| Konu: | Türkiye'de grev hakkının kullanılmasına ilişkin |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 55 |
| Tarih: | 12.02.2015 |
MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Grev hakkıyla ilgili söz almış bulunuyorum.
Anayasa'mızın 54'üncü maddesi "Toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında, uyuşmazlık çıkması hâlinde işçiler grev hakkına sahiptirler." diyor ve devam ediyor fakat son, AKP'nin on üç yıllık iktidarı döneminde grev hakkının ne yazık ki kullanılmadığını açık ve net bir şekilde görüyoruz. AKP'nin on üç yıllık iktidarı döneminde yaklaşık olarak 9 kez madenlerde, metalde, lastikte ve cam iş kollarında grevler ertelenmiştir.
Şimdi, 1 Ağustosta Türkiye'de metal iş kolunda çalışan yaklaşık 80-90 bin işçiyi kapsayan bir toplu sözleşme görüşmeleri başladı. Burada TÜRK-İŞ'e bağlı TÜRK METAL, HAK-İŞ'e bağlı ÖZ ÇELİK-İŞ ve DİSK'e bağlı BİRLEŞİK METAL-İŞ Sendikasını kapsayan, yaklaşık olarak 89 bin işçiyle bir toplu sözleşme süreci yaşandı. MESS'le, METAL İŞVERENLERİ Sendikasıyla görüşmeler yapıldı. Yapılan görüşmeler ve müzakereler sonucunda, TÜRK-İŞ'e bağlı TÜRK METAL SENDİKASI ve HAK-İŞ'e bağlı ÖZ ÇELİK-İŞ Sendikası toplu sözleşmeyi imzaladı. DİSK'e bağlı BİRLEŞİK METAL-İŞ Sendikası yapılan bu görüşmeler sonucunda, işçilerin söz ve karar ilkesi çerçevesinde, toplu sözleşmenin iki yıldan üç yıla çıkartılması, en düşük ücret olan 1.200 liranın insanca yaşayabilecekleri bir ücrete çıkartılması ve Türkiye'deki enflasyon, hayat pahalılığı, ekonomik ve sosyal hakların toplu sözleşmeye giydirilmesi konusundaki tutum ve davranışları, talepleri sonucunda MESS'le anlaşamadılar ve prosedür grev aşamasına kadar geldi. 29 Ocak son tarih ve 29 Ocakta da BİRLEŞİK METAL-İŞ Sendikası yaklaşık 41 iş yerinde, 15 bin işçiyi kapsayan greve çıktı arkadaşlar. Bu anayasal bir haktır çünkü eğer greve çıkmamış olsalardı toplu sözleşme yapma yetkisini kaybedeceklerdi. Grevin ikinci günü, ayın 30'unda Bakanlar Kurulu Resmî Gazete'nin mükerrer sayısında bir kanun yayınlandı, diyor ki, 29 Ocakta Bakanlar Kurulu toplandı ve metal iş kolunda çalışan 15 bin işçiyi kapsayan bu grevin millî güvenliği bozucu nitelikte olduğu gerekçesiyle grevi altmış gün süreyle erteledi.
Şimdi, burada iki temel nokta var:
Bir; millî güvenliği gerçekten etkiliyor mudur metal iş kolunda, otomobil sektöründe, buzdolabında, çamaşır makinasında, mikrodalgada, demir-çelikte millî güvenliği engelleyen ne var ki Bakanlar Kurulu toplanıp bunu millî güvenlik gerekçesi yaparak grevi erteliyor?
İkincisi; gerçekten 29'unda Bakanlar Kurulu toplanmış mıdır, toplanmamış mıdır?
Şimdi, burada çok değerli iki bakanımız var; Sayın Veysel Eroğlu ve Sayın Millî Eğitim Bakanımız burada. Kendilerine sormak istiyorum: 29 Ocakta Bakanlar Kurulu toplanıp böyle bir karar aldı mı, almadı mı arkadaşlar? Ama bizdeki verilere göre 29'unda Bakanlar Kurulunun toplanmadığı açık ve net. 29'unda Sayın Başbakanın programı:
Saat 11.00'de törende Sayın Başbakan.
Sayın Grup Başkanvekili,13.00'te Cumhurbaşkanıyla görüşme yapıyor.
15.30'da Genelkurmay Başkanıyla görüşme yapıyor.
16.30'da MİT Müsteşarıyla görüşme yapıyor. Büyük bir ihtimal MİT Müsteşarıyla görüşme yaparken adaylığı da mutlaka konuşmuşlardır.
17.00'de de çözüm süreciyle ilgili bir toplantıya katılıyor.
Şimdi, Sayın Bakanlar, siz 29'unda katılmadığınız Bakanlar Kurulunda elden imzayla millî güvenliği zedeleyici noktada BİRLEŞİK METAL-İŞ Sendikamızın grevini erteliyorsunuz.
Şimdi, arkadaşlar, millî güvenliği ilgilendiren bir konuda mutlaka Bakanlar Kurulunun toplanıp karar alması gerekiyor. Millî güvenliği etkileyen nedir? Ülkede savaş mı var; Türkiye Rusya'yla, İran'la, Irak'la, Suriye'yle, Yunanistan'la savaş mı yapıyor, kendi içimizde mi bir savaş var, nedir? Ama bunları gerekçe göstererek grevi erteliyorlar arkadaşlar. Bu antidemokratiktir, bu hukuk dışıdır, bu yasa dışıdır. Bunu bir kez daha burada söylemek istiyorum ve AKP on üç yıllık iktidarı döneminde 13 kez grevi ertelemiştir. Buradan protesto ediyorum.
Nazım Hikmet diyor ki: "Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim/ Akarsuyun, meyve çağında ağacın, serpilip gelişen hayatın düşmanı/ Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına: Çürüyen diş, dökülen et/ Bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gidecektir/ Ve elbette ki, sevgilim, elbet/ Dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya/ Dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle: İşçi tulumuyla bu güzelim memlekette."
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)