GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 20 Ocak 1990 Bakü katliamının 25'inci yıl dönümüne ilişkin
Yasama Yılı:5
Birleşim:44
Tarih:20.01.2015

ADNAN YILMAZ (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, bizleri televizyonları başında izleyen sevgili vatandaşlarım; bugün, 20 Ocak 1990 tarihinde Bakü'de yaşanan katliamdan bahsetmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, 20 Ocak Türk dünyası için çok önemli bir tarihtir. 20 Ocak 1990 Bakü katliamının yapıldığı bir tarihtir. 20 Ocak acıdır, gözyaşıdır, hüzündür. Türkiye ve Azerbaycan'ın içinde bulunduğu coğrafya âdeta bir hüzün ve acı coğrafyasıdır. Bu acı gerçekle neredeyse her gün karşılaşıyoruz. Bakın, Suriye'de insanlık dışı vahşet görüntülerinin, coğrafyamızdaki acının ve gözyaşının maalesef devam ettiğini görüyoruz.

Benzeri dehşetler 1990 yılı başında Bakü, Karabağ, Hocalı gibi Azerbaycan topraklarında Azeri kardeşlerimize yönelik olarak işlendi. 20 Ocak 1990 tarihinde kendileri kadar soğuk tankları, tüfekleri, toplarıyla Bakü'ye giren Sovyet ordusu özellikle tüm halkın uykuda olduğu soğuk bir geceyi seçmiş ve halkın en zayıf anından faydalanmışlardır. Azerbaycan halkının içindeki bağımsızlık ateşinin sıcaklığı soğuk tankları ve soğuk geceyi asla hissettirmemiştir ve ellerine aldıkları baltalarla ve sopalarla işgale karşı direnmişlerdir. Bakü'ye bu vahşetle saldırırken ateş edenlerin hesaplamadığı gibi aslında bu saldırılar Bakü'de, Azerbaycan'da bağımsızlık ateşini tetiklemiştir.

Kıymetli arkadaşlar, 20 Ocak 1990'da Bakü, 26 Şubat 1992'de Hocalı katliamları... Kısa bir zamanda Azerbaycan bağımsızlığına kavuşmuştur. Cenab-ı Allah'a şükürler olsun ki Azerbaycan bugün Kafkaslarda yükselen bir yıldızdır. Hiçbir bağımsızlık bedelsiz olmaz, hiçbir gayret de karşılıksız kalmaz. Nitekim, değerli arkadaşlar, bu çabalar neticesinde bugün Azerbaycan gerçekten bölgesinin en büyük ülkelerinden biri olarak karşımızdadır. Türk ve İslam dünyasının pek çok hüzün ve acıyı 20'nci asırdan 21'inci asra taşıdığı... "Taşıdı." diyorum, zira zulmü, katliamı yapanlar belli oldu. Hatta, gazete ve televizyon röportajlarında yazdıkları kitaplarda itiraf ettikleri hâlde hâlâ yargı önüne çıkamadılar. Bırakın cezalandırmayı, bir kısımlarını da ödüllendirdiler. 1990 Ocak ayında Sovyet tankları Bakü'ye girdi. Aynı yıl, Gorbaçov Nobel Barış Ödülü'nü aldı. Ama, adaletin er ya da geç gerçekleşeceğine inanıyoruz. Bize düşen, acıları unutmamak ve unutturmamaktır. O şehit kardeşlerimizi hayırla ve rahmetle anıyoruz.

Değerli üyeler, 20'nci asır 21'inci asra sadece hüzün taşımamaktadır, aynı zamanda bir de hasret taşımaktadır. Karabağ yirmi yıldır özgürlük hasretiyle yanıp tutuşmaktadır. İnşallah bu hasreti dindirmek için gayret edeceğiz. Bize düşen, birlik ve beraberliktir, bunlarla mücadele etmektir. Biz el ele verirsek inşallah hem Türkiye hem de Azerbaycan daha güçlü olacaktır. Böylece Gazi Mustafa Kemal'in "Azerbaycan'ın hüznü hüznümüz, sevinci sevincimizdir." vecizesi ve Haydar Aliyev'in "Tek millet iki devlet." sözünü hayata geçirmiş olacağız. Tek millet iki devletin tek yürek olması için kalplerimizin de aynı şekilde çarpması gerekmektedir. Merhum Mehmet Akif Ersoy ne güzel söylemiştir:

"Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;

Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez."

Bu vesileyle Azerbaycan'da, Karabağ'da, Hocalı'da ve 20 Ocak katliamında hayatını kaybeden Azerbaycanlı kardeşlerimize Cenab-ı Hakk'tan rahmet diliyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından alkışlar)