailesine ulaşılamıyor veya "Bir avukat görevlendirmiyoruz." diye ifade etmiş olsalar dahi, bu sefer de baro tarafından bir avukatın görevlendirilmesini talep edeceğiz ve bu olayın olduğu ilk andan itibaren, o kimse de hukuki işlemleri, süreci tamamlayacaktır. Dava aşamasına geçerse, dava aşamasında da aile gönderirse onlarınkinin avukat olarak masrafını biz ödeyeceğiz, yok eğer onlar göndermez, bizim avukat devam ederse de biz onun masrafını ödeyeceğiz.
Dolayısıyla, bu kanuna Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan tüm partilerimizin vereceği destekler için şimdiden teşekkür ediyorum. Hem millî mayın merkeziminiz hem de diğer kanunlarda yapılan değişikliklerin ülkemize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)