GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:63
Tarih:24.02.2015

MÜNİR KUTLUATA (Sakarya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Önce, şehit olan 4 pilotumuza Allah'tan rahmet diliyorum, milletimize başsağlığı diliyorum. 2 savaş uçağımızın birden düşmüş olmasının çok manidar olduğunu, hele bugünlerde çok daha anlamlı olduğunu, dolayısıyla incelemelerin çok ciddi, acele yapılıp kamuoyunun aydınlatılması gerektiğini ifade ediyorum.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz 684 sıra sayılı bu Tasarı'nın 17'nci maddesi üzerindeki önergemiz vesilesiyle söz aldım. Bu tasarının önemine dikkatinizi çekmek için AKP iktidarının yasa yapma sürecine birkaç cümleyle temas etmek istiyorum.

Gerçekten, on iki buçuk yıldır ne zaman Türkiye Büyük Millet Meclisi sabahlara kadar çalıştırıldı ise, ne zaman geceleri geç vakitler meşgul edildi ise mutlaka hukuk devletinin tahribine yönelik, Türk milletinin aleyhine olacak yasaların çıkarıldığını gözledik. Bu bir sabit tespittir, bunun istisnası aşağı yukarı yoktur. O bakımdan, bu tasarı da bunlardan bir tanesidir. Bu süre içerisinde, on iki buçuk yıl içerisinde hukuk devletinin tahribi, parti devletinin oluşturulması, daha doğrusu Türkiye'nin bir kabile devletine doğru götürülmesi istikametinde atılan adımların 17 ve 25 Aralıktan sonra fevkalade acil hâle ve çok daha yıkıcı hâle geldiğini görüyoruz. 17 ve 25 Aralık tarihine kadar Türk devletini pasifize ettiğini, bloke ettiğini, çalışamaz hâle getirdiğini, onun paralelinde bir parti devleti kurduğunu düşünen iktidarın 17 ve 25 Aralıkta devletin nefes aldığını görmesi üzerine, o gün bugündür panik içinde, Türk hukuk sisteminin ve Türk devletinin hançerlendiğini görüyoruz. Bu yasa, bu hançer yasalardan bir tanesidir, bu panik içinde yürütülen sürecin bir adımıdır.

"Diğerleri nelerdi?" diyecek olursanız PKK'yla iş birliği yapmaya zorlanan kamu görevlilerinin yargılanamamasına dair getirilen zırh kanunu buydu; Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun ele geçirilip mahkemelerin parti mahkemesi, parti kontrolüne verilmesi yasası buydu; yüksek mahkemelerin üye sayılarının çoğaltılıp, sulandırılıp partizan hâle getirilmesi yasası buydu; Millî İstihbarat Teşkilatı gibi çok önemli bir kuruluşumuzun özel maksatlarla kullanılmasına elverecek MİT Yasası değişikliği de buydu. Ve bu istikamette gelişmeler Türkiye'yi sonunda bu yasayı çıkaracak noktaya getirdi. Bunun hem çalışma süreci hem de bu saydığım yasalardan sonra gelmiş olması, bu endişelerimizi artık ciddi tespitler hâline dönüştürmüş bulunmaktadır.

Değerli milletvekilleri, zamanım çok dar olmakla birlikte, temas etmeden geçemeyeceğim bir başka konu, Türkiye, iktidarın sebep olduğu çok büyük skandallarla dünya çapında sarsıntılar geçirmektedir. Son sarsıntı, son skandal, iki gün önce bizim bir vatan toprağını terk edip dünyaya rezil olduğumuz bir olayın yaşanmış olmasıdır. Şimdi, buradan sormak istiyorum. Bir vatan toprağının terk edilmesi... 39 tank, 57 zırhlı araç, 572 askerle bir vatan toprağı terk mi edilir, savunulur mu? Bunu milletimizin dikkatine sunuyorum. Türkiye'yi bu kadar küçük düşürecek, vatan toprağını savunmaktan âciz bir iktidarın 39 tankı, 57 zırhlı aracı, 572 askerimizi orayı savunmak üzere rahat bırakması...

ALİM IŞIK (Kütahya) - 39 askeri tahliye etmek için kullandığı...

MÜNİR KUTLUATA (Devamla) - Eğer geri kaçacaklar idi ise, kaçmadan bunu yapamıyorlar idi ise, böyle bir görüntüyü içine sindirebiliyor idi ise Başbakan ile Genelkurmay Başkanının bunu yapmasında hiçbir mahzur yoktu. Nitekim, yakıştırdılar ve yaptılar ama dikkat ediyor musunuz, ecdadımızın, büyük atamızın, büyük atalarımızdan bir tanesinin kemiklerini, naaşını, mezarını...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MÜNİR KUTLUATA (Devamla) - ...getirip terör örgütünün kontrolünde olan bir yere bırakacak kadar bir aciz sergilenmiştir. Bunun en önemlisi, en acısı, skandalların üzerine skandal eklenmesinin bir tezahürü de dün burada bu toprakları savunmak zorunda olan Millî Savunma Bakanının bu kaçışı kahramanlık şiirleri eşliğinde söylemeye çalışmasıdır.

BAŞKAN - Evet, teşekkür ediyorum.

MÜNİR KUTLUATA (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

Ancak bu yanıltma, üç beş dakika sonra bir başka milletvekilinin burada PYD'nin, PKK'nın açıklamalarını söylemesiyle, "Bu ricati bile bizim sayemizde yaptınız." demesiyle iyice fiyasko hâline getirilmiştir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Kutluata...

MÜNİR KUTLUATA (Devamla) - Bu ayıbın en önemlilerinden bir tanesi -her kim laf ediyorsa- en yüz kızartıcılarından bir tanesi, burada bu rezalet yaşanırken oradan alkışlar almasıydı. Alkışlamayan çok az sayıdaki AKP milletvekillerini şahsiyetli duruşlarından ötürü tebrik ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Kutluata, lütfen...

MÜNİR KUTLUATA (Devamla) - Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)