GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Milli Mayın Faaliyet Merkezi Kurulmasına İlişkin Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Yasama Yılı:5
Birleşim:43
Tarih:15.01.2015

HDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milli Mayın Faaliyet Merkezi Kurulmasına İlişkin Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın birinci bölümü üzerine Halkların Demokratik Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Mayın eylem faaliyetlerinin kapsamının genişliği ve bu faaliyetlere katılan tarafların çokluğu nedeniyle ülkenin mayın problemine çözüm bulmak ulusal ve yerel düzeyde koordinasyon gerektirir. Bu bağlamda, 2014 yılı, mayınsız bir dünya ve mayınsız bir Türkiye hedeflerinin gerçekleştirilmesinde özel bir önem taşımakta idi. Bildiğiniz gibi, 2014 mayın yasaklarını düzenleyen Ottawa Sözleşmesi'nin on beşinci yılı, Türkiye'nin de anlaşmaya taraf olmasının onuncu yılı idi.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'deki mayınlar, 1950'li yıllarda Suriye, Ermenistan, İran ve Irak'la olan sınırlara, 1990'lı yıllarda da askerî tesislerin etrafına döşenmiştir. Verilere göre Türkiye'nin sadece Yunanistan ve Bulgaristan'la olan batı sınırları ve Gürcistan'la olan sınırında mayın bulunmamaktadır. Mayınlar Ağrı, Ardahan, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Gaziantep, Hakkâri, Hatay, Iğdır, Kars, Mardin, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Tunceli ve Van illerinde olmak üzere, toplam 3.174 alanda bulunmaktadır. Türkiye'deki mayınlı arazilerin toplamı yaklaşık 215 milyon metrekaredir. Kara mayınları sınırlarda daha fazla bulunsa da sınırlardan uzaktaki yerleşim birimlerinde, iç bölgelerde bulunun mayınlar, başta çocuklar olmak üzere, siviller için büyük tehlike oluşturmaktadır. Kayıpların neredeyse tamamı az önce saydığımız illerde gerçekleşmektedir. Sınır bölgeleri haricinde, iç bölgelerde özellikle geçici karakolların etrafına döşenen mayınlar karakollar taşındıktan sonra temizlenmemiş, uluslararası standartlarda işaretleme de yapılmamıştır.

Değerli milletvekilleri, 2010 yılında İçişleri Bakanlığının açıkladığı bilançoya göre 1984-2009 yılları arasında 1.269 kişi mayınlar nedeniyle hayatını kaybetmiş, 5.091 kişi ise mayınlar nedeniyle yaralanmıştır. Ottawa Sözleşmesi'ni imzalayan Türkiye, taraf devletlere 1 Mart 2008'e kadar stoklarındaki mayınları imha edip 2014 yılına kadar da toprağa döşeli mayınları temizlemeyi taahhüt etmişti. Stoklardaki mayınlar imha edilmiş, ancak toprağa gömülü olanlarla ilgili henüz ciddi bir yol alınamamıştır. Türkiye'deki savaş artığı patlayıcı maddelerin sayısı ise bilinmemektedir.

Değerli milletvekilleri, 1998 ile 2012 yılları arasında toprağa gömülü bulunan 1 milyonu aşkın mayından sadece 26 bin mayın imha edilmiştir. Türkiye, bundan dolayı sekiz yıllık ek süre talebinde bulunarak 2022'ye kadar tüm mayınlarını temizleyeceği sözünü verdi. Türkiye'nin süre uzatım talebi raporunda, mayın temizliği çalışmalarının 2015'te başlatılacağı belirtilmektedir. Bu açıklamalar, özellikle, mayın temizliğine başlamanın mücbir sebeplere bağlanması ve tarihin değişebileceği, ertelenebileceği ifadeleri mayın temizliği konusundaki taahhütlere ilişkin ciddi kaygılar yaratmaktadır.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de, Mayın Yasağı Anlaşması doğrultusunda ulusal mevzuatta herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Bu bağlamda, üzerinde görüştüğümüz bu kanun tasarısı çerçevesinde mayın faaliyet merkezi kurulmasının öngörülmesi, Ottawa Sözleşmesi'ne ve taraf devletlere karşı verilen taahhütlerin yerine getirilmesinde yol açıcı olması bağlamında önemli ve olumlu bir gelişmedir. Mayın faaliyet merkezinin kuruluyor olması, tek başına bir anlama sahip değildir elbette. Bu merkezin uluslararası sözleşmelerde belirtilen esaslar doğrultusunda çalıştırılması gerekmektedir. Yine, mayın faaliyet merkezinin çalışmalarının nitelikli biçimde denetlenmesi için ilgili sivil toplum örgütlerinin de yer aldığı etkin bir denetim mekanizması kurulmalıdır.

Ayrıca, Türkiye'nin mayın temizliği konusunda 2022 yılına kadar tüm mayınları temizleyeceği yönünde süre uzatım talebinde bulunması, mayınların insana, hayvanlara ve doğaya verdiği zararlarla birlikte ele alındığında çok uzun bir süredir. Dolayısıyla, Hükûmet önümüzdeki bu yedi yıllık süreyi kısaltacak önlemler almalıdır.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de mayınlar, insanların yaşamına kastetmenin yanı sıra altyapının geliştirilmesi, tarımsal kullanım ve diğer amaçlarla bu arazilerin kullanımını engellemiştir. Türkiye sınırları boyunca kilometrelerce uzanan bu mayın tarlaları verimli arazilerdir ancak mayınlar nedeniyle tarım ve kalkınma gibi amaçlarla kullanılmamaktadırlar. Sınır boyu köylerin bir kısmının hayvanlar için otlak alanları bu mayınlı arazilerde bulunuyor ve köylü yetişkin ve çocuklar hayvanlarını otlatmak, su ihtiyaçlarını gidermek için mayınlı arazilere gitmek zorunda kalıyor. Birçok küçükbaş ve büyükbaş hayvanın mayın patlamaları neticesinde telef oldukları da bilinmektedir. Köylüler geçimlerini sağlama zorunluluğu nedeniyle büyük risk altında yaşamaya devam etmektedir. Ayrıca, mayınlar, Türkiye'nin sınırlarında arkeolojik çalışmalar yapılması, kültürel zenginliklerin ortaya çıkarılması gibi akademik araştırmaların yapılmasını da engellemektedir. Mayınlı sınır bölgeleri hem yerel halk hem de mülteciler için tehlike yaratmaya devam etmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'de ne kadar mayın kurbanının bulunduğu ve bunların tedavi sorunlarının boyutu, tekrar topluma entegre etme programları ve bu yurttaşlarımızın ekonomik sorunlarıyla ilgili bir çalışma şimdiye kadar herhangi bir kurum tarafından yapılmamıştır. Çeşitli araştırmalarda da ortaya konulduğu üzere, mayın patlamasına maruz kalan insanların sakatlanmaları, iş göremez duruma gelmeleri beraberinde işsizliği ve ekonomik yoksulluğu da getirmektedir. Bu kapsamda, mayın kurbanları ve mağdurlarına ilişkin, yaşadıkları sorunların çeşitliliğine uygun veri toplama, rehabilitasyon, intibak ve ekonomik destek programlarına dönük ciddi ve somut çalışmalar acilen başlatılmalıdır.

Dünyada yüzlerce sivil insanın ve askerin ölmesine, binlercesinin ömür boyu izlerini taşıyacak biçimde sakatlanmasına yol açan, dünyanın en sinsi silahlarından biri olarak kabul edilen kara mayınların ve serbest patlayıcıların üretilmemesi, kullanılmaması ve temizlenmesi mücadelesi güncel bir mesele olarak karşımızda durmaktadır.

Değerli milletvekilleri, mayın tarlalarının varlığına, buralara ayak basanların ölüm hikâyelerine, yersiz, yurtsuz, kolsuz, bacaksız, hatta bakışsız kalmalarına artık dur denilmelidir. Tüm mayınlı alanlardaki mayın temizleme işlemleri hızlandırılmalıdır, mayınlı araziler net bir şekilde işaretlenmelidir. Mayın mağdurlarının rehabilitasyonu ve topluma entegrasyonunun sağlanması ve mayın mağdurlarının ihtiyaçlarının karşılanıp haklarının korunması konusunda somut adımlar atılmalıdır. Mayın mağduru ve desteğe ihtiyaç duyan yurttaşların sayısının düşürülmesi ve sonlandırılması için başta mayın risk eğitimi olmak üzere, diğer destek programlarının oluşturulması ve hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; uluslararası standartlarda tek rehabilitasyon merkezi, Ankara'da bulunan askerî rehabilitasyon merkezidir. Bir öncelik olarak, ulaşılabilir, ücretsiz ve uygun protez ve rehabilitasyon hizmetlerinin mayınlı bölgelerde yaşayan mağdurlar için de sunulması gerekmektedir.

Türkiye, Mayın Yasağı Anlaşması'na taraf devlet olmakla ve anlaşmanın uluslararası toplantılarına aktif bir şekilde katılmakla mayınsız bir dünya hedefine ulaşılmasına önemli bir katkı sunmuştur. Mayın Yasağı Anlaşması, taraf devletlere mayınların imhası ve mağdurlarına yardım konusunda genel bir çerçeve çizmektedir. Mayın Yasağı Anlaşması Gözden Geçirme Konferansları da anlaşmanın uygulanmasına ilişkin eylem planlarını, diğer bir deyişle yol haritasını oluşturmaktadır.

Kara mayınlarının yol açtığı acıları sonlandırmak için Mayın Yasağı Anlaşması yükümlülüklerinin yerine getirilmesinde ve Cartagena Eylem Planı'nın yaşama geçirilmesinde Türkiye adımlarını hızlandırmalıdır, gerekli şartları acilen uygulamalıdır, yerine getirmelidir.

Yine, Türkiye'nin antipersonel mayınların kullanımının yasaklanmasına ilişkin hangi ulusal yasaların uygulandığı noktasını açığa kavuşturması gerekmektedir. Mayın kullanımı konusunda denetleyici ve cezai yaptırımlar içeren gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı ve yasal boşluklar bir an önce giderilmelidir.

Bu duygu ve düşüncelerle konuşmamı sonlandırıyor ve Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)