GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Yasama Yılı:5
Birleşim:47
Tarih:27.01.2015

OSMAN KAPTAN (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'de bulunan cam seraların yüzde 82,5'u ve plastik seraların da yüzde 54'ü Antalya'da bulunmaktadır. Portakalın da narın da yaklaşık yüzde 30'u Antalya'da üretilmektedir. Antalya, turizmin, tarımın olduğu kadar seracılığın da portakalın da narın da başkentidir ancak son yıllarda doğal afetlerin de Antalya başkenti olmuştur.

Sayın arkadaşlar, Antalya'yı yine sel aldı. Kumluca Mavikent'teki su kanalları doldu taştı, su denize akamadığı için seraları bastı. Biz, 15 Ocak Perşembe günü, Sayın Deniz Baykal'ın başkanlığında Cumhuriyet Halk Partisi Antalya milletvekilleri olarak Kumluca, Finike, Demre ve Kaş'ta durumu yerinde inceledik. Antalya'ya Afyon'dan, Uşak'tan, Denizli'den gelen ortakçıların yalvar yakar çaresizliklerini yerinde gördük, geçmiş olsun dileğinde bulunduk.

Demre'nin Çevreli köyü sular içindeydi. Ben takip ettim, su ancak on bir gün sonra çekildi. Çevreli köyünde 1.800 dönüm sera var, 1.500 dönümü zarar görmüş. Çevreli'de 300 metrelik bir tünel yapılmış olsaydı bu sular denize tahliye edilecek, seraları su basmayacaktı.

Kaş'ta, Kumluca'nın Güzören köyünde ve Finike'nin Yalnız köyünde toprak kaymaları olmuştur, hâlâ da bazı yerlerde devam etmektedir. Finike'nin Yalnız köyü Kapıçayı mevkisinde sele kapılan 1 vatandaşımızın cansız bedeni 4 kilometre uzakta bulanabilmiştir. Sele kapılan vatandaşımıza Allah'tan rahmet, ailesine de başsağlığı diliyoruz.

Sayın arkadaşlar, 2001 yılında, Yavuz Donat köşesinde "Kumluca, ülkemizin sebze depolarından. Açıkçası Kumluca, Türk lirası, dolar, mark basan bir matbaa ama matbaayı sel vurdu." diye yazmıştır. Aradan sekiz yıl geçti, 2009'da matbaayı yine sel vurdu; aradan on dört yıl geçti, 2015'te yine matbaayı sel vurdu.

Değerli arkadaşlar, TARSİM'le ilgili bir Meclis araştırması önergesi verdik. TARSİM'in yeni baştan düzenlenmesi gerekiyor. Türkiye genelinde, tarım sigortası olan çiftçilerimizin oranı yüzde 10; Antalya'daysa yüzde 15. Antalya'da bile, tarımın başkenti olan Antalya'da bile çiftçilerimizin yüzde 85'inin tarım sigortası yoktur. Biz, bu Meclis araştırması önergesinde TARSİM'in sigorta yapma koşullarının çiftçinin lehine değiştirilmesini, seralarda kullanılan naylonların yeni olma koşulunun kaldırılmasını, seraya ekilen tek ürünün değil, sezon süresince ekilen tüm sebze ve meyvelerin serayla birlikte sigortalanmasının sağlanmasını istedik. Yine, narenciyede normal sigortalılık dönemi 31 Ocakta sona ermektedir. Hâlbuki, 1 Marta kadar, 15 Nisana kadar ürün hasadı devam etmektedir. O nedenle, bu sigortalılık süresinin sezon sonuna kadar uzatılması gerekmektedir.

Değerli arkadaşlar, çiftçilerimizin zararlarının karşılanması, mağduriyetlerinin giderilmesi gerekmektedir. Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine olan borçların ertelenmesi zaruridir. Zaten on yıldır domates ve portakal fiyatları yerinde sayıyor veya geriliyor. Çiftçimizin gübre, naylon, ilaç alma takati bile kalmamıştır, fiyatlar 3-4 katına çıkmıştır.

Sayın arkadaşlar, Antalya, devletten aldığından fazlasını devlete veren bir ildir. Devlet vergi toplamasını biliyor ama Antalya'daki doğal afetleri önlemek için para harcamasını bilmiyor. Antalya, dünyada turizm açısından en fazla ziyaret edilen 3'üncü şehir, yani Paris ve Londra'dan sonra Antalya geliyor. Hâlbuki, eskiden bizim önümüzde New York gibi birtakım kentler vardı. Şimdi, Antalya gibi turizm açısından, tarım açısından böylesine önemli bir ilimizi göz bebeğimiz gibi korumamız gerektiği kanısındayım. Yani iktidar partisi bu 4 bakana sahip çıkmak için gösterdiği gayretin yüzde 1'ini Antalya'ya sahip çıkmak için gösterseydi Antalya'nın nehir, dere, çay yataklarının hepsi ıslah edilirdi; barajlar, göletler, Mavikent'e dalgakıranlar, Çevreli'ye de 300 metrelik tünel yapılırdı; dere ve çay yataklarına ev ve sera yapılması önlenirdi; Mavikent'teki su kanalları temizlenir, denizle bağlantısı sağlanırdı.

Sayın arkadaşlar, Orman ve Su İşleri Bakan Yardımcısıyla ve Antalya Devlet Su İşleri Bölge Müdürüyle görüştük, Çevreli'ye -denize tahliye olacak olan- 300 metrelik kanalın yapılacağı ve aynı zamanda Mavikent'teki su kanallarının da temizlenerek denize akıntısının sağlanacağı sözünü aldık.

TARSİM'in tüm çiftçilere sigorta yapması sağlanmalıdır. GAP gibi, DAP gibi, KOP gibi bir AP, Antalya projesi yapılmalıdır. Bu Antalya projesiyle daha çok başka yerlerdeki sulama projeleri yerine Antalya'yı sudan koruma ve Antalya'nın çevresine sahip çıkma, taş ocaklarından ve kum ocaklarından, birtakım ağaçlarımızın, doğanın tahrip olmasının önlenmesi gerekiyor. Yani Antalya'da her isteyen istediği gibi taş ocağı açmamalı, başka yerlerdeki kanunlardan daha farklı bir kanun uygulanmalıdır. Örneğin, şimdi, son zamanlarda emniyet ve valilik bir önlem alarak Suriye'den gelen bazı kişileri şehrin içine sokmamaktadır. Bu, niçin sokmuyor bunu? Dışarıdan gelen turistlerimize karşı şehir güvenliğini sağlamak için önlem alıyor. Öyleyse, bu türlü önlemleri... Çevreyi korumak açısından da, efendim, bu seraları, tarımı, turizmi korumak açısından da değişik projeler uygulanabileceği kanısındayım.

Bir de, Antalya'da sık sık elektrik kesintileri olmaktadır, bu elektrik kesintilerinden de insanlarımız çok mağdur olmaktadır.

Yine, Antalya'da yeni ürün ve yeni pazar sorunu ileriki yıllarda baş gösterebilir. Turizmin de tarımdaki ihracatın da yüzde 30'u Rusya'yla yapılmaktadır. Rusya'daki bir kriz bizim turizmimizi de tarımımızı da etkileyebilir. O nedenle, ihracatımızda ve tarımdaki ürünlerimizde daha yeni çeşitler, yeni pazarlar ve ihracatlar yapılarak çiftçimizin yüzü güldürülmelidir.

Bütün hemşehrilerimize geçmiş olsun der, yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)