| Konu: | Vişegraddaki Sokullu Mehmet Paşa Köprüsünün Yapısal Unsurlarının Durumunun Tespit Edilmesi, Restorasyon Projesinin Hazırlanması ve Projenin Uygulanması Konusundaki İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 55 |
| Tarih: | 12.02.2015 |
HDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biliyorsunuz, partimizin programında tarihe, kültüre ve varlıklarına hem Türkiye'de hem de dünyada sahip çıkma anlayışımız vardır çünkü insanlığın ortak kazanımları ve insanlığa mal olan bu tür değerli eserleri, yapıtları elbette ki korumak lazım.
Şuradan bu sözleşmeye baktığım zaman aslında koalisyon hükûmetlerinden AK PARTİ hükûmetlerine kadar, TİKA çalışmalarından günümüze kadar yapılanların ne kadar gayriciddi olduğunu bir gösteriyor zaten, onu söyleyeyim. Niye gayriciddi? Düşünün, 2007'de UNESCO tarafından Dünya Miras Listesine alınan bir eser. İkinci Dünya Savaşı'nda faşistler gelmiş, orada partizanlarla savaşmış, hasar görmüş, sonra Bosna-Hersek savaşında en büyük tahribatı yaşamış ve işte o 11 gözlü ve 1577'de Drina Irmağı üzerinde yapılan bu köprüyle ilgili çalışmaların yetersiz olduğu ve sonuçta bu sözleşmeyle tekrardan yapılması gerektiği dile getiriliyor.
Şimdi, biz, böylesine bir tarih mirasına, böylesine UNESCO'nun koruma altına aldığı bir gerçekliğe, böylesine de güzel bir esere... Ki Mimar Sinan'ın çok fazla eserleri var o bölgede ama Drina Köprüsü romanını bilirsiniz -edebiyatla ilgisi olanlar okumuştur mutlaka- Ivo Andric'in romanı da bu konuda çağrışım yapıyor. Şimdi, bu çok güzel arkadaşlar. Peki, Hükûmetin bu hassasiyetini, Osmanlı sevdasını ele alalım ve buradan gelelim, milliyetçi duygularla bu sahiplenmeye gelenlere de söyleyelim ve sonra şöyle dönelim: Allah aşkına, Allah aşkına vicdanlarınıza sesleniyorum. Vicdanlarınıza sesleniyorum çünkü Türkiye'de, dünyanın, 21'inci yüzyılda en büyük tarih ve kültür katliamı nerede yapılıyor biliyor musunuz? Hasankeyf'te yapılıyor. Hasankeyf'teki köprü sular altında bırakılacak. Hasankeyf'teki köprü öylesine bir köprü ki, o köprüden Hasankeyf'in o tarihî konaklarından, kayalıklarından tahtalar üst üste atılır ve öyle geçilirdi. Bugün hâlâ dimdik ayakta olan Hasankeyf'in camileri, kümbetleri, tarihî, on beş bin yıllık tarihini otuz yıllık bir elektrik kârına, marjına yabancı şirketlere ve küresel sermayenin uğruna kurban edip sular altında bırakırken bu ne yaman çelişkidir arkadaşlar, bu ne yaman çelişkidir.
Eğer tarihe sahip çıkmaksa önce kendi tarihinize de sahip çıkacaksınız, elbette ki Bosna-Hersek'teki tarihe de sahip çıkacaksınız. Ama kendi gözünüzün önünde yitip giden tarihe bakıp da burada vicdanen rahatsızım demeyecek, iki söz söylemeyecek milletvekilleri seyirci kalıyorlar.
Cizre'den... Hep Cizre'yi konuşursunuz değil mi? Bafid Köprüsü'nü Google girin, bir tıklayın bakayım. Önünüzde hepinizin bilgisayarlar duruyor. Cizre'nin hemen yanında çevre yolundan geçerken Dicle Nehri'nin sağ yakası Suriye'dir, sol yakası Türkiye'dir. Ve Dicle Nehri, ırmak taştığı zaman sular Suriye tarafına doğru aktığı zaman, Pira Bafid... Pira Bafid -pira, köprüsü demek- Bafid Köprüsü demek.
Bakın, işte, sular taştığı zaman Türkiye tarafından kalıyor -dikkat edin, Türkiye tarafında kalıyor- sular kuruduğu zaman, sol tarafından akmaya başladığı zaman Suriye topraklarında kalıyor. Ortada kalmış, harabeye dönmüş ve bu köprünün ayaklarında 12 tane burç var. Güneşin her ay doğduğu bir burcunun ayağında o köprünün bir anlam, bir ifade, bir felsefe var. Bilmeyen varsa AK PARTİ'li Oğuz Kağan Köksal Cizre Kaymakamıydı, size bu engin bilgiyi verebilir. Yok, yetersiz buluyorsanız İdris Naim Şahin'e gidin. Yok, onu da az buluyorsanız İçişleri Bakanı Yardımcısı şu an Müsteşar Osman Güneş'e gidin, o da Cizre Kaymakamlığı yaptı.
Şimdi, ben, Cizre Kalesi tarihe, kültüre kazandırılsın diye burada sekiz sene mücadeleden sonra bu karar alındı. Bakın, muhteşem bir Bedirhan Beyliği'nin o köprü kalıntıları, saray, hamam, Romalılara kadar giden, Mem û Zîn'in zindanı, orası, hepsi ne güzel kazandırılıyor.
Ama şöyle bir bakın etrafınıza, kaç yer askerî birliklerin içinde? Hakkâri Kalesi askerî birliğin içindedir. Patnos'un en tarihî kalesi askerî alayın içindedir arkadaşlar. Sayabilirim kaç tane. Kaç tane HES barajında kurban giden köprüyü buradan size sayabilirim.
Siz Allianoi'yi hatırlıyor musunuz? Ey Ege'nin milletvekilleri, zeybek deyince siz, efe deyince siz efeliğinizden geri durmuyordunuz. Hani Allianoi, söyler misiniz bana? Efelik burada taslanır kardeşim, burada. Ben de oynayabilirim efeliği. Öyle efelik olmaz. Burada gelip sahip çıkacaksınız, sahip.
Biz şunu diyoruz: Kültüre sahip çıkın, tarihe sahip çıkın, eserlere sahip çıkın, zenginliğe sahip çıkın. UNESCO'nun yakasına yapışın. UNESCO da gereğini yapsın.
Bugün Bosna-Hersek Cumhuriyeti'nde Cumhurbaşkanı altı yıllığına seçilir. İki yıl Hırvatlar Cumhurbaşkanlığı yapar, iki yıl Sırplar Cumhurbaşkanlığı yapar, iki yıl da Boşnaklar yapar. Biz bu ülkede 20 milyon Kürt yaşıyoruz, burada hâlâ bu konuştuklarımız "Kürtçe yoktur, Kürtçe diye bir dil yoktur." diye stenograflara tırnak içinde "x" işareti olarak yazdırılıyor. Siz de tarihe, kültüre, dile, bütün bunlara sahip çıkma vicdanı diye bir şey varsa, bu Meclisin kuruluş felsefesinde Kürdistan mebuslarının tuzu varsa, Lazistan mebuslarının tuzu varsa bütün tarihimizi, kültürümüzü hem Türkiye'de hem Avrupa'da hem dünyada sahipleneceğiz, sahipleneceğiz arkadaşlar. Dünya mirasını sahiplenmek, insanlığı sahiplenmektir. Onun için de buradan şunu çok açıklıkla söylüyoruz: Halkların Demokratik Partisi insanlığın kazanımı olan tarihin, kültürün, sanatın, eserin de sahiplenicisidir; koruyucusuyuz.
Böyle sözleşmeleri böyle senelerce burada tutmanın bir anlamı yoktu, niye geciktirmişsiniz de anlamıyorum. Bu sizin TİKA takalar başka işler mi yapıyor yoksa yurt dışında ya? Cidden soruyorum, başka işler mi yapıyor? Galiba başka işlerle uğraşıyorlar. İnanın, bunu bir araştırırsanız çok iyi edersiniz.
Bir şeyi daha hatırlatacağım size. Bakın, iç savaşlar, çatışmalar başladığı zaman ne tarih dinliyor ne kültür dinliyor ne de insanlık dinliyor. Suriye'de yıkılan tarihe bakınız, bir düşünün. Irak'ta yakılan tarihe bakın; IŞİD'in yaktığı camilere, ibadethanelere bakın. Şimdi, bütün bunlara sahip çıkmak... Afganistan'da yıkılan eski dönem kutsal mabetlerine bakın. Elbette ki bunlara sahip çıkacağız, çıkmak zorundayız. Yoksa Bosna-Hersek mahkemesi gibi ad hoc mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine benzer bir mahkeme orada kurulur; savaş suçları mahkemesinde, bu insanlığa karşı suç işleyenler, soykırım suçlarını işleyenler bu eserleri de katlettikleri için sorumlu tutulur ve bunun hesabı sorulur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) - Bu duygularla destek verdiğimizi beyan ediyoruz, biraz da Türkiye'ye vicdanınızın bakmasını diliyoruz.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kaplan.