| Konu: | Milli Mayın Faaliyet Merkezi Kurulmasına İlişkin Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 46 |
| Tarih: | 22.01.2015 |
MUSTAFA MOROĞLU (İzmir) - Sayın Başkan, sayın Meclis üyeleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu kanunun bizim en hoşumuza giden ve en önemsediğimiz taraflarından birisi, bütün verimli topraklarımızın mayınlardan temizlenecek olması yani ülkemizde tarıma yapılacak yatırımın daha da fazlalaşması ve verimli arazilerimizin tarıma açılması. Bunu söylerken elbette... Bunu, vekillerimizin ve Komisyonumuzun çabasıyla bir an önce yasalaşacak ve bir an önce de faaliyete geçireceğiz. Ama, bir taraftan da tarıma ilişkin bazı endişeleri dile getirdi yurttaşlarımız yasa görüşülürken; onu hemen ifade etmek için söz aldım Sayın Bakanım, ilgilenirseniz sevinirim. Bunlardan birincisi, Tarım Bakanlığımız "TBS" diye bir sistem kurmuş, 30-40 milyon dolar harcanarak kurulmuş bu sistem. Fakat, bu sistem yeni yılın başından beri çalışmıyormuş; bu sistem çalışmayınca çiftçilerin kaydolduğu "ÇKS" diye bir sistem var, buna kaydolmadan da çiftçiler herhangi bir işlem yapamıyorlar bankalarla ilgili. Bunun bir an önce giderilmesini istiyorlar. Şimdi görüşülüyor diye Kiraz'dan aradı çiftçi kardeşlerimiz, onları iletip bunları bir çözüme bağlamanızı ve bu sorunu çözmenizi talep ediyorlar. Ben de onların sözcüsü olarak bu dileklerini dile getirmiş oldum.
Bir başka dileğimiz, elbette, arazilerimizi mayından temizliyoruz ama bizim son günlerde İzmir ve çevresinde karşılaştığımız en önemli sorunlardan birisi de taş ocakları meselesi. Çünkü, biz bir taraftan mayınlar temizlenerek tarım arazilerimizi çoğaltıyoruz derken, tarım arazilerimizin yok edilmesiyle karşı karşıya bırakan 3 işlemle karşı karşıya kaldık İzmir'de. Bunlardan birisi Kemalpaşa'nın Akalan köyü, size daha önceki konuşmamda da ifade ettiğim gibi, 1 kilometre köy merkezine, çocukların öğretim gördüğü okulu da 680 metre. Bunun bir an önce yürütmesini durdurdu idare mahkemesi ama Çevre ve Şehircilik Bakanlığından görüş istiyor "ÇED raporu gerekli mi, değil mi, bunun bir mahzuru var mı?" diye. Bu konuda Bakanımız köylülerin dileklerini yerine getirmede yardımcı olursa ve bunların ÇED raporu kapsamında değerlendirilmesini sağlarlarsa bu yasayla kazandığımız sevinç bir kat daha artacak diye düşünüyorum.
Yine, aynı şekilde Menderes'in Karakuyu köyünde de tarım arazilerine 100 metre, zeytinliklere de 3 kilometre olması gerekirken, zeytinliklere 1 kilometre yakında yeni bir taş ocağı açılması için izin verilmiş. Bu izin de "ÇED gereklidir." kapsamında değerlendirilseydi, o izin verilmeyecekti; bunun dikkate alınmasını istiyoruz.
Bir ayrı isteğimiz de, köylülerin talebi de, yine, Selçuk'ta Gökçealan köyünde de benzer bir uygulamayla köye çok yakın bir alanda taş cağı açılıyor. Yani, bir taraftan biz tarım arazilerini kazanıyoruz diye sevinirken bir taraftan da tarım arazilerimizin dibinde taş ocakları açılmasına lütfen izin vermeyiniz diyoruz.
Bunları iletmiş oldum. Ama ocak ayı bizim için gerçekten üzücü bir ay olmaya devam ediyor. Üzücü günlerimiz bütün toplum olarak, ülkemizin ayıbı olarak tarihe geçen günlerimiz ocak ayında çok fazla. Üç gün sonra Uğur Mumcu'yu anacağız katledilişinin, 1993 yılında katledilişinin 21'inci yılında. Ocak ayında Onat Kutlar'ı kaybettik, ocak ayında Muammer Aksoy'u kaybettik, ocak ayında -biraz önce Grup Başkan Vekilimizin dediği gibi- özellikle temiz siyaset konusunda çok önemli adımlar atmış Aydın Güven Gürkan Genel Başkanımızı kaybettik. Hepsini saygıyla anıyoruz ama dün bir kez daha ülkemizin bir ayıbı olarak bizi üzen bir karara daha imza attı Türkiye'deki, maalesef, yargıçlar. Nedeni de şu: Artık bu ülkede çocuklara sokağa çıkmayın, hakkınızı aramayın, ararsanız siz bir biçimde baskıyla karşı karşıya kalırsınız, gazla karşı karşıya kalırsınız, plastik kurşunlarla karşı karşıya kalırsınızı cesaretlendirecek bir karara ve bu kararın sonrasında da o yaşlı annelerin ve onlarla dayanışmaya gelmiş insanların üstüne gazla müdahale edildiğini gördük ama bu gençler, bu çocuklar mutlaka başlarını eğmeyecekler ve hak aramaya, özgürlüklerini aramaya devam edecekler. Ocak ayında karşılaştığımız bu ayıbı da üzüntüyle izlediğimizi ve Türkiye'mizin, ülkemizin bu ayıbı bir daha yaşamaması için Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun dileklerini iletmek için söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.