GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Bingöl Milletvekili İdris Baluken tarafından, Türkiye'de çocuk ölümlerinin tüm boyutlarıyla araştırılması amacıyla 11/7/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 19 Şubat 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin
Yasama Yılı:5
Birleşim:58
Tarih:19.02.2015

TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geleceğimizin teminatı çocuklarımızın yaşam haklarını korumak, evrensel hukukun tarafımıza getirdiği bir yükümlülük olmakla beraber vicdani bir sorumluluktur.

Çocuğun yaşam hakkı konusu gerek parti programımızda gerek Hükûmet politikalarımızdaki öncelikli maddelerden biri olup üzerinde ciddi aşamalar kaydedilmiş ve bu uğurda birçok çalışmalar yapılmış bir alandır. Yaşam hakkı, çocukların hak sahibi ve onurlu birer birey olarak, barış içerisinde, iyi ve mutlu bir yaşam sürmesi için gerekli olan, sağlık, sosyal hizmetler ve sosyal yardım, eğitim ve adalet alanlarının bütüncül bir biçimde ve çocuk merkezli olarak yapılandırılmasını gerektirir. Yaşam hakkı, diğer temel hakların düzenlenmesinin ön koşuludur.

Bu düşünce ışığında Hükûmetimiz birçok uluslararası anlaşmaya taraf olmuş ve gerekli birçok kanun düzenlemesi parti grubumuzca Meclisimize sunulmuştur. Muhalefet milletvekilleri de buna ortak olmuş ve imzalamışlardır. Çocuk haklarının korunmasına dair uluslararası mevzuatın bir parçası olan Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşmesi çocukların müdahil oldukları silahlı çatışmalara ilişkin ihtiyari protokolü Türkiye tarafından 2003 yılında onaylanmış, ayrıca çocuk mahkemeleri kanunu Ocak 2004'te nüfusu 100 bini aşan tüm illerde çocuk mahkemelerinin kurulmasını sağlayacak şekilde değiştirilmiştir. Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle çocuk hakları anayasal düzeyde genişletilmiştir. Komisyondaki taş attırılan çocuklar... Ben buna "taş atan çocuklar" demiyorum çünkü çocuklar masum, çocuklar günahsız, çocuklar bir melek. Dolayısıyla o çocuk polise, TOMA'ya, polis arabasına, insana taş atmasını bilmez. Ancak bu toplu çocuklara taş attırılabilir.

İşte böylece taş attırılan bu çocuklar karşısında, kanunumuzda ve bunun mağduru olan çocuklar olarak bilinen, ancak hukuki ifadeyle kanunla ihtilafa düşen çocukların özellikle Kürt sorunu bağlamında karşılaştıkları olaylardan dolayı mağdur olmalarını önlemek amacıyla 22 Temmuz 2010 tarihinde Terörle Mücadele Kanunu'nda değişiklik yapılmış ve bu kategoriye giren çocukların çocuk mahkemelerinde yargılanmalarının önü açılmıştır.

Çocukların cinsel sömürüsü olayına gelince, bu sadece Türkiye'nin değil bütün dünyanın sorunudur. Bütün dünyada bu, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi, UNICEF ve bununla beraber Dünya Sağlık Örgütü tarafından bilinmektedir ki bugün her 5 çocuktan 1'i cinsel istismara uğramaktadır. Ancak ne yazıktır ki, çok acıdır da aynı zamanda, bu, cinsel istismara uğrayan çocuklarda bu istismarı yapan kişilerin yüzde 85'i ailenin en yakınındaki kişilerdir. Bunların sosyoekonomik düzeyleri hiç önemli değildir. Gerek sosyal açıdan gerek ekonomik açıdan, her yönüyle, her bölümde, herkes cinsel istismar konusunda çocuklara yaklaşmaktadır. Bunların yaklaşmalarının en önemli nedeni de iyi niyettir, iyi niyetle yaklaşmaktadırlar ve çocuklar bu şekilde istismarın en acısı ve en üzüntülü olanı cinsel istismara maruz kalmaktadırlar.

2012 yılında aile içi şiddetle mücadeleyi güçlendirecek olan Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun Meclisten geçerek yasalaşmıştır. Haziran 2011'de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kurulmuş, kadınlar, çocuklar, engelliler ve yoksullara yönelik sosyal politikaların geliştirilmesi amaçlanmıştır. Aile içi şiddetle mücadelenin sürdürülmesinde önemli bir yasal düzenleme olarak 6251 sayılı Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun 24 Kasım 2011 tarihinde imzalanmıştır.

Değerli milletvekilleri, istediğimiz kadar kanunlarımızı koyalım. Ancak şurada bir gerçek vardır ki zihniyet değişimi kanunların hepsinin önündedir. Zihniyet değişimi gerçekleşmedikçe, ne kadar kanun koyarsak koyalım, biz bunları tekrar görmeye devam edeceğiz. Bunlar, dediğim gibi, sadece Türkiye'de değil bütün dünyada görülen sorunlardır. Çocuk hakları konusu da kamuoyunda mevcut gündemi meşgul eden birçok konu gibi, politize edilmeye ve siyasi getiri amacı olarak görülmeye son derece müsait bir alandır, oysa ki çocuk konusu siyaset üstü ve partiler üstü bir sorundur. Siyasiler, üzerlerindeki görev ve sorumlulukların bilincinde hareket etmeli, konuyu suistimal eden ve toplumsal gerginlikleri körükleyici tavırlardan ve söylemlerden şiddetle kaçınmalıdırlar.

Bu bağlamda, yakın zamanda vahşi ve soysuz bir cinayete kurban verdiğimiz Özgecan kızımızın anne ve babasının olgun ve vakur davranışları önemli bir ders niteliğindedir. Bu onurlu duruş ve söylemlerinden dolayı ben bu ailedeki anne ve babaya Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu kürsüsünden bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Bizler bir cümleyi duyardık: "Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar." Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ne dedi? "Yeter ki analar ağlamasın, bir tane tabut gelmesin. Biz bu çözüm sürecini yapalım ve çözüm sürecini yapabilmek için ben baldıran zehri içerim." dedi.

PERVİN BULDAN (Iğdır) - Bu yasayla nasıl çözüm süreci olacak ya?

TÜRKAN DAĞOĞLU (Devamla) - Bizim, siyasiler olarak, olayı gerginleştirmemiz değil, bu olayların üzerinde sağduyulu ve aklıselim bir vaziyette gitmemiz gerekir değerli milletvekilleri.

NAZMİ GÜR (Van) - Bunları kim öldürdü? Bunların anası yok mu sayın milletvekili?

TÜRKAN DAĞOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlar, sayın milletvekilleri; aksine, bizler birleştirici, yapıcı ve sorunun temeline inen bir anlayışla bu çatı altında her ne yapılması gerekiyorsa el birliğiyle bunları yapmaya gayret etmeliyiz. Unutmayalım acıları dağlamak kolay, yaraları sarmak ise zor olanıdır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)