| Konu: | CHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 122 |
| Tarih: | 20.06.2012 |
ALİ ÖZ (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çalışma yaşamımızı düzenleyen 2821 ve 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu ile de bu hakkın kullanılmasının usul ve esasları aslında saptanmıştır. Uzun zaman önce Komisyonda, 12 Eylül darbe döneminin kalıntısı olduğunu ifade ettiğimiz, antidemokratik olarak bulduğumuz, emeğin ve işçinin yanında olan yeni düzenlemelerin yapılması gerektiğine inandığımız bu yasanın komisyon çalışmalarını tamamlamış olmamıza rağmen, gerek ve usulleri tamamen tespit edilmiş olmasına rağmen henüz Meclisin raflı dolaplarında hâlâ beklediğini görüyoruz.
Bu yetki belirlemesinin belirsizliği toplu sözleşme yapılamaması ile işçilerin demokratik haklarını kullanamadığını görmekteyiz. 31 Ocak 2012 tarihinden itibaren demokrasinin vazgeçilmezi olarak kabul ettiğinizi ifade ettiğiniz örgütlenme hakkını bu insanlara vermemekte ısrarınızın nedenini gerçekten anlamak mümkün değildir. Toplu iş sözleşmesi yapmak isteyen sendikaların iş yerlerine yetkili olduklarına dair başvuruları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına yanıtlanmak üzere bildirilmiş ancak henüz bugüne kadar bir cevap alamamışlardır.
Benden önceki hatiplerin de ifade ettiği gibi, iş hayatını, özellikle çalışanlarını, 900 iş kolunu ve 200 binden fazla insanı ailesiyle birlikte ilgilendiren bu sorunun bugüne kadar Meclis gündemine alınamayıp çözülmemesinde mutlaka bir sorumlu olması gerekmektedir ve dolayısıyla, sorumluların bunu mutlaka ifade edip, sorunu çözme yolunda adım atmasını, hem Meclisten hem de muhalefet olarak sizlerden bekliyoruz.
Toplu iş sözleşmesi için yetki bekleyen başvurunun 631'den 900'e çıktığını ve hatta aştığını biliyoruz, bu yasal hakkın kullanılmasının önündeki engelin de ne olduğunu mutlaka ortaya çıkartmak gerekiyor.
Genel Kurula getiremediğimiz, komisyon çalışmalarını tamamladığımız Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 12'nci maddesinin üçüncü fıkrasında "Bir işkolunda çalışanların yüzde 10'unun tespitinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca her yıl ocak ve temmuz aylarında yayınlanacak istatistikler esas alınır." Bu istatistiklerde belirtilecek işkolundaki bütün işçi sayısı ile bu işkolundaki sendikalara mensup üye sayısı toplu sözleşme ve diğer işlemler için istatistik yayımlanıncaya kadar geçerlidir. "Yetki belgesi almak üzere müracaat eden veya yetki belgesi alan işçi sendikasının yetkisini daha sonra yayımlanacak istatistikler etkilemez." denmektedir.
Yine, eski yasaya göre, Bakanlığın sendikaya altı iş günü içerisinde yetki başvurusuna ilişkin müspet veya menfi cevap verme zorunluluğu bulunduğu ifade edilmektedir.
Komisyon çalışmalarımız esnasında, bu kanunun acilen iş hayatındaki çoğu engeli düzenleyeceği gerekçesiyle çalışmalarımız tamamlanmıştı. Tabii ki çok kolay bir yasadan bahsetmiyoruz. Özellikle tarafları, sosyal tarafı fazla olan, emeği ilgilendiren, bir tarafta da sermayeyle beraber dengeli bir şekilde götürülmesi gereken bir yasanın düzenlenmesinden bahsediyoruz ancak her ne olursa olsun gerek grev ve lokavt yasaklarının kaldırılması -komisyon çalışmalarında da ifade ettiğimiz gibi- 12 Eylül darbe yasasının tam aksine, engelleri kaldıracağımızı ifade ettiğimiz, işçilerden yana olacağımızı ifade ettiğimiz, işçilerin, özellikle demokrasinin yerleşmesi anlamında örgütlenme haklarına engel olunmayacağını ifade ettiğimiz bu yasanın bir an önce Meclis Genel Kurulunda tartışılarak, mağdur olan 200 bin işçinin ve diğer toplu iş sözleşmesi noktasında beklentisi olan tüm iş dünyasının sorunlarını çözmesi adına, kimler engel oluyorsa onların mutlaka ortaya çıkartılıp, engellerden çekinmeden Meclis çatısı altında görüşülerek özellikle bu yeni oluşturulan kanunun Meclis Genel Kurulunda görüşülüp kanunlaşmasını ümit ediyor, hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.