GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Milli Mayın Faaliyet Merkezi Kurulmasına İlişkin Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Yasama Yılı:5
Birleşim:46
Tarih:22.01.2015

CHP GRUBU ADINA ORHAN DÜZGÜN (Tokat) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Millî

mayın faaliyet merkezinin kurulmasıyla ilgili grubumuz adına söz aldım.

Değerli arkadaşlarım, tabii ki bir ülkede hâlâ yer altında mayınların bulunması, insanların art niyetli olsun ya da olmasın bu mayınlarla yaralanıyor olması ya da ölüyor olması artık modern ülkeler için açıkçası bir yüz karası. Dolayısıyla da Ottawa Sözleşmesi'ne de uyarak ülkemizdeki mayınların temizlenmesi -ki bizim önerimiz inşallah ciddiye alınır- bu, mayından temizlenen sahaların da o bölgedeki toprağı olmayan fakir köylüye dağıtılması son derece insani, akılcı bir yaklaşımdır. O nedenle, bu yaklaşımı desteklediğimizi de açıkça belirtmek istiyorum.

Ancak, değerli arkadaşlarım, tabii, ülkemizdeki ordunun sorunları sadece sınırdaki mayınları temizlemekle bitmiyor. Maalesef yanlış uygulanan dış politikalar, bugün artık, geçmişte Irak ve İran sınırımızda sorun varken, oldukça da düz bir arazi olan ve geçişe müsait olan 800 kilometrelik Suriye sınırımızı da güvenlik açısından son derece tehlikeli bir boyuta getirmiş durumdadır. Artık, Suriye sınırından kimin girdiğini, kimin çıktığını hiçbirimiz tespit edemiyoruz. Bu şartlar altında tespit etmemiz de mümkün değil. İşte, en yakın örneğini geçen günlerde gördük. Paris'te eylem yapan kişilerin Türkiye üzerinden Suriye'ye geçmiş olması ülkemizi uluslararası alanda da son derece zor bir durumda bıraktı. Umarım bu yanlışlıklar düzeltilir.

Gene, değerli arkadaşlarım, bu kürsüye her geldiğimde anlatmaya çalıştığım bir şey var; asker intiharları. 20 yaşında, sağlıklı, muayene edip "Evet, bu pırıl pırıl adamdır, askerlik edebilir." diye aldığımız çocukları bir gün bir tabut içerisinde, kimini şehit sayarak kimini saymayarak götürüp annelerine, babalarına teslim ediyoruz ve bu aileler, kendi çocuklarını kaybetmenin acısı bir yana, birçok da ekonomik zorluklarla karşı karşıya kalıyorlar. Bugün burada alınan karar gereği cenazelerinin götürülmesi, mezarlarının yapılıyor olması olumlu bir adımdır ancak bu yeterli bir adım değildir. Eğer siz 20 yaşındaki bir çocuğu ailesinden teslim alıp ona cenazesini teslim ettiyseniz bu çocuğun ailesinin yaşam şartlarını düzeltmek zorundasınız. Bunu daha önce de söyledim: Ölüm nedeni ne olursa olsun, askerde ölen çocukların şehit sayılması ülkemiz adına bir onur meselesidir. Kaldı ki bunların ekonomik maliyetinin de çok yüksek olduğu falan değil, bunlar sayılabilecek kadar az miktarda insanlar. Umarım Sayın Bakan bu konuda daha olumlu çalışmaları düzenlemek için gayret edecektir.

Yine, değerli arkadaşlarım, bedelli askerlik görüşülürken burada bir önergemiz vardı. Dedik ki: "Askerliğini yapan kişiler er olarak ya da subay olarak, her ne şekilde yaparsa yapsın, sigorta bedellerini devlet ödesin." Sayın Bakan bunun ekonomik nedenlerle mümkün olamayacağını söyledi. Ancak buradan bir kez daha tekrarlamak istiyorum: Eğer gerçekten Türkiye bir hukuk devleti olursa, hukuku egemen kılabilirsek, o günlerde birisi Millî Savunma Bakanlarının hepsini dava edip sigortasız işçi çalıştırmaktan, eleman çalıştırmaktan mahkûm ettirebilir ve bu tazminat devletin çok ciddi sorunlar yaşamasına sebep olabilir. Yani bunun ben çok ciddi bir maliyet de getireceğini düşünmüyorum çünkü sonuçta bu insanların zaten birçok masrafını devlet karşılıyor. Hastalandığında karşılıyorsunuz, yemeğini veriyorsunuz, sigortasını da yapın bu iş bitsin, boşu boşuna devletin başı ağrımasın. Bu insanlar da ileride işe girdikleri zaman hiç olmazsa sigorta tarihlerinin belli bir başlangıcı olur. Bunu hep beraber bir kanunla düzenleyebiliriz. Bu şekilde gelecek bir kanuna destek vereceğimizi de şimdiden açıkça belirtmek istiyorum.

Yine, değerli arkadaşlarım, bu kanun kapsamında NATO POL diye bir kurumu var ordunun. Bununla ilgili, bir boru hattının sivil ticarete de açılmasıyla ilgili bir teklif gelecek.

Arkadaşlar, son derece akıllı ve mantıklı yapılmış bir proje. Bakın, doğru yapılan şeylere "Doğru yapılmış." diyoruz ancak şunu da açıkça söylemek istiyorum Sayın Bakanım siz de buradayken: Bu projeyi gerçekleştiren insanların -bununla ilgili size soru önergesi de gönderdim, henüz cevap alamadım- böylesine olumlu bir projeyi gerçekleştiren insanların bu kurumdan diskalifiye edildiklerini öğrendik. Ne için ediliyorlar arkadaşlar? İşte, falan vekilin akrabası, filan bakanın bilmem nesi. Yani devletin bu kadar yetişmiş bürokratlarını, bu kadar faydalı bürokratlarını sırf birilerini kayıracağız diye heba etmenin ne size bir faydası olur ne de bu ülkeye bir faydası olur. Bunu da buradan açıkça söylemek istiyorum.

Yine, değerli arkadaşlarım, bu kürsüden defalarca ifade ettim. Bu ülkede askerin ve polisin sendikası yok. Neden yok? "Aman siyasete bulaşırlar."

Şimdi, değerli arkadaşlarım, bakın orada asker arkadaşlarımız oturuyorlar; bizim hiçbirimizde silah yok onlarda var. Yani Türkiye Büyük Meclisine silahla girebilecek kadar güveniyoruz biz bu arkadaşlarımıza ama sendika kurduklarında "Aman siyasete bulaşırlar da görevlerini yapmazlar." diye sendika haklarını engelliyoruz ve dünyanın hiçbir modern, aklı başında memleketinde, demokrasinin oturduğu memlekette askerlerin ve polislerin sendika kurmasına engel hiçbir şey yok, hepsinin sendikası var ama biz her nedense bu konuda askerimize, polisimize güvenmiyoruz.

Arkadaşlar, bir ülkenin en önemli unsuru bana sorarsanız ordudur. Ordular da itibarlarıyla savaşırlar.

Şimdi, evet, bizim ordumuzun zaman zaman darbeler yaptığı olmuştur bu ülkede ve biz bunlara şiddetle karşı çıktığımızı da her platformda söylüyoruz. Ancak bundan birkaç yıl önce, biliyorsunuz bu ülkede askerler kimi Ergenekoncu, kimi Balyozcu, kimi askerî casusluk, fuhuş muhuş diyerek yaka paça cezaevine atıldılar. Bu insanlar yıllarca cezaevinde kaldılar. Aileleri dağıldı, çolukları çocukları perişan oldu, meslek haklarını kaybettiler. Hatırlayın o zaman Sayın Başbakan demişti ki: "Ben bu davanın savcısıyım." Şimdi kalkıp diyorsunuz ki: "Yahu bize kumpas kurmuşlar."

Şimdi, değerli arkadaşlarım, onlarca insanın hayatı karartıldı. Bırakın, maddi manevi zararlarını bırakın, bir kere, bu Meclis bu insanların... Darbe girişiminde bulunanlar varsa hiçbir sözüm yok yargılansınlar, cezalarını çeksinler ama bu işe bulaşmayan insanların itibarlarını iade etmek zorundayız. İnsanlar itibarlarıyla yaşar. Bunların komşuları var, akrabaları var, çolukları çocukları var. Bu insanlar sokağa çıkamaz durumdalar. Madem suçları yoktu, madem bu kumpastı, o zaman neden bu adamların itibarlarını iade etmiyoruz? Meclisin bu konuda çalışma yapmasının şart olduğunu düşünüyorum arkadaşlar.

Yine az önce benim hemşehrim, Tokat milletvekilimiz bahsetti, ordudan ayrılan astsubaylar var, erler, erbaşlar. Bir yasa çıkarılmış, diyor ki: "İki yıl sonra gidersin sivilde çalışırsın."

Değerli arkadaşlarım, samimiyetle söylüyorum, mutlaka sizlerde de var, her milletvekiline en az 100 tane müracaat var, "Bize iş bulun." ve bu insanlar işlerinden istifa ettikleri için de çoluğu çocuğu aç kalmış, perişan durumdalar. Bu Meclisin bunu çözmesi lazım; ya bu maddeyi kaldıralım -eğer öyle yapılması gerekiyorsa bunu kaldıralım- ya da bu insanlara bir iş sahası açalım. Yani bunu mutlaka düzeltmek zorundayız çünkü yüzlerce insan, yani toplam sayının 10 bin civarında olduğunu biliyorum, bu insanların hepsi mağdurlar. Yani bunların mağduriyetini de lütfen giderelim çünkü biz bunun için buradayız, bu insanlar bizi bu nedenle buraya gönderiyorlar.

Şimdi, bakın, arkadaşlar, hep "darbe, darbe, darbe, darbe..." Darbeden hepimiz şikâyetçiyiz, hiç şikâyetçi olmayan kimse yok. Bakın, birkaç gün önce Mecliste bir oylama yapıldı, yaklaşık 40 küsur AKP milletvekili bu oylamalara "evet" dedi. Ne oldu arkadaşlar? Hani bu darbeydi? Demek ki darbe marbe yokmuş, demek ki ortada bir şeyler varmış; bunu biz söyleyince suç oluyor ama AKP'li milletvekilleri gelip oy kullanınca suç olmuyor. Bu darbe lafından falan vazgeçin. Bu işin sorumlularını, bu ülkede kim yolsuzluk yaptıysa, kim tüyü bitmemiş yetimin hakkını yediyse onları yargının önüne çıkarın.

Teşekkür ediyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)