| Konu: | Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 54 |
| Tarih: | 11.02.2015 |
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 685 sıra sayılı Yasa Tasarısı'nın 1'inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
1'inci madde, askerî yargıçların sicil işlemlerini düzenlemektedir. Şimdi, Sayın Bakan, ben, sözlerinizden hareketle bazı hususları sizin dikkatinize sunmak istiyorum: Siz konuşmanızda, İsveç'te Yargı Konseyini Parlamentonun seçtiğini söylediniz.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Hepsi değil... 8 tanesi... Bir kısmı yargıçların...
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) - Söylediniz.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Evet, söyledim.
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) - Şimdi, keşke İsveç'teki demokrasi kültürü, Parlamento kültürü Türkiye'de olsa da Türkiye'de de böyle işlem yapabilsek. Siz, İsveç'te yüzde 34 almış olan bir partinin Parlamentoda yüzde 65 çoğunluğu elde ettiğini gördünüz mü görmediniz mi? Var mı, İsveç'te öyle bir şey görebilir misiniz? Göremezsiniz.
İkincisi: İsveç Parlamentosunda, Anayasa Komisyonu Başkanının, Sayın Burhan Kuzu'nun, 4 sayın bakanın soruşturma komisyonu raporuyla ilgili söylediklerini göz önüne getirirseniz, orada bir anayasa komisyonu başkanı Sayın Kuzu'nun söylediklerini söyler mi, söylemez mi? Ne diyor? "Oğlan bizim, kız bizim." O zaman, biz Parlamentoyu bu şekilde, böyle bir sözle anacaksak İsveç Parlamentosu ile bizim Parlamentoyu maalesef karşılaştıramıyoruz. Keşke aynı demokrasi kültürü bizde olsa. Ne diyor? "Ben deli miyim? Siyasi hayatım biter. Bazıları kankam, bazıları benim dünürüm. Deli mi ne?" diyor. Şimdi, mealen söylüyorum, bunu hepiniz de okudunuz. Bizim Parlamentomuzun Anayasa Komisyonu Başkanı, maalesef, böyle bir değerlendirmede bulunuyor.
Siz değerlendirmelerinizi keşke ülkemizde var olan demokrasi kültürüyle ilişkilendirseniz. Siz, İsveç'te bir başbakanın bir yargı kararı üzerine "Güçleri yetiyorsa gelsin, yıksınlar; içine gireceğim, oturacağım." dediğini duydunuz mu? Siz öyle bir şey tahayyül edebilir misiniz, öyle bir şey hayal edebilir misiniz? İsveç'te öyle bir şey olabilir mi? Olamaz. Sayın Bakan, maalesef, bizim ülkemizde bunlar var. İsveç'te kurumlar güçlü. İsveç'te her şey tek adamın iki dudağı arasından çıkan söze göre yapılmıyor. O nedenle, ben bunu sizin dikkatinize sunmak istedim.
Bir başka husus, diyorsunuz ki: "Yargı denetimi varsa buna güvenmek gerekir." Doğru, öyle mi? Ama, yargıya güvenmeyen sizdiniz, "Yargıda paralel yapı vardı." diyen sizdiniz. Şimdi, siz ne yapıyorsunuz? Yargıda kendi paralel yapınızı oluşturmaya çalışıyorsunuz ve Silahlı Kuvvetleri de buna alet etmeye çalışıyorsunuz. Bu nedenle, bu tasarıyı buraya sevk ederken bunların göz önünde bulundurulması lazımdı.
Gene, başka bir konuşmanızda, daha doğrusu konuşmanızın bir bölümünde 4482 sayılı Kanun'u örnek gösterdiniz. Biliyorsunuz, 4482 sayılı Kanun memurların ve diğer kamu görevlilerinin yargılanma usulünü gösteren bir kanundur. Bakın, memur. Siz yargıçları memur statüsüne getiriyorsanız o zaman bizim söyleyecek bir şeyimiz yok zaten. O zaman, biz ne söyleyeceğiz? Şimdi yargı bağımsızlığından nasıl bahsedeceğiz? O nedenle, bunu da dikkatinize sunmak istedim.
Yani, kısaca, Sayın Bakan, siz bu yasaları değiştirmeden önce bir zihniyet değişikliğine gitmek zorundasınız. Zihniyet değişikliği lazımdır, olması gereken odur. Siz yasaları toplumsal bir ihtiyaçtan doğduğu için değil, AKP'nin ihtiyaçlarına göre buraya getiriyorsunuz ve hep de yanlış yapıyorsunuz. Dikkat edin, 2010 yılı referandumuna kadar tüm Anayasa değişiklikleri bu Parlamentodan oy birliğiyle geçmiştir, ta ki 2010 yılına kadar. Ondan sonra, artık yasalar ve Anayasa değişikliği bir gerilim vasıtası olmaktadır diyorum, hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim.