| Konu: | Aydın Milletvekili Bülent Tezcan'ın, (2/362) esas numaralı 2872 Sayılı Çevre Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/234) |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 53 |
| Tarih: | 10.02.2015 |
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çevre Kanunu'nda bir değişiklik önergesi verdik, 37'nci maddeden indirdiğimiz önerge bu. Nedir bu değişiklik önergesinin özeti? Gerekçesi ayrıntılı olarak yazıyor ama vatandaşlarımız da anlasın diye özetle, net olarak şunu ifade edeyim: Bugün bizim Çevre Kanunu'muzda, yürürlükteki Çevre Kanunu'nda şöyle bir hüküm var, diyor ki: "Bir beldede su yatırımları, kanalizasyon yatırımlarıyla ilgili bütün giderleri vatandaş ödeyecek." Bunlar nasıl ödenecek, vatandaştan nasıl tahsil edilecek? "Su faturalarına bunları ilave edeceksiniz, su faturalarıyla birlikte, 'atık su bedeli' olarak bunlar tahsil edilecek." diyor. "Bir yerde baraj yaptıysanız, bir yerde suyla ilgili bütün yatırımları yapmışsanız, bir yerde kanalizasyonla ilgili ne kadar yatırım yapmışsanız bunların tamamının bedelini vatandaş ödeyecek 'kirleten öder' ilkesi gereğince." diyor.
Değerli arkadaşlar, buna bağlı yönetmelik 2012 yılının Ocak ayında yürürlüğe girdi ve ocak ayından itibaren su faturaları birden astronomik şekilde yükseldi. Şimdi, bu kanun "sosyal devlet" ilkesine açıkça aykırı, bu kanun "kamu hizmeti vatandaş için bir haktır" ilkesine açıkça aykırı. Devlet kanalizasyonunu, suyunu getirmekle yükümlüdür. Bunun parasını su faturasına yükleyemezsiniz. 10 milyon emeklinin açlık sınırının altında yaşadığı bir ülkede su faturalarıyla bu yatırımları vatandaşa yaptırmak vicdanla da bağdaşmaz, adaletle de bağdaşmaz, hukukla da bağdaşmaz.
Değerli milletvekilleri, bakın, bir yasa değişikliği yaptık, 6360 sayılı Yasa. Bununla birçok belediyeyi büyükşehir belediyesi hâline getirdik ve bu Yasa çerçevesinde büyükşehir belediyelerine daha önce özel idarenin mallarının devredilmesi gerekiyordu. Ama her ne hikmetse eğer o büyükşehir belediye başkanı Cumhuriyet Halk Partili ise, o büyükşehir belediye başkanı muhalefet partisindense özel idarenin malları büyükşehre değil İçişleri Bakanlığına ya da Hazineye aktarıldı; AKP'li ise, iktidar partisindense özel idarenin bütün malları büyükşehir belediyesine aktarıldı değerli arkadaşlar: Bu ülkede hizmeti hak eden sadece AKP'li belediye başkanını seçen beldeler mi?
Aydın Büyükşehir Belediyesi. Seçimlerde millet Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanına güven gösterdi ve seçti. Bakın ne oldu? Bitişik iki şehir, yanı başında Denizli. Denizli'de özel idare mallarının yüzde 95'i Denizli Büyükşehir Belediyesine geçti, Aydın Büyükşehir Belediyesine ise yüzde 1,3'ü verildi. Arkadaşlar, bunu vicdanla açıklamak mümkün mü, bunu adaletle açıklamak mümkün mü. Mezarlık yerleri büyükşehir belediyesine ama Kuşadası'nda, Didim'de oteller, özel idarenin turistlik arazileri, tesisler, para eden yerler İçişleri Bakanlığına. Bugün yaşanan tablo budur ve büyükşehir belediyeleri iktidarın yanında değilse artık doğrudan doğruya özel bir ambargoyla karşı karşıyadır.
Bakın, çok ilginç bir örnek vereceğim: 2009 model akaryakıt tankeri Aydın Defterdarlığına veriliyor, 1976 model akaryakıt tankeri Büyükşehir Belediyesine veriliyor, tablo bu. Böyle bir anlayışla Türkiye'de vatandaşa hizmet etmek mümkün değil. Büyükşehir belediyesi mahkeme kararıyla şimdi bunları almanın peşinde. Aydın İdare Mahkemesinin kararına rağmen hâlâ Büyükşehir Belediyesinin araçlarını vermemekte ısrar eden bir yapıyla karşı karşıyayız.
Değerli arkadaşlar, iç güvenlik paketi gündemde. Bakın, bu iç güvenlik paketinin güvenlikle bir ilgisi yoktur, bu paket doğrudan bir cinayet planıdır. Bu iç güvenlik paketi yürürlükte olmadan önce Gezi direnişinde 12 evladımızın kanı akıtıldı, öldürüldü. Şimdi bu iç güvenlik paketi çıkarılarak 12 bin evladımızın kanı akıtılması planlanıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi böyle bir hataya düşmemeli ama öncelikle Hükûmet bu hatadan, bu karanlık plandan derhâl vazgeçmek zorundadır.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)