| Konu: | Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 54 |
| Tarih: | 11.02.2015 |
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, Türkiye'de şu an en önemli sorun adalet sorunu. Türkiye'de adalet yok. Adaletle ilgili yapılan son düzenlemelerin hepsi yargının bağımsızlığını ortadan kaldırmak, hem askerî yargının hem adli sivil yargının hepsini sivil otoritenin emri altına almaktan ibarettir. Bu da sonuç olarak, dayısı olanın, arkası olanın, iktidarın yanında olanın korunduğu, onun dışındaki muhaliflerin, mağdurların ezdirildiği bir durum yaratıyor. Bu, şu demek: Adaletin olmadığı bir yerde toplumsal barış olmaz. Duverger'in meşhur sözüdür: "Adaletin olmadığı bir yerde herkes suçlu duruma düşebilir." Herkes düşebilir. Yani, bu yasalarla, bu çıkardıklarınızla, bu denetimlerinizle, bu kontrollerinizle evrensel hukuku yok sayarsanız, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6'ncı maddesini yok sayarsanız ve üstelik yok sayarken, tahrip ederken, değiştirirken bir de oraya atıfta bulunursanız siz askerî yargıda 6 bin askerin şüpheli ölümünde adalet bulabilir misiniz? 6 bin kişi ölmüş. Peki, Ceylânpınar'da son öldürülen 3 askerle ilgili yargılama konusunda, niye birdenbire kamuoyuna yansıtılan "Yok telefon geldi, yok bilmem kişisel meseleydi, birbirini vurdular."ın arkasından sınır görüntüleri çıktı ortaya? Ki birileri gelmiş, orada askerleri vurmuş. Şimdi, burada da çocuğunu askere gönderen birisinin sığınacağı bir liman yoksa ve sivil otorite tarafından kapatılıyorsa ne yapacaksınız? Nereye sığınacaksınız?
Anayasa Mahkemesinde görev değişikliği oldu, ne oldu? 11 yargıç atanmıştı iktidar döneminizde, onların içinden birisi seçildi. "Ben kuvvetler ayrılığından yanayım." diyor. O dönemde Anayasa Mahkemesinin 2007 kararlarını "darbeci" olarak niteliyordu. Yargıtay Başkanı değişti, o da "Kuvvetler ayrılığından yanayım." diyor ama gel gelelim buraya geldiğimiz zaman bakıyoruz ki, kuvvetler birliği. Kuvvetler birliğini tek adamın emrine verme, tek partinin emrine verme ve adaleti tamamen ortadan kaldırma, adaletsiz bir ülke yaratma toplumun DNA'sıyla oynamak demektir arkadaşlar. Hepimiz bunu gördük, yaşadık. Kişi güvenliği ve özgürlüğü yoksa, yaşam hakkı tehdit altındaysa, işkence görecekse, adil yargılanma hakkı yoksa, hak arama özgürlüğü yoksa, kişilik haklarını koruyamıyorsa, düşünce ve ifade hürriyeti yoksa, inanç özgürlüğü yoksa, mülkiyet hakkını koruyamıyorsa, hakkını, hukukunu arayamıyorsa, kapılara gittiği zaman kapılar kapanıyorsa karşısında ve o ülkede adalet bittiği zaman, adaletin bittiği yerde ihkakıhak başlar. Bu, çok tehlikelidir. İhkakıhak, her hukukçu olanın bilmesi gereken bir konudur. Bu yargı düzenlemeleri öyle konjonktürel olarak siyasi iktidarların hesabına, lehine yapılacak şeyler değil. Bir ülkenin adaleti evrensel hukuk kurallarına göre şekillenir, Anayasa'nın 90'ıncı maddesi bunun için konuldu, getirirsiniz Avrupa İnsanları Mahkemesinin ve Sözleşmesi'nin değerleri ışığında bir yargı sistemi kurarsınız, her dört parti de buna katılırız ama maalesef bunu, bu şekilde yok ediyorsunuz. Bunun vebali sizin boynunuzadır.
Bunu ifade etmek için söz aldım.
Sağ olun.