GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:49
Tarih:29.01.2015

CELAL DİNÇER (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, 683 sıra sayılı, Maden Kanunu'nda değişiklik yapan Kanun Tasarısı'nın 12'nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz bu tasarıdaki birçok madde madenciliği olumsuz yönde etkileyecek hükümler içermektedir. Bu yasa tasarısı ülke madenciliğinin sonunu getirecek ve sorunlarını çözemeyecektir. Maden mühendisi ve işçi istihdamını daraltacak, yatırımları durma noktasına getirecektir. Kısaca, tasarı yasalaşırsa ülke madenciliğinin de sonu olacaktır.

Tasarı âdeta ceza kanunu tasarısı görünümündedir değerli arkadaşlar. Üzerinde konuştuğum tasarının bu maddesiyle arama ruhsat döneminde idari para cezaları düzenlenmektedir. Arama ruhsat dönemi bürokrasiye boğulmakta ve bataklık hâline getirilmektedir. Her dönem belirli bir para harcanması öngörülmektedir. Dünyanın hiçbir ülkesinde, harcanan para ile arama faaliyeti yasal olarak ilişkilendirilmemiştir. Zaten, bu ilişkinin mantıksal bir açıklaması da yoktur. Devletin harcanan para miktarına, fatura incelemesi yerine, arama faaliyeti sonunda ekonomik bir maden rezervinin bulunup bulunmadığına bakması gerekmektedir.

Maden Kanunu'nda değişiklik yapan 5995 sayılı Kanun'la getirilen düzenleme ülkemizdeki madenciliğin sonunu getirmeye yönelik ilk adım olmuştu. İktidar şimdi bir adım daha atıyor ve madencilik tamamen bitirilmeye çalışılıyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği üzere, 2014 yılında ülkemizde madencilik sektörü iki ciddi iş kazası yaşamış, 325'e yakın emekçi yaşamını yitirmişti. İş kazalarının sebebi araştırıldığında, en önemli sorunun devletin denetleme görevini hakkıyla yapmamış olmasından kaynaklandığı görülmektedir. Özellikle Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı madenlerin denetlenmesiyle ilgili asli görevini yerine getirmemiş, yaşanan iş kazalarında sanki sorumlu değilmiş gibi suçlu arama çabası içine girmiştir. Bunun en önemli kanıtı, tasarıyla, denetleme işlerinin yetkili bürolara verilmek istenmesidir. Bakanlığın kendi sorumluluğunu masaya yatırıp sorunları çözmesi gerekirken, madencilik sektöründen ve maden mühendislerinden intikam alırcasına bu tasarıyı hazırlamış ve kamuoyunda taslağın iş güvenliği, iş sağlığı ile ilgili sorunları çözmeye yönelik hazırlandığı olgusunu yaratmıştır ancak gerçekte durum hiç de böyle değildir. Bu düzenlemeler aşağıdaki nedenlerle sorunludur:

Tasarıda, mevcut kanunda teminat iratları üzerine kurulmuş parasal cezalar yerine idari para cezaları öngörülmüştür. Cezaların parasal büyüklüğüne bakıldığında kabul edilmesi mümkün değildir.

Kanun tasarısında yaklaşık 20 adet 20 bin TL ile 50 bin TL arasında değişen idari para cezaları vardır.

Tasarıda her yıl arama ve işletme dönemlerinde "ruhsat bedeli" adı altında hiçbir hukuksal zemine dayanmayan bir bedel istenmektedir.

Ülkemizde herhangi bir ekonomik faaliyet sonucu elde edilen gelirlerin vergilendirilmesi gerekliliği gerçektir ancak tasarıyla devlet hakkı hesapları da tamamen idarenin keyfine bırakılmaktadır.

Ruhsat süre uzatımları siyasi erkin inisiyatifine bırakılmıştır. Bu süreçlerin kurallarını koymak gerekmektedir. Tasarıda böyle bir düzenleme yoktur.

Ruhsat devirlerinde yüksek bedel istenmesi doğru değildir.

Redevans devam ettirilmektedir.

Cezalar dört sıfırlı hale getirilmektedir.

Teminat ruhsat bedeline dönüştürülmektedir.

Vesayet sürsün diye ruhsat devri bakanın yetkisine bırakılmaktadır.

Devletten ihale alan yandaş şirketler bu tasarıyla korunmaya çalışılmaktadır.

Soma ve Ermenek facialarında sorumluluğu bilirkişi raporları ile tescillenmiş Maden İşleri Genel Müdürlüğünün, bu sorumluluğu maden mühendislerinin üzerine atma çabaları sonucu "teknik nezaretçilik" kaldırılmakta, maden mühendisleri "daimi nezaretçi defteri" uygulamasıyla işveren ile yetkilendirilmiş kişilere kurban edilmektedir.

Tasarı, hukuku askıya alan haziran genelgesini ve vesayeti sürdürmekte, madencilik sektöründe sermaye değişikliğini gerçekleştirecek düzenlemeye yer vermektedir.

Madencilik siyasi vesayetten kurtarılarak hukukun evrensel ilkelerine uygun hâlde yürütülmelidir; madencilik bakanlığı kurulmalıdır; maden iş kanunu çıkarılmalıdır; MİGEM'in taşra teşkilatı kurularak yeterli ve yetkin kadrolara sahip olması sağlanmalıdır! Her fırsatta sermayenin taleplerini karşılayan siyasi iktidar, ülkemizin ve halkımızın faydası için bilimin ve mühendislerin sesine kulak vermelidir.

Tekrar hepinize saygılar sunuyor, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)