GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ankara Milletvekili Zühal Topcu ve 25 milletvekilinin; milli eğitimle ilgili sorunlara çözüm bulamadığı ve sorunların daha kötüye gitmesine sebep olduğu iddiasıyla Millî Eğitim Bakanı Nabi Avcı hakkında bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/44)
Yasama Yılı:5
Birleşim:55
Tarih:12.02.2015

AK PARTİ GRUBU ADINA AVNİ ERDEMİR (Amasya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ankara Milletvekili Zühal Topcu ve 25 milletvekilinin Millî Eğitim Bakanımız Nabi Avcı hakkında vermiş olduğu gensorunun aleyhinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, hepimizin bildiği gibi, gensoru ciddi bir müessese, verildiğinde, konular ortaya konduğunda kamu vicdanında ve yüce Meclisin vicdanında makes bulması gerekiyor, yoksa gensoru müessesesinin yıpranmasına, etkisini kaybetmesine sebep oluyor.

Bu gözle, gensoru konularından birkaçına şöyle bir bakalım; deniyor ki: "Fatih Projesi tamamlanmadı." "Akademisyenler unutuldu." "Dershaneler kapatıldı." "Yeni atanan öğretmen adaylarına sözlü ve/veya yazılı sınav getirildi." "YÖK Yasası hâlâ yapılamadığı için düzenlemeye geçilemedi." Evet, gensoru konularından birkaçı bunlar değerli arkadaşlar.

Değerli arkadaşlar, AK PARTİ'nin eğitim alanında yaptığı icraatlar bu gensoru konusu olarak sıralanıyor ve uygulamada karşılaşılan sorunlar gensoru sebebi olarak ortaya konuyor. İşin doğrusu, bu konuları gensoru sebebi olarak görünce, ben AK PARTİ milletvekili olarak, diğer taraftan da Sayın Bakan adına sevinmedim dersem yalan söylerim. Biz, AK PARTİ olarak on iki yıllık iktidarımızın ve eğitim alanında yaptıklarımızın arkasındayız. Sayın Hüseyin Çelik Beyefendi, Sayın Nimet Baş Hanımefendi, Sayın Ömer Dinçer Beyefendi bakanlıkları dönemlerinde AK PARTİ'nin eğitim politikalarını uygulamışlar...

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Erkan ne oldu?

AVNİ ERDEMİR (Devamla) - ...ve eğitimde fiziki altyapının güçlendirilmesinde, eğitimin teknolojiyle buluşmasında, ders programlarının yenilenmesinde, yapısal reformların yapılmasında hepsi ayrı ayrı önemli hizmetler yürütmüşlerdir; buradan kendilerine teşekkür ediyorum.

ORHAN DÜZGÜN (Tokat) - Her gelen enkaz aldığını söyleyerek başladı ama nasıl oluyor?

AVNİ ERDEMİR (Devamla) - Sayın Nabi Avcı, nezaketi, zarafeti, bilge kişiliğiyle aldığı hizmet bayrağını daha yükseklere çıkarmak için samimi gayret göstermiş, eğitimde özgürlükçü, çoğulcu yaklaşımı benimsemiş, kılık kıyafet serbestisini getirmiş; okulu, öğretmeni ve öğrenciyi esas alan TEOG sistemini başlatmıştır. Ne yazık ki, bu önemli değişiklikler ve hizmetler karşılığında teşekkür edilmesi gerekirken hakkında gensoru verilmiş, bugün onu görüşüyoruz.

Biz, elbette, muhalefetin denetim hakkına saygı duyuyoruz ve eleştirilerini dikkate alacağız, karşılaşılan sorunlarla ilgili çözüm önerilerinden yararlanacağız. Bardağın boş tarafı var mı, neler yapılabilir, bir daha bakacağız. Bu gensoru vesilesiyle on iki yıllık eğitim hizmetlerimizi Meclisimizle, milletimizle paylaşacağız. Buna fırsat verdikleri için kendilerine teşekkür ediyoruz.

Değerli arkadaşlar, kuruluşundan bugüne AK PARTİ iktidarları güçlü devlet, evet, mutlu millet hedefine ancak eğitimle ulaşabileceği inancıyla eğitime büyük önem vermiş ve bütçeden hep en büyük payı eğitime ayırmıştır. Evet, 13 bütçe yaptık, hepsinde birinci sırada eğitim var. Devraldığımız Türkiye'de yani eski Türkiye'de, 2002 yılında Millî Savunma Bakanlığı bütçesi 8,2 milyar, Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi 7,4 milyar yani...

ENGİN ALTAY (Sinop) - Avni Bey, yatırım paylarını, yatırım bütçelerini söyle; yatırımlara gel.

AVNİ ERDEMİR (Devamla) - ...Millî Savunma Bakanlığı bütçesi, evet, Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinden fazlaydı. 2015 yılında Millî Savunma Bakanlığı bütçesinin 22,7 milyar, Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinin ise 62 milyar olduğunu görüyoruz. Yani 2002'de Millî Savunma Bakanlığı Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinden fazlayken 2015'te...

GÜRKUT ACAR (Antalya) - Diyanet İşleri Başkanlığına da bir bakalım.

AVNİ ERDEMİR (Devamla) - ...Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi Millî Savunma Bakanlığı bütçesinin neredeyse 3 katına çıkmıştır. Bu, bizim eğitime ne kadar önem verdiğimizi göstermesi bakımından önemlidir.

AK PARTİ iktidarı olarak, Anayasa'da ifadesini bulan eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak için de çok önemli çalışmalar yürüttük. Evet, bu amaçla ders kitaplarını ücretsiz dağıttık ve velilerimizi büyük bir külfetten kurtardık. Doğru mu? Doğru. İsterseniz gelin "Yanlış." deyin. Milletimiz okulların açıldığı gün kitapların masanın üzerinde olduğunu ve çocuğunun akşam eve kitapla döndüğünü görüyor ve bunu yaşıyor. Şartlı eğitim yardımlarıyla dar gelirli ailelerin çocuklarını okula göndermesini özendirdik. Taşımalı eğitim uygulamalarını liseyi de kapsayacak şekilde genişlettik.

Muhalefet gensoru gerekçesinde ne diyor? "FATİH Projesi tamamlanamadı." Düşünebiliyor musunuz, bir projenin henüz tamamlanamamış olması gensoru konusu oluyor. Demek ki Sayın Nabi Avcı'yla ilgili gensoru verecek konu bulmak gerçekten zor. Evet, FATİH Projesi'ni biz başlattık, bilgi ve iletişim teknolojisinin kullanımıyla eğitimde kalite artışını hedefledik, 3.657 okula 65 bin akıllı tahta kurduk, 739 bin tablet bilgisayarı öğretmen ve öğrencilerimize dağıttık. Bu proje büyük bir proje olup en önemli özelliği, yerli bilişim sektörünün oluşmasını ve güçlenmesini sağlamak ve çocuklarımızı yaşayacağı çağa hazırlamaktır.

Değerli milletvekilleri, bütçeden en büyük payı eğitime ayırdığımız gibi, her yıl en fazla kadroyu da eğitime ayırdık. Bugün çalışan 866 bin öğretmenin 473 binini AK PARTİ iktidarı olarak biz atadık yani bugün çalışan öğretmenlerin yarıdan fazlası AK PARTİ iktidarında atandı. Sayın Nabi Avcı döneminde iki yılda 92.374 öğretmen atandı.

Biraz önce dendi ki: "Seçim ihtirası ile öğretmen ataması arasında ilişki kuruluyor." Burada yanıldıklarını kendileri de biliyor. Eğer biz popülizm yapsak o zaman çok fazla -evet, ülkenin ekonomisini dikkate almadan- atama yapmamız gerekiyor.

Değerli arkadaşlar, eğitimde beşerî ve fiziki altyapıyı iyileştirdik. 2002 yılında 347 bin derslik vardı, biz son on iki yıl içinde 234 bin yeni dersliğin yapımını tamamladık.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Hâlâ birleştirilmiş okullarda, sınıflarda ders gösteriyorsunuz.

AVNİ ERDEMİR (Devamla) - Başta kız çocuklarının okullaşması olmak üzere tüm kademelerde okullaşma oranlarında artış sağladık. Okul öncesi eğitimde yüzde 11'lerde olan okullaşma oranını yüzde 42'lere çıkardık. Gelin, deyin ki: "Hayır, çıkarmadınız."

Özel eğitimi destekledik değerli milletvekilleri.

Bu çalışmalar eğitimde kaliteyi artırdı, fırsat eşitliğine katkı sundu. Hep eleştirilen -biraz önce de eleştirildi- PISA sonuçlarını eğitimde fırsat eşitliği açısından değerlendirirsek bu başarıyı daha net görürüz. Zira, 2003'te en alt gelir grubuna sahip aile çocukları ile en üst gelir grubuna sahip aile çocukları arasındaki puan farkı 122'ydi, 2012'de bu puan farkı 86'ya indi. OECD ülkelerinde bu iki grup arasındaki puan farkı 90'dır. Yani, biz, on iki yıldır uyguladığımız fırsat eşitliğine yönelik politikalarla bu alanda OECD ülkelerinden daha iyi bir noktaya geldik.

Değerli milletvekilleri, gerçekten de 2003-2015 yılları eğitimde hamle yılları oldu. Bu dönemde biz daha demokratik ve özgürlükçü bir eğitim anlayışını benimsedik. 4+4+4 sistemiyle 28 Şubatın eğitimdeki son izlerini de sildik. 28 Şubat mağduru öğretmenlerimiz mesleklerine geri döndü. Ortaokul ve liselerde başörtüsü yasağını kaldırdık. Öğrencinin beceri ve tecrübelerini dikkate aldık, yeni seçmeli dersler getirdik; Kur'an-ı Kerim ve siyer derslerini seçmeli olarak okutmaya başladık. On iki yıllık kademeli zorunlu eğitimi başlattık.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, gensoruda "Meslek liselerindeki büyüme ve gelişme problemleri hâlâ çözülmedi." deniyor. Bunu söyleyenler mesleki eğitim için yapılanları ve mesleki eğitimin bugünkü geldiği noktayı muhakkak bilmiyorlar. İnanıyorum ki, bu konuyu bilseler gensorularına gerekçe yapmazlardı. Maalesef, kesintisiz eğitimle, katsayı adaletsizliğiyle meslek liselerinin üniversite yolu kesilmiş; meslek lisesi elektrik bölümü mezununa "Elektrik mühendisi olamazsın.", makine bölümü mezununa "Makine mühendisi olamazsın." denmiştir. Sonuçta, kimse çocuğunu üniversiteye girme şansı olmayan meslek liselerine göndermemiş, meslek liseleri hiçbir umut taşımayan çocukların gittiği mutsuzlar, umutsuzlar lisesine dönüşmüştür. Mesleki eğitim nitelik sorunu yaşamış, büyük yara almıştır. Bu kararlardan mağdur olan bu milletin çocuklarının çığlıkları duyulmamış, gözyaşları sel olup oligarşiyi boğmuş, maalesef, farkına varılmamıştır. Evet, bizden önce yani AK PARTİ iktidarından önce "İmam-hatip liselerinin önünü keseceğiz." diye getirilen katsayı adaletsizliğiyle bütün mesleki eğitime darbe vurulmuştur. Katsayı adaletsizliğini ortadan kaldırdık, mesleki eğitimin önünü açtık. Organize sanayilerinde yapılan meslek liselerini destekledik. Bu sayede meslek liselerine olan talep hızla arttı. Mesleki ve teknik eğitimin payını yüzde 36'dan yüzde 54'lere çıkardık. Şu anda Avrupa ortalamalarındayız. İşte, sonuç bu. Bu mu meslek liselerinde büyüme ve gelişmenin olmaması?

Değerli milletvekilleri, maalesef, bugün okulu, öğretmeni ve öğrenciyi eğitimin merkezine alan ve okul dışı kurumlara ihtiyacı azaltan TEOG sistemi gensoru sebebi yapılmış. Peki, TEOG'la ilgili bu eleştiriler niçin yapılıyor, sorun nerede? Ben inanıyorum ki bu eleştirilerin iki sebebi var: Ya her şeyi eleştirmeye dayalı, hakkı, hukuku unutturan köhnemiş siyaset anlayışı ya sistemi bilmeme, sistemi tanımamadır.

FATMA NUR SERTER (İstanbul) - Hatanızı kabul ettiniz, sistemi değiştirdiniz.

AVNİ ERDEMİR (Devamla) - TEOG'un temel özelliği, öğrenci başarısını anlık bir performansa dayalı olarak değil, geniş bir zaman dilimine yayarak belirlemektir. Siyasetçi olmanın ötesinde bir eğitimci olarak şunu inanarak söylüyorum ki TEOG şeffaf, açık bir sistem, kayırmacılıktan uzak bir sistem. 6 temel ders için 8'inci sınıfta öğretmen tarafından dönemsel olarak yapılan sınav, evet, merkezî olarak yapılıyor. Bu sınav öğrencinin okulunda, arkadaşlarıyla aynı ortamda, stressiz, sıkıntısız bir şekilde yapılıyor. 6'ncı, 7'nci, 8'inci sınıf başarı puanları ile 8'inci sınıftaki -biraz önce ifade ettiğim- ortak sınav puanları birleştiriliyor ve yerleştirme puanı oluyor. Bu yerleştirme puanlarıyla öğrenciler tercih yapıyor. İki tercih var: Bunlardan biri, (A) grubu tercih yani okul türü. Evet, puanına göre tercih yapıyor öğrenciler. Okulların kodu var. Edirne'deki öğrenci Kars'taki bir okulu, Kars'taki bir öğrenci İstanbul'daki bir okulu koduna göre, puanına göre tercih ediyor. Diğer taraftan, buraya yerleşemeyeceğine inanan öğrenci (B) grubu dediğimiz tercihlerden, 6 tercihten 4'ünü yapıyor. (A) grubu tercihlerine puanı tutan öğrenciler, adresi neresi olursa olsun, evet, istedikleri okula e-okul sistemi tarafından otomatik yerleştiriliyor. (A) grubu tercihlerine yerleşemeyen öğrencilerimiz (B) grubundan tercih ettikleri 4 okuldan 1'ine, tercih öncelikleri dikkate alınarak ikamet ettikleri adrese en yakın boş kontenjanı olan okula, puan üstünlüğü esasına dayalı olarak sistem tarafından otomatik atanıyor.

Değerli arkadaşlar, bir taraftan sıfır çekenlerin varlığından bahsediliyor, bir taraftan da "Çok fazla tüm soruları yapan öğrenciler var." deniyor. Sizce bu bir çelişki değil mi? Evet, artık öğrenciler işledikleri konulardan sorumlu, onun için başarı artıyor. Değerli arkadaşlar, işte, TEOG'un en önemli başarısı da bu, okulu merkez olarak ortaya çıkarıyor.

Uygulama sonuçları nedir arkadaşlar? Evet, üzerinde fırtınalar koparılan yerleştirme sonuçlarına göre, inanın, 8'inci sınıfı bitirmiş, mezun olan 1 milyon 300 bin öğrenciden 1 milyon 136 bini tercih yapmış ve 134 bin öğrenci tercih yapmamıştır. Niçin? Özel okula gitmek istemiş veya azınlık okulunu bitirmiş, tercih yapmamış. Bu çocuklarımız tercih yapmadıkları için tabii ki sistem tarafından bir okulla ilişkilendirilmiş. Ancak, bu arkadaşlarımız, bu çocuklarımız diyelim ki Rize imam-hatiple ilişkilendirildi -sistemde kaçak olmasın diye ilişkilendirilmiş- bu arkadaşımız hangi özel okula gidecekse direkt kayıt olmak istediği özel okula gidiyor, kaydını otomatik yaptırıyor yani Rize'yi falan görmüyor; insanlarımızın, öğrencilerimizin mağduriyeti yok.

Değerli arkadaşlar, deniyor ki: "TEOG'dan öğrenciler memnun değil. TEOG sınavında yaşanan sorunlar yüzünden ailelerin ve öğrencilerin psikolojisi bozuldu." Arkadaşlar, hiç üzülmeyin, öğrenci, öğretmen ve veli TEOG'dan memnun, yapılan anketlerde yüzde 85'in üzerinde memnuniyet var.

Değerli arkadaşlar, maalesef ve maalesef, gensoruda "Akademisyenler unutuldu." deniyor. İnanın, siz bilmeseniz de akademisyenler unutulmadığını biliyor. Kendisi de bir akademisyen olan Başbakanımız göreve başlar başlamaz bu konuya el atmış, akademik teşvik ödeneğiyle birlikte öğretim elemanlarına yüzde 35 civarında zam yapılmıştır.

Evet, maalesef, ihtiyaç duyan öğrenciye okullarda bedava kurslar açmak bu memlekette gensoru sebebi olmuş. Gensoruda "Dershanelerin kapatılması yüzünden devlet eliyle kurslar açıldı. Sürecin başarısızlıkla sonuçlanacağı öğrenci talebinin azlığından ortaya çıkmaktadır." deniyor. Bakalım, gerçekler öyle mi, talep az mı? 4 Kasım 2014 itibarıyla yurt genelinde açılan kurs merkezi olan okul sayısı 17 bin küsur, açılan kurs sayısı 196 bin küsur, müracaat eden öğrenci sayısı 2 milyon 547 bin 902, görevlendirilen öğretmen sayısı 104 binin üzerinde. Demek ki kurslara ihtiyaç var, demek ki talep az değil. Hiç şüpheniz olmasın, kurslara katılan öğretmelerin ücretleri de en kısa sürede düzeltilecek.

Değerli arkadaşlar, evet, serbest kıyafet uygulaması da gensoru sebebi. Arkadaşlar, velilere güvenelim, öğrencilere güvenelim, verecekleri kararlara saygı gösterelim. Yönetmelik gayet açık, kararı öğrenciler ve veliler veriyor. Dünyaya bakalım, gelişmiş ülkelere bakalım; tek tip kıyafet uygulamasını Fransa 1968'de, Almanya 1980'lerde, İngiltere 1950'lerde terk etti. Okul dışında aynı mahallede, sokakta bir arada serbest kıyafetlerle oynayan, arkadaşlık eden öğrencilerin okulda da serbest kıyafet giymelerinin ne sakıncası olabilir? Serbest kıyafet uygulayan okullardaki öğrencilerin öz güveni, gözlerindeki ışıltı ne kadar doğru bir iş yaptığımızı gerçekten gösteriyor.

Değerli arkadaşlarım, evet, yine YÖK Yasası'nın değişmemesini bile Sayın Nabi Avcı'dan soran ve gensoru sebebi sayan anlayışı, doğrusu, anlamakta da güçlük çekiyorum. Eğer YÖK Kanunu'nun değiştirilmemesi gensoru ve bakan düşürme sebebiyse 1982'den beri, içinde MHP ve CHP'nin de bulunduğu hükûmetlerin Millî Eğitim Bakanlarının hep istifa etmesi gerekirdi herhâlde.

Yine unutmayalım ki YÖK Kanunu Anayasa'dan da eski olup Anayasa değişikliği yapmadan -yükseköğretim kurumlarının kısaltılması olan- YÖK Kanunu'nun adını bile değiştirmek mümkün değil. Evet, Anayasa'yı değiştirmeden, köklü bir YÖK değişikliği zor. Gelin, Anayasa'yı ve YÖK Kanunu'nu değiştirelim desek yine biriniz "Çay içer gidersiniz." dersiniz herhâlde, bir diğeriniz de "Hiç gelmeyin, kapımız kapalı." dersiniz. Hiç merak etmeyin değerli arkadaşlar, inşallah, 2015 yılı yeni anayasa yılı olacak. İşte, o zaman, YÖK Kanunu da değişecek, onu değiştirmek de inşallah, bize, AK PARTİ'ye nasip olacak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, işte, gerçeklikten ve dayanaktan yoksun gensoru ve gerekçeleri; işte, Sayın Bakanımız Nabi Avcı ve AK PARTİ iktidarının eğitim politikaları; inanıyorum ki elini vicdanına koyan herkes der ki: "Teşekkürler AK PARTİ, teşekkürler Sayın Nabi Avcı."

Bu duygularla, AK PARTİ Grubu olarak Sayın Nabi Avcı hakkında verilen gensoru önergesinin aleyhinde olduğumuzu bildirir, yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)