| Konu: | Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 48 |
| Tarih: | 28.01.2015 |
CHP GRUBU ADINA KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 683 sıra sayılı Maden Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, madencilik sektörü, ülkemizde de dünyanın birçok yerinde olduğu gibi en yüksek artı değeri üreten sektörlerin başındadır, özellikle de en yüksek istihdamı sağlayan sektörlerin başındadır. Bizim gibi gelişmekte olan ülkeler içinde en çok ihtiyaç duyduğumuz sektörlerden biridir ve dışa bağımlılığımızı da azaltan sektörlerin başında gelmektedir. Ancak yeterli desteği görmediği için, maalesef, madencilik sektörü gayrisafi millî hasıla içerisinde yüzde 4 civarında bir pay alabilmektedir. Oysa, yer altı zenginliklerimiz açısından bu payın çok daha yüksek seviyelerde olması pekâlâ mümkündür. Bu nedenle, bizlere sektörün önünü açma, sektöre ihtiyacı olan destekleri verme, teşvikleri verme sorumluluğu düşmektedir.
Durum böyleyken, 2014 yılında, maalesef sektör için kara bir yıl yaşanmıştır. 2014 yılında, madencilik sektörü ve ülke olarak sektör açısından büyük acılar yaşadık. Ancak bu acılardan gerekli dersi alıp soğukkanlılıkla sorunları çözmek yerine, olayın sıcaklığıyla acele birtakım kararlar verilip, acele davranılıp, belki iyi niyetle sektörün önü açılmak istenilirken sektörün önü tamamen tıkanmıştır. 11 Eylül 2014 tarihinde çıkarılan torba yasayla madencilere bazı haklar sağlanmış olmakla birlikte, sektörün geneli zarara uğramıştır değerli arkadaşlar.
Burada, bu torba yasayla mağduriyet yaşayan madenciler bizim grubumuza da geldi, iktidar partisi grubuna da geldi, muhalefetteki arkadaşlara da dertlerini anlatmaya çalıştılar.
Neydi buradaki temel konu? Birincisi, ücretlerin asgari ücretin 2 katına çıkarılması konusu. Sektör buna itiraz etmiyor, ancak ikinci konu bununla bağlantılı olarak sigorta primlerinin 2 katına çıkarılmış olması ekstra bir yük getirdi. Bu kanunda sadece kamudaki işletmelerle ilgili olarak bir düzenleme yapılarak yük hafifletiliyor, ama kamunun dışındaki özel sektörle ilgili maalesef bir düzenleme söz konusu değil.
Çalışma saatlerinin altı saate indirilmesi, yine kıdem tazminatlarının yüzde 100'e çıkarılması ve ülkemizde üretilmeyen, temininde güçlük çekilen bazı malzeme eksikliğinden dolayı da durdurmaların yapılması, durdurma sırasında da çalışan işçilerin ücretlerinin, yani daha doğrusu işletmede görünen ama çalışamayan işçilerin ücretlerinin de işveren tarafından karşılanması gibi konular sektörün önünü büyük ölçüde tıkadı. Şimdi, bu konuyu aşalım derken hep beraber yani iktidar partisindeki arkadaşlarda da sözde bu konuda bir hevesin olduğunu, görüntü olarak bir samimi yaklaşımın olduğunu görmekle birlikte, birçok konuda olduğu gibi, uygulamaya geldiğimizde maalesef burada da sonuç alıcı adımları göremiyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu uygulamalar sektörün önünü kapattı dedim. Bakın, sizlerle rakamları paylaşmak istiyorum. Bu kapanan ocaklarda veya bundan sonra kapanacak olan ocaklarda yaklaşık 10 milyon ton civarında kömür üretiliyor. Bu ocaklar kapatıldığı zaman, bu 10 milyon tonluk kömürün karşılığı olan yaklaşık 6 milyon ton kömürü dışarıdan ithal etmek durumunda kalacağız. Bu noktada da dünya kömür piyasasına hâkim olan tekeller, bugün 80 dolar olan kömürün fiyatını merak etmeyin ki 120-140 dolarlara çıkaracak. Yani, bu sıkıntının ceremesini yine Türk halkı çekecek değerli arkadaşlar. Bu konuyu ivedilikle çözmemiz gerekirken -daha önceki konuşmasında Özgür Özel arkadaşımızın da söz ettiği gibi- aynı anda Maden Kanunu görüşülürken öbür taraftan Çalışma Bakanlığı da İş Güvenliği Kanunu'nu görüşüyordu. Maalesef, bu konunun bu kadar aceleye getirilmesini anlamak mümkün değil. Yani, biri biter, ondaki eksikleri diğer tarafta pekâlâ tamamlayabilirdik. Şimdi, Maden Kanunu'nu yaptık ama İş Güvenliği Kanunu'nda neler var, onu da bilmiyoruz. Nitekim, Maden Kanunu'ndaki birtakım maddeler torba yasada da getirilmişti. Ondan sonra şimdi çıkarılıyor torba yasa gündeminden.
Burada bir konunun altını çizmek istiyorum, yüce Meclisin bilgisine sunmak istiyorum. Biraz önce 10 milyon ton kömürün karşılığında 6 milyon ton kömürü ithal etmek durumunda kalacağımızı ve 80 dolar olan fiyatın 120-140 dolarlara çıkacağını söyledim. "Ya, serbest piyasa." denebilir ama hayır arkadaşlar. Dünyada kömür ticareti sadece 5-6 tane büyük tekelin elinde maalesef.
Bakın, 2 tane çarpıcı örnek paylaşmak istiyorum sizinle. Avustralya'daki bir üretici Japonya'ya 40 dolara sattığı kömürü -aynı kömürü, aynı kalitedeki kömürü- Türkiye'ye 70 dolara satıyor. Çünkü, o kömürü o üretici satmıyor zaten. O kömürü üreticiden o tekeller alıyor. Yani, tekel, Sibirya'daki fiyata veya bir başka bölgedeki başka kömürün Türkiye'deki fiyatına göre ayarlıyor Avustralya'nın kömürünü.
Bir diğer çarpıcı konu... Çok yakın, on beş gün önce, bu işle uğraşan bir dostumuz bu kanun görüşmeleri sırasında "Ya vekilim, böyle böyle bir şey yaşadım. Bu konuya lütfen dikkat edin." dedi. Neydi o konu? Bu arkadaşımız Kolombiya'dan kömür ithal etmek istiyor. Kolombiya'daki bir üretici firma ona sözleşme gönderiyor. On gün sonra firma "Ya, kusura bakmayın, ben bu sözleşmeyi imzalayamayacağım. Onu geri gönderin." diye yapacağı alışverişten vazgeçiyor. Niye? İş kurcalandığında, işte o 5-6 tane büyük tekelden birinin baskısı sonucunda bu anlaşmayı geri çektiğini görüyoruz. Yani, bu anlamda bunların önünü açmamız gerekirken bunlarla ilgili, maalesef, bu kanun bu konuları aşacak bir düzenleme getirmemekte.
Şimdi, Soma'yla ilgili olarak... Soma kanununun yaptığı öneriler, 2010 yılı içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Madencilik Araştırma Komisyonunun yaptığı öneriler de maalesef burada ele alınmış değil; bunlardan da yeterince faydalanılmış değil.
Bu sektörün kabuk değiştirmeye ihtiyacı var, evet, kabuk değiştirmeye ihtiyacı var. İş güvenliği kültürünün işçisiyle, işvereniyle gelişmesine, geliştirilmesine ihtiyaç var. İş güvenliği ekipmanlarının geliştirilmesine ihtiyaç var. Ama, bu ekipmanların da yurt dışından gümrüksüz, KDV'siz gelerek madencinin desteklenmesine ihtiyaç var. Öbür taraftan, yine çok önemli bir konu, madencilikte teknolojiyi geliştirmeye ihtiyacımız var. Madencilikte teknolojiye yapılacak yatırımları geliştirmeye ihtiyacımız var. Şimdi, devlet buradan bir ruhsat bedeli alıyor, ruhsat bedelinin yüzde 70'i hazineye gidiyor, yüzde 30'u çevre uyum teminatı olarak kalıyor ama teknoloji geliştirmeye yönelik olarak bir teşvik yok. Yani, burada bu önemli eksiklik var, bunları tamamlamamız gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Devamla) - Bundan sonraki konuşmalarımda bunlarla ilgili de önerilerimizi sunacağım.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)