| Konu: | Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 49 |
| Tarih: | 29.01.2015 |
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Sayın Başkan, bu verdiğimiz önergeyle şunu söylüyoruz, diyoruz ki: Bu ülkenin maden araması, maden ruhsatlarının verilmesi ve verilen ruhsat üzerinde girişimcinin haklarının daha kalıcı bir hâle getirilmesi Türkiye'deki madenciliğin gelişmesi açısından önemlidir. Bu anlamıyla biz bu kanunda hep şunu söyledik: Maden ruhsatlarının verilmesi ve maden aramasının teşvik edilmesi temel düstur olmalıdır ama bakınız, nedense Türkiye'de arama ruhsatı daha çok olması gerekirken işletme ruhsatı arama ruhsatından daha fazla noktaya gelmiştir. Bu da Türkiye'de arama gibi zor bir işin teşvik edilmediğinin çok temel özelliğidir.
Bunun çeşitli nedenleri vardır. Bunlardan bir tanesi: 2012 yılındaki Türkiye madencilik sektörünün Başbakanlık Genelgesi'yle Başbakanın iki dudağı arasına sıkıştırılmasıdır. Bu kanunu görüşüyoruz, hâlâ şuradan şu net cevabı alamadık: Başbakanlık Genelgesi kalkacak mıdır kalkmayacak mıdır? Bir yerde madencilikle ilgili Bakanlık ve ona verdiğimiz yetkiler ama bütün bu yetkileri aşıp üzerine çıkan Başbakanlık Genelgesi. Bu çelişki nasıl giderilecektir? Bunun cevabını bu Genel Kuruldan bu kanun görüşülürken madenci de beklemektedir, biz de bekliyoruz.
İkinci konu: Bu kazalar neticesinde bir sürü firma anılan torba yasayla sıkıntı içine düşmüş, bir kısmı kapatılmış ve bir kısım işsiz ortaya çıkmıştır. İşsiz maden işçilerinin ücretleri ödenmemektedir. Bu insanların ücretlerini firmalar ödememektedir. Ne bu işçiler hukuki olarak bunu alabilme gücüne sahiptirler ne de zaten acılarla baş başa olan bu insanların dertlerine derman olan... Söz verdik, burada bu kanuna bir madde koyalım. Bunlara devlet alacağını versin, firmalardan tahsil etsin. Bu kadar basit, bunu yapalım. Bu noktada çok büyük rakamlar değil bunlar yani 100-200 milyon lira gibi rakamlarla bütün Türkiye'deki işçilerin bu acılardan sonra en azından ücretlerini alabilerek rahatlamalarını sağlayabilecek bir durum. Bunu yapalım.
Aynı şekilde, bu kanunda şunu çözüyoruz: Devletten redevansla iş almış firmaların torba kanunla üzerine gelen yüklerini devlet üstleniyor ama piyasadaki, özel sektördeki arkadaşların üzerine gelen yüklerle ilgili nasıl bir destek sağlayacak, devlet ne katkı koyacak? Bunlar konusunda hiçbir adım atılmıyor.
Bir konu daha var, bu şudur: Bu sektörde çok önemli olan maden mühendislerinin, jeoloji mühendislerinin, jeofizikçilerin gerçekten, yetkilendirilmiş tüzel kişilikle kendi başına diplomalarını kullanmalarından daha çok, bir şirkette çalışan bir mühendis durumuna gelmesi söz konusuydu. Bunu giderelim, bu doğru değil, bu Anayasa'ya aykırı bir noktadır. Bu konuda, bu kanun çıkacak ama bu madde Anayasa Mahkemesinden geri dönecektir, çok net olarak söylüyorum. Bu nokta itibarıyla kanun görüşmelerinde de şunu gördüm: Nedense Bakanlık, Türkiye Mühendisler ve Mimar Odaları Birliğine şaşı bakıyor. Bu kuruluşun bir meslek örgütü, akademik meslek örgütü olarak bu kanunlarda en çok söz söylemesi gereken kurumlardan bir tanesi olduğunu hiç unutmayalım. Bu, yıllara dayalı mühendislik biliminin bu sektördeki mühendislerinin birikimlerinin özellikle bu yasalarda görüşünün alınması gerekli, onlara değer verilmesi gerekli ama Türkiye Mühendis ve Mimar Odalarının giderek yetkilerinin elinden alındığı, giderek sözlerinin dinlenilmediği bir ortamı bu yasa görüşmelerinde de gördük.
Buradan tüm kamuoyuna ve Meclisteki değerli milletvekili arkadaşlarıma şunu söylüyorum: Demokrasinin gelişmesi sivil toplum örgütlerinin ve kamu kurumu niteliğindeki bilimsel meslek odalarının görüş ve düşüncelerinin yasal düzenlemelere yansımasıyla olabilir; demokratik bir yasa, demokratik düzenleme ancak böyle olabilir. Bunun için, yetkilendirilmiş tüzel kişilik ve mühendislerin hakları korunmalıdır. Bunları bu yasada çözmemiz gerekiyor.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)