GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:49
Tarih:29.01.2015

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Bakan, yerel yönetimler ve büyükşehir söz konusu olunca, ben de söz isteyince hep gülüyor. Biraz pay istedik diye büyükşehir belediyesine, buna "Bölücüdür." demediğiniz kaldı, "Bunlar ayrı hak istiyor." demediğiniz kaldı. İl özel idarelerine devlet payı veriliyordu, değil mi? Veriliyor. İl özel idareleri büyükşehirlerde kalktı mı, yerine büyükşehir belediye meclisleri geldi mi? Geldi. O payı oraya vereceksiniz, değil mi? Başka yolu yok. Yani o görevi büyükşehir belediye meclisleri aldı. Ondan sonra köylerin yollarından, içme sularından, camisinden, okulundan, her şeyinden büyükşehir belediyesi sorumlu.

Şimdi, burada temel sorun şu: Dünyada madenle ilgili olarak bu tartışmalar yaşanırken devlet hakkı... Belediye de devlet, kamu kurumudur, seçimle gelmiştir. Farkı: Merkezî yönetimlerde atama tayin olur, yerel seçimlerde de seçimle gelen yönetimlerdir, üstelik meclisleri var.

Şimdi, AK PARTİ tutturmuş, "İlla ben başkanlık sistemini getireceğim." İyi, getirin kardeşim, Amerika'daki gibi 50 tane eyalet olsun Türkiye'de. Sizi tutan yok. Bölge parlamentoları olsun, yine sizi tutan yok. Almanya'da 17 eyalet var, İtalya'da var, İspanya'da var, Belçika'da var, İngiltere'de var, gelişmiş ülkelerin hepsinde var. Onların "devlet payı" denen bir hakları var. Yani maden bir yerde çıkıyorsa, o madenin çıktığı yere mutlaka bir gelir bırakması lazım. Siz o geliri adaletli olarak düzenlemediğiniz takdirde dışarıdan gelen yabancı bir şirket senin içtiğin suyu, ırmağı, nehri, ormanı talan edecek, harap edecek, sonra madeni çıkaracak, parayı cebine indirecek, sana da kirletilmiş bir çevre, sağlıksız bir yaşam ortamı bırakacak, ondan sonra da "Oh, böyle gitsin." diyeceksiniz. İşte, böyle değil; onun için Erzurum'da Tortumlu nine de baş kaldırıyor, Bergama'da İzmirli de kaldırıyor, Çankırılı da kaldırıyor, Muğla'da da kaldırıyor, Antalya'da da kaldırıyorlar.

Şimdi, hâlihazırda durum buyken sizin bir denge kurmanız lazım, devlet olarak yönetenlerin bir denge kurması lazım. Yani o madenin çıktığı yere zarar değil, yarar getirmesi lazım. Bunun için çıkarılmıyor mu maden? Bunun için çıkarılıyor. O madenin hem çevre düzenlemesini teminatlandırması lazım hem de orada yaşayan halkın yararlanmasına açılması lazım. Eğer siz bu hukuku Kanada gibi, Afrika, Güney Afrika gibi, hatta Çin'de olduğu gibi, bir çok ülkede olduğu gibi uygulamadığınız takdirde Türkiye'nin her yerinde çıkar kavga; Cumhurbaşkanının Rize'sinde derelerde çıkıyor, Trabzon'da çıkıyor, Munzur'da çıkıyor, Hasankeyf'te çıkıyor, her yerde çıkıyor bu kavga. O zaman bunun dengesini kuracaksınız ve devlet payının adını koyarken devletin seçimle gelen yerel yönetimlerinin de kamu yönetimleri olduğunu kabul edeceksiniz. Bu kamu yönetimleri aynı zamanda iktisadi işletmeler kurabilir, kendileri petrol de çıkarabilir, maden de çıkarabilir, düzenleme de yapabilir, halkın hizmetine de sunabilir. İşte, burada açık olmak lazım, devlet payı derken kamunun payı...

Halkların Demokratik Partisi bu seçimlerde barajı aşıp iktidar olduğu takdirde kamunun malını, milletin malını, halkın malını özelleştirip verdiğiniz yabancı şirketlerin hepsinin elinden alacaktır, buradan size açık söyleyeyim, bu kadar basit. Kamunun malı, halkın malı halkın olacaktır, halkın yararına işletilecektir ve çıkarı da kârı da ona verilecektir. Öyle yok, Turgutlu'da nikel madenine getir İngiliz şirketini, orada bütün Gediz Ovası'nı zehirle, sadece İngiliz şirketi kâr etsin, oradaki insanlar ölsün. Yok öyle şey. Bundan sonra halk kendi haklarına sahip çıkacak diyoruz. Devlet payına da, büyükşehir de devlettir, devletin kamu temsilcisidir, seçimle gelmiştir, sahip çıkacaktır. (HDP sıralarından alkışlar)