| Konu: | Yolsuzluk ve siyasi yozlaşmaya ilişkin |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 50 |
| Tarih: | 03.02.2015 |
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Yolsuzluk ve siyasi yozlaşma konusunda gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, siyasal karar alıcıların özel çıkar sağlamak amacıyla toplumdaki hukuki, dinî ve ahlaki normları ihlal etmeleri siyasi yozlaşma olarak açıklanır ve anlatılır. Siyasal yozlaşma, iktidar gücünü elinde tutanların özel çıkarlar için kamusal gücü yasa, norm ve ahlak kurallarına aykırı olarak kullanmalarıyla ortaya çıkar. Yozlaşmanın içeriğini kamu zararına özel çıkar sağlama eylem ve davranışları oluşturur. Türkiye'de bugün iktidar mensuplarının yakınlarından KPSS'ye girmeden üst düzey görevlere getirilenler, ilkokul öğretmenliğinden Danıştay üyeliğine atananlar, barmenlikten Avrupa Birliği uzmanlığına terfi ettirilenler, itfaiye memurluğundan daire başkanlığına yükseltilenler vardır. Afişe olan VIP torpil listeleri, fişlenen memurlar, renkli listelerle damgalanan bürokratlar siyasi yozlaşmanın AKP döneminde zirveye vurduğunun kanıtıdır.
Deniz Feneri davasında yargılayanları yargılatan, 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet davasında ise sorgulayanları sorgulatan bir iktidarla Türkiye karşı karşıyadır. AKP iktidarının bizzat kendisi yolsuzluğun ve siyasi yozlaşmanın kaynağı hâline gelmiştir. Öyle ki, iktidar mensupları "Yolsuzluğun sinek ısırığı kadar bile bize etkisi yoktur." diyebilmektedir. AKP için yolsuzlar değil, yolsuzlarla mücadele edenler sorundur. Yolsuzluğun bu kadar alenileştiği ve meşrulaştığı böyle bir döneme Türkiye Cumhuriyeti devleti daha önce hiç şahit olmamıştır. Yolsuzlukla mücadele etmek ya da etmemek bir iktidarın yönetim anlayışını gösterir.
Diğer yandan, demokratik devletler otokratik devletlere oranla daha az rüşvet ve yolsuzluk olaylarıyla karşı karşıya gelirler. Basın özgürlüğü, yönetimde şeffaflık, bilgi edinme hakkı ve özgürlüğü, adil yargılama, etkin denetim demokratik ülkelerde yolsuzlukları sınırlandırır. Bir ülkede hemen her yolsuzlukla ilgili olarak yasak kararı alınıyor, gizlilik kararı veriliyor veya yasal sisteme müdahale ediliyorsa yolsuzluklarla mücadelenin üstü de örtülüyor demektir.
Güç ve gizlilik iktidarları yozlaştırır. İktidarların yozlaşması sonuçta siyaseti de yozlaştırır. Siyasetin yozlaşması da rüşvet ve yolsuzluk olarak ortaya çıkar. Rüşvet ve yolsuzluk ekonomik olmaktan daha çok siyasaldır. Gizlilikle yürütülen çıkar sağlama süreci demokrasinin şeffaflık ilkesinin zedelenmesini sağlar. Siyasal yozlaşma sonucunda demokratik kurumlar zaman içerisinde işlerliğini kaybederler. Bu durum çıkar ve baskı grupları demokrasisi yani adına "plütokrasi" denilen yozlaşma türünü doğurur. Bugün ülkenin ufku AKP iktidarı döneminde yolsuzluk, yağma, rüşvet, torpil ve rant iddiaları tarafından kapatılmıştır. Daha vahimi, iktidar yetkililerinin yaptıkları açıklamalarla haramı helal, haksızlığı hak, zulmü meşru gördüklerini açık bir biçimde ortaya koymalarıdır. AKP zihniyeti yolsuzlukları haram özgürlüğüyle, torpil ve kayırmacılığı ise akrabaları koruyup kollamayı öngören dinî referanslarla savunmaktadır. Bu her şeyden önce Yüce İslam dinine yapılmış büyük bir hakarettir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye bugün bir yandan yolsuzluk ve siyasi yozlaşma, diğer yandan da Anayasa ve yasaları çiğneyen yasa tanımaz bir Cumhurbaşkanı sorunu ile karşı karşıyadır. Anayasa'nın 104'üncü maddesinde Cumhurbaşkanına pek çok görev ve yetki verilmiştir ancak bu yetkiler içinde günlük politika yoktur. Cumhurbaşkanının başkanlık sistemine geçmek istediğini söyleyip Kırşehir'de AKP adına halktan oy istemesi Anayasa'ya aykırıdır, suçtur, Anayasa ihlalidir. Bu kürsüde bütün milletvekilleri Anayasa'yı koruyacağına namusu ve şerefi üzerine yemin etmişlerdir. Bütün milletvekillerini bu yemine sahip çıkmaya, siyaset yaparak ve taraflı davranarak Anayasa'yı açıkça çiğneyen, siyaseti yozlaştıran Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı gereğini yapmak üzere harekete geçmeye çağırıyorum. Erdoğan Birleşmiş Milletlerde...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - ...dünyanın beşten büyük olduğunu söylemiştir. Doğru, dünya beşten büyüktür, Türkiye de Erdoğan'dan büyüktür. (MHP sıralarından alkışlar)