GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Belçika Krallığı Arasında Diplomatik ve Konsüler Personelin Belirli Yakınlarının Kazanç Getirici Bir İşte Çalışmalarına Olanak Sağlayan Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
Yasama Yılı:5
Birleşim:55
Tarih:12.02.2015

HALUK AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) - Değerli üyeler, küresel ekonominin yapısal krizi devam ediyor. 2008'den bu yana gelişmiş ülkelerde deflasyon beraberinde uzun bir durgunluk ve hatta bunalım denilebilecek şartlar yaşanmaktadır. Bu bunalım dünyadaki tüm bölgeleri aynı oranda ve şiddette etkilememektedir. Uluslararası güç dengeleri alışılmışın dışında değişme eğilimindedir. Büyük güçlerin dünyayı değiştirme yeteneği veya gücü farklılaşmış ve gerileme sürecine girmiş gözükmektedir. Gelişmiş ülkelerde dahi sosyal sınıflar arasındaki gelir uçurumlarının artması liberal ekonomi anlayışını yıpratırken koşullar dünyadaki siyasi yelpazenin sağ ve sol uçlarının güçlenmesine zemin hazırlamaktadır. Tüm bu kaos ortamına bölgesel savaşlar ve küresel kaynaklar üzerinde artan rekabeti eklediğimizde dünya barışının veya şu anki dengeler durumunun hiç de iç açıcı olmadığı gözükmektedir.

Değerli arkadaşlar, bu görüntü bir gerçekliğin, dünyada kökten bir değişiklik olduğunun göstergesidir, değişiklik ülkede değil, dünyada da olmaktadır. Bu değişikliğin ana hedeflerinden biri bundan böyle, bugüne kadar dünyada Batı'da odaklanan gücün dünya coğrafyalarına dağılacağı gerçekliğidir. Gelişmiş ülkelerin önemli raporlarında yer alan bu beklentinin bir kısmı hâlen gerçekleşmiş durumdadır. Buna dair açıklamayı dört ay önce IMF Başkanı Lagarde yapmıştır. Lagarde "IMF satın alma paritesine göre yapılan millî gelir hesaplamalarında Çin, ABD'yi geçmiştir." demektedir. Geçmiş yıllarda Batı kaynaklı gelecek tahminlerinde Güneydoğu Asya'daki ekonomik büyümenin on beş yıl içerisinde ABD ekonomisini geçeceği öngörüleri vardı. Oysa yeni veriler on beş yıl sonrası için beklenen ekonomik verilerin bugün zaten gerçekleşmiş olduğunu göstermektedir. Peki, bu hepimizi derinden etkileyen rakamlar niçin geçmişte küçük gösteriliyordu? Bu rakamlar karartıldığında neleri göremiyorduk? Bazı ekonomistler Çin millî gelir rakamlarının düşük görüntüsünün bugün itibarıyla hem ABD hem de Çin'in işine geldiğini belirtiyorlar. ABD ise teknoloji ve silah gücüyle sağladığı liderliğin ekonomik alanda da aynı görüntüyü vermesinden memnun gözüküyordu. Çin ise, henüz iç göç sorunlarını çözmeden, teknoloji ve silah gücü olarak ileri bir düzeye gelmeden ekonomik liderliği ve bu liderliğin getireceği yükümlülükleri yüklenmek istemiyordu. Tek istediği Çin'in, serbest ticaretten ve mevcut küresel sistemden yararlanarak büyümesi için gereken enerji ve ham madde tedarikini sorunsuzca sağlayabilmekti, yavaş yavaş dünyada ağırlığını hissettirmek ve hiç acelesi olmadan kendi planını uygulamaya sokmaktı.

Şimdi dikkatinizi çekmek istiyorum: Eğer Çin ekonomisinin ABD ekonomisini geçtiği konusundaki görüşler doğru ise -doğru olduğunu Lagarde söyledi- Çin ekonomisi yüzde 7,5-10'luk bir büyüme trendini sürdürdüğüne göre, bu durumun sekiz yıl, yedi yıl, belki de dokuz yıl sürebileceğini varsaydığımızda karşımızda -mümkündür- 2020'lerde ABD'nin o günkü ekonomik büyüklüğünün yaklaşık iki misli güçle karşılaşacağız Güneydoğu Asya'da. Bu durum, eğer gerçekleşirse, tüm küresel sistemi kökten etkileyecek sonuçları doğurabilecektir. Gerçekte üstü kapalı ve anlaşılmadan ve rakamlar telaffuz edilmeden şimdiden yapılan hazırlıklar da büyük ülkenin gerçekte bu durumuyla ilgilidir. Eğer küresel sıklet merkezinin Batı'nın gelişmiş ülkelerinden, dünyanın diğer coğrafyalarına dağılımı beklentisi on beş, yirmi yıl sonra değil de yaşadığımız yıllarda, yani şu an gerçekleşiyorsa dünyada bu yeni gerçeklik ışığında nasıl bir manzara ile karşı karşıyayız? Bugün neler olmaktadır? Şimdi, bu varsayım altında günümüzde yaşamakta olduğumuz gelişmeleri ele alalım. Çünkü güçler dengesinin gerçekte bize anlatılandan farklı olduğu anlaşılmaktadır ve süperler bu yeni duruma göre politika geliştirmektedirler ve bunların birçoğundan belki de haberimiz yoktur.

Suriye konusunda Rusya ile ABD'nin anlaşma zemininin yaratılması, Rusya'nın da Orta Asya ve Çin-Rus sınırında hissettiği büyüyen endişesinden mi kaynaklanmaktadır?

Başka bir şey: Bundan altı yedi yıl öncesine kadar basında, üniversitelerde yaygın olarak "Ulus devlet bitti." söylemine bugün artık niçin aynı sıklıkta rastlamıyoruz? Bunun nedeni çok kutuplu dünyaya yeniden dönüş, tek kutuplu dünya yapısının terk edilmesi midir? Gelişmiş ülkelerin Orta Doğu'da tekrar büyük ve güçlü müttefiklere olan ihtiyacının artması bu nedenle midir? Bu durum ülkemize nasıl etki edecektir? "Arap Baharı" adıyla bilinen ve ABD liderliğinin dışarıdan yumuşak güçle müdahalesinin arkasında Kuzey Afrika'da ve Doğu Akdeniz'de yeni güç yarışının hazırlıkları mı vardır? Evet, vardır.

Arap Baharıyla Akdeniz'de hedeflenen, Batı'ya entegre, demokratik yönetimli ve Güneydoğu Asya'ya alternatif müttefiklerden oluşan yeni bir ortak pazarın inşasının başlangıcı mı söz konusudur? Büyük bir ihtimalle söz konusudur. Tıpkı tarihte olduğu gibi İpek Yolu yeniden inşa edilirken Akdeniz Bölgesi Uzak Doğu'yu dengelemek için yeniden dizayn mı edilmektedir? İktidara gelirken desteklenip bugün AKP Hükûmetinin arkasından çekildiği anlaşılan Batı gücünü bu kararı almaya sevk eden nedir; var olan değişiklikler midir, yoksa kullanılan her şeyin olduğu gibi miadının dolması mıdır mevcut Hükûmetin? Sovyetlerin dağılmasıyla tek kutuplu dünya döneminde hedeflenmiş Ilımlı İslam Projesi'nin çok kutuplu dünya şartlarında geçerliliğinin ortadan kalkması ve Avrasya-Orta Doğu planlarının değişmesi bu yeni gerçeklik yüzünden midir?

ABD'nin güçlerini Orta Doğu'dan Çin coğrafyasının etrafına doğru çekme kararı, ekonomik olarak güçlenmiş ama henüz askerî gücünü yeterince büyütememiş Çin'e karşı köklü bir politika değişikliği midir? Bunun arkasından ne gelecektir? ABD-AB arasında yapılacak ve şu anda yapılmakta olan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı'nın gündeme gelmesinin en büyük nedeni Çin'in büyümesi karşısında Batı'nın güçlü konumunu bir müddet daha koruyarak hazırlıklar için zaman kazanması mıdır? Bu anlaşmayla, dünyada deprem yaratacak FED kararının ilişkisi nedir? Beklenen FED kararlarının... Bu durum, büyük bir yeni planın parçası mıdır?

Orta Asya konusu ve Orta Asya'da Çin hedefleri Rusya-ABD-Türkiye ilişkilerini geliştirme potansiyeline sahip midir? "Orta Asya'nın, geleceğin Balkanları" ifadesinin bu gerçekle ilişkisi nedir? Bugüne kadar kimsenin ilgilenmediği Uygur Türklerinin sorunlarına dünyada büyüyen ilginin nedeni nedir? Geçmişte kimse ilgilenmedi. AKP Hükûmeti son yıllarda niçin Uygur meselesinden uzaklaşmaktadır? Daha önce, sözleri vardı, hassasiyeti vardı, şimdi "Aman Çin kızmasın." diyorlar. Bu, ABD'den ve AB politikasından uzaklaşma mıdır?

En önemli sorun, Çin ekonomisinin görülmemiş büyüme oranları nasıl dengelenebilecektir? Çin büyümesi dengelenmezse dünya barışı tehdit altında mı olacaktır? FED kararlarının gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızlarını dengeleyici etkileri olacak mıdır, bununla ilgili hazırlıklar var mıdır? Türkiye gibi Çin'i potansiyel pazar yapamayan, Çin'le dış ticaret açığı olağanüstü büyük olan ülkelerin çıkış yolları bundan sonra ne olacaktır? Yakın gelecekte Çin liderliği ihtimali gelişmişlere bizim coğrafyamızda ve dünyada ne gibi önlemleri dayatacaktır?

Bu soruların cevabını Hükûmet düşünmezse ve bulamazsa daha çok sıkıntı yaşar.

Çok teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)