GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Yasama Yılı:5
Birleşim:54
Tarih:11.02.2015

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Tasarının 5'inci maddesi askerî yargıçların izin durumlarını düzenliyor. Aslında bu tasarının can alıcı birkaç noktası var. Bu tasarının can alıcı noktası, Askerî Hâkimler Kurulunun kuruluşuna ilişkin maddelerdir, diğerleri de bunu tamamlayıcı maddelerdir. Sayın Bakan, bu Askerî Hâkimler Kurulunun teşekkül tarzına bakınca bunun yargı bağımsızlığıyla bağdaşır hiçbir yönü yok. Sayın Bakan Başkan; Sayın Bakanın önerdiği, Başbakanın atadığı 4 üye var ve kurul bu zevattan müteşekkil. Böyle bir kurulun yargı bağımsızlığına uygun bir kurul olarak düşünülmesi, öyle görülmesi, buraya bu şekilde konması bana göre akla ziyandır, öyle bir şey olamaz.

Siz zaten, kusura bakmayın ama, demin de ifade ettim, biraz evvelki konuşmamda da söyledim, bu değişiklikleri yaparken, yasal düzenlemeleri getirirken toplumsal ihtiyaçtan kaynaklanan bir sebepten ötürü getirmiyorsunuz; konjonktür neyi gerektiriyorsa, AKP'nin o anki konjonktüre bakışı nasılsa değişikliği ona göre getiriyorsunuz. Mesela size örnek vereyim: "Yargıtay üyelerinin sayısı fazla, azaltılmalı." dediniz, ona göre bir girişimde bulundunuz. Konjonktür değişti, "Yargıtay üyelerinin sayısı az, artırılmalı." dediniz, ona göre değişiklik getirdiniz. Baktınız ki olmadı, evdeki hesap çarşıya uymadı, bu sefer üye sayısını bir daha artırdınız. Yanlış hatırlamıyorsam, şimdi Yargıtay üye sayısı 516 falan, siz dünyada 516 üyeli bir yüksek mahkeme biliyor musunuz, bilmiyor musunuz? Türkiye'nin dışında yok. Çünkü, AKP'nin o günkü ihtiyacı buydu, ona göre getirdiniz; şimdiki ihtiyaç bu, buna göre getiriyorsunuz.

Yalnız, sayın milletvekilleri, hepinizin dikkatine sunuyorum, yanlış bir iş yapıyorsunuz. Kurumların içini boşaltıyorsunuz, kurumları parti kurumu hâline getiriyorsunuz yani devlet kurumu olmaktan çıkarıyorsunuz, parti kurumu hâline getiriyorsunuz. Bu da buna benzer bir şeydir. Siz tüm kurumları bu şekilde dizayn ederseniz, içini boşaltırsanız demokrasiyi yaşatamazsınız. Çünkü, hep söylüyoruz: Demokrasi, bir kurumlar ve kurallar rejimidir. Demokraside kurumlar güçlü olmalı, kurallar olmalı ve kurallar işlemelidir. Aksi hâlde demokrasi gelişmez, demokrasi yaşamaz, demokrasiyi yaşatamazsınız. Ama şu var tabi: Demokrasiyi yaşatmak gibi bir derdiniz yoksa elbette kurumların içini boşaltabilirsiniz. Demokrasiyi bir tramvaya benzetir, zamanı geldiğinde, uygun durak geldiğinde inecek bir faaliyet gibi görürseniz elbette bu tür bir düzenlemeyi getirebilirsiniz. Ama demokrasiyi devlet yaşamında hâkim kılmak istiyorsanız, bu tür düzenlemeler yanlış düzenlemelerdir ve bundan vazgeçmeniz lazım. Kaldı ki başka bir tehlikeli şey yapıyorsunuz, bazı kurumlar üzerinden bazı kurumları siyasallaştırıyorsunuz. Yani, şunu demek istiyorum: Askerî hâkimler üzerinden, askerî yargıçlar üzerinden Türk Silahlı Kuvvetlerini siyasallaştırmaya çalışıyorsunuz. Bu çok yanlış bir değerlendirme, çok yanlıştır bu. Bugün sizin işinize öyle gelmiş olabilir ama çok yanlıştır. Bakın, çok sık verdiğimiz bir örnek var. Balkan Savaşı'nı o zamanki Osmanlı Devleti niye kaybetti biliyor musunuz? O zaman Türk Silahlı Kuvvetleri siyasallaştığı için, daha doğrusu Türk Silahlı Kuvvetlerine siyaset bulaştığı için Balkan Harbi'ni kaybettik, tüm Balkanları kaybettik. Şimdi, bundan ders almıyorsunuz, tarihten ders almıyorsunuz. O nedenle, sizi uyarma ihtiyacı hissediyorum.

Şimdi, Millî Savunma Bakanlığı kadrolarına Sayın Bakan dilediği hâkimi, savcıyı muvafakatini almaksızın görevlendirebilecek. Şimdi, bir davaya bakan bir hâkim var, bir savcı var. Sayın Bakan o davada o hâkimin ya da savcının -tabii, şahsınızı kastetmiyorum, genel söylüyorum- bulunmasını uygun görmüyor. Ne yapacak? Millî Savunma Bakanlığı kadrosuna alacak, oraya başka bir hâkim veya savcı görevlendirecek. Diyeceksiniz ki: "Olmaz." Olur, çok gördük; Deniz Feneri davasında gördük, 17-25 Aralık operasyonlarından sonra gördük, bunun örnekleri çok. Deniz Feneri unutulmaz bir şeydir. Bakın, Deniz Feneri hepinizin vicdanını sızlatmalı. Deniz Feneri'nin başsanığı, şimdi Cumhurbaşkanının uçağında gazeteci sıfatıyla yer alıyor. Bu sizin hiç vicdanınızı kanatmıyor mu? İşte burada da olacak odur diyorum ve hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)