| Konu: | Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 49 |
| Tarih: | 29.01.2015 |
HALİL AKSOY (Ağrı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ne yazık ki hükûmetlerin kâr hırsı karşısında, ne doğanın ne de insan yaşamının hiçbir anlamı kalmamış. Bakınız, Türkiye'de son on iki yılda iş cinayetlerinde 14.455 işçi yaşamını kaybetmiş. Bunun bir kısmı alışveriş merkezlerinde, yol, köprü, HES inşaatlarında ve tabii ki en çoğu da madenlerde yaşandı. Sadece maden iş kolunda 2014 yılının iş cinayeti ve yaralanma bilançosu da oldukça ağırdır. 2014 yılında 81 maden faciası yaşanmış; göçük, grizu patlaması, yangın, su basması ve benzeri nedenlerle 371 maden işçisi hayatını kaybetmiş, 84 maden işçisi de ağır yaralanmıştır. Önlemler alınmadığı için ne yazık ki 2015 yılında da bu rakamların artacağı aşikârdır. Çünkü mevcut yasalarda işçilerin sağlığını ve güvenliğini koruyan bir yasal düzenleme yok, görüştüğümüz yasa tasarısında da yok.
Bakınız, Soma'da yaşanan ve 301 maden işçisinin ölümüyle sonuçlanan katliam, dünyada yaşanan en büyük maden faciası olarak dünya tarihine geçti. Türkiye'deki yasal mevzuatta işçinin değil işin sağlığını, işçinin güvenliğini değil işin güvenliğini düşünen bir ideolojik yaklaşım söz konusudur. İşçiyi ve onun sağlığını öncelemesi gereken yasaların tamamen kâr hırsına odaklı, işverenin iş sağlığını ve iş güvenliğini korumaya odaklı olduğunu Soma katliamı bir kez daha ortaya koymuştur. Soma katliamından işçi cinayetlerini durdurmak, işçi sağlığı ve güvenliğini kesin olarak sağlamak için ders çıkarılması gerekirken bunun için somut hiçbir girişim de yapılmadı. Az önce ifade ettiğimiz gibi, ne yazık ki önümüzdeki yasa tasarısı da bu anlamda hiçbir girişimin yapılmayacağını da göstermektedir.
Yine, Soma'da yaşanan felaketten gerekli derslerin çıkarılmadığı 28 Ekimde Karaman Ermenek'te yaşanan maden katliamında da bir kez daha görüldü. Çünkü AKP'nin kalkınma modeli, emek sömürüsü ve işçi katliamları üzerinde şekillenmektedir. AKP Hükûmetinin övünç duyduğu, göklere erişen yüksek kulelerin, kurulan her bir ışıltılı alışveriş merkezinin, devasa büyüyen holdinglerin, TOKİ'lerin, HES'lerin altında işçi emeği, işçi kanı ve işçi canı vardır.
Değerli milletvekilleri, Hükûmet 8 Haziran 2011 tarihli Devlet Denetleme Kurulunun işçi katliamlarının nedenlerini ortaya koyan ve alınacak önlemleri sıralayan 600 sayfalık raporu hâlâ dikkate almamaktadır. Aynı zamanda, Mecliste muhalefet partilerinin konuyla ilgili yasama faaliyetlerini de işleme almamaktadır. Devlet Denetleme Kurulunun hazırladığı rapora göre, iş cinayetlerine maruz kalan işçilerin yüzde 86,3'ünün, yine iş cinayetleri sonucu hayatını kaybeden işçilerin yüzde 53,56'sının kömür ve linyit çıkarılması faaliyet kolunda çalışanlardan meydana geldiği tespit edilmiştir. Madenlerdeki iş cinayetleri ve Hükûmetin sorumluluğu bizzat devletin en üst düzeyindeki yetkili makamları tarafından da açıkça itiraf edilmektedir. İş cinayetlerinden birinci dereceden sorumlu olan patronlar ve siyasi sorumlular, taksirle ölüme sebebiyet vermek yerine, kast ve insan öldürmekten yargılanmadığı müddetçe bu ülkede işçiler cinayete kurban gitmeye devam edeceklerdir.
Değerli milletvekilleri, Ermenek, Zonguldak ve Şırnak'ta iş cinayetlerini gerçekleştiren zihniyet, aynı şekilde doğaya da gaddarca yaklaşmaktadır, doğada büyük tahribatlara ve doğal dengenin bozulmasına neden olmaktadır; termik santraller bunun en somut örneğidir. Unutulmamalıdır ki insan yaşamını ve sağlığını önemsemeyen, doğayı katleden hiçbir politikanın ve projenin yaşam şansı yoktur.
Bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)