| Konu: | Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı'nın HDP grup önerisinin oylaması sırasında CHP Grubunun yoklama talebini yerine getirmemesinin İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 56 |
| Tarih: | 17.02.2015 |
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlar, şimdi, ne olursa olsun bir grup başkan vekili ayağa kalktığı zaman muhakkak ki Meclis Başkan Vekilinin onu dinlemesi ve görmesi gerekir. "Duymadım, görmedim." bunlar tıpkı paralel yapılanmada sizin "Bunlar bizi aldattılar, bizim bunlardan haberimiz yoktu."ya benziyor. (CHP sıralarından alkışlar) Dolayısıyla böyle bir şey olmaz. Meclis yönetiliyorsa Mecliste grup başkan vekilleri ayağa kalktığı zaman ne söylüyor, buna bakmak gerekir. Duymak başka bir şey ama görmeniz gerekir. Gözünüzün grup başkan vekillerinin üzerinde olması gerekiyor. Dolayısıyla, ortalık karışsa bile eğer grup başkan vekili ayağa kalkmışsa "Ne diyor?" bunu anlamak Meclis Başkan Vekilinin görevleri arasındadır.
Değerli arkadaşlar, şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin doğru yönetilmesi için tüzüğe herkesin aynı şekilde uyması gerekir. Eğer oylama yapılacaksa ve grup başkan vekili ayaktaysa o zaman belli ki bir sebeple ayağa kalkmıştır, ya karar yeter sayısı isteyecektir veya yoklama isteyecektir; buna dikkatlice bakılması gerekir.
Diğer taraftan, demin söylüyorsunuz "Tape"ler yanlış, "tape"ler yanlış." diyorsunuz. Peki, şu anki Cumhurbaşkanı Başbakanken Fas'tan "Alo Fatih" kelimesini kullanıp kullanmadığını kendisi söyledi: "Evet, ben Fatih'i aradım Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanının konuşmasını da, alt yazısını da kaldırttım." dedi. Bunu kendisi itiraf etti. Hani "tape"ler yanlıştı? Ne diyeceksiniz buna? Demek ki, bakın, bu doğruysa başkaları da doğrudur öyleyse. Mademki bunu söyledi, o zaman ötekiler de doğrudur.
Şimdi değerli arkadaşlar, eğer demokrasi söz konusuysa demokraside herkesin birbirine saygı duyması gerekir. Demin tartışmalar içerisinde, biz bu tartışmaların içerisinde değildik ama sataşmadan dolayı söz isteniyorsa sataşmadan dolayı sözü "Ben kestim, vermiyorum." olmaz. Tüzük 69'uncu maddeyle bunu gerektiriyor. Dolayısıyla 69'uncu maddeye herkesin uyması gerekir. Eğer bana birisi sataşmışsa, bu da benim demokratik hakkımdır, Tüzük'ten doğan hakkımdır. Ben cevap vermek durumundayım. Bunu Meclisi yöneten hiçbir kişinin engellememesi gerekir. Engellediğiniz takdirde o zaman burada hiç oturmayalım. Gerek de kalmaz Türkiye Büyük Millet Meclisine, hepimiz gidelim sineyimillete dönelim, ondan sonra da siz kendi başınıza memleketi yönetirsiniz.
Hepinize saygılar sunuyorum.