GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubunun, Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan ve arkadaşları tarafından, Adıyaman ilinin Kömür beldesinde faaliyet gösteren maden ocaklarının yarattığı çevre tahribatının belirlenmesi amacıyla 11/12/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 2 Mart 2015 Pazartesi günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin
Yasama Yılı:5
Birleşim:67
Tarih:02.03.2015

İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adıyaman ilimizin Kömür beldesinde faaliyet gösteren maden ocaklarının yarattığı çevre tahribatının nedenlerinin bütün yönleriyle araştırılması amacıyla grubumuz tarafından verilen araştırma önergesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Meclise ve ekranları başında bizleri izleyen halkımıza saygı ve selamlarımı iletiyorum.

Değerli milletvekilleri, yer altı zenginliklerimizin işletilmesi ve ülke ekonomisine katkı sağlaması konusundaki politika ve uygulamalar iki temel ilke esas alınarak hayata geçirilmelidir. Bunlar: Bir, ekolojik dengenin gözetilmesi; iki, insan faktörünün gözetilmesi.

Maalesef, AKP iktidarının bugüne kadar madenler konusundaki yaklaşımında bu iki ilkenin mevzubahis olmadığını hepimiz çok iyi bilmekteyiz. AKP iktidarının işletmeye açtığı tüm maden ocaklarında yoğun bir doğa tahribatı yapılmaktadır. Madenlerin bulunduğu her alan devasa birer şantiyeye dönüştürülerek canlı yaşamı hiçe sayılmaktadır. Doğaya ve canlı yaşama verilen zarar sadece şantiye alanlarıyla sınırlı kalmamakta, havaya, toprağa ve suya karışan atıklarla geniş bir tahribat alanı meydana gelmektedir.

Ayrıca, maden şantiyeleri, o bölgede yaşayan insan yaşamını da olumsuz bir şekilde etkilemektedir. İnsanlar, yaşam alanlarının doğasıyla doğrudan bir bağ kurarak binlerce yıllık tarihsel süreçte bir kültür geliştirirler. İnsan faktörünü gözetmeden çalıştırılan maden ocakları bu kültürü ve kültürel mirası yok etmektedir.

En son geçtiğimiz aylarda Yırca köyünde yaşananlar ortadadır. Hükûmet tarafından desteklenen bir şirket yargı kararlarını hiçe sayarak yürütmeden aldığı güçle bir gecede 6 bin zeytin ağacını katletti. Hepimiz ekranlarda katledilen zeytin ağaçlarının başında ağlayan, isyan eden köylüleri izledik. Sadece Yırca'da değil, Türkiye'nin neredeyse her ilinde benzer bir resimle, ekolojik felaketlerle karşılaşmaktayız maalesef.

Değerli milletvekilleri, bu politika sadece doğayı değil, insanları da katletmektedir. Soma'da, Ermenek'te yaşamını yitiren madencilerimizin acıları tüm tazeliğiyle bizlerin ve kamuoyunun hafızasındadır. Ermenek'te maden kazasında eşini kaybeden bir yurttaşımızın çığlığına yansıdığı üzere "Yaptıklarınızda gurur duyulacak hiçbir şey yok." diyordu. Bugün alelacele yaptığınız yasal düzenlemeler, sorunu öteleyen sahte açıklamalarınız, doğa ve insan katliamlarındaki sorumluluğunuzdan sizleri kurtaramayacaktır.

Bugün baktığımız zaman neredeyse bütün maden işletme ruhsatları AKP'ye yakın şirketlere verilmektedir. Bu şirketlerde emekçiler insanlık dışı kölelik koşullarında çalıştırılmaktadır. İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda tam bir denetimsizlik hâkim durumdadır. Maalesef, AKP iktidarı ile şirket sahipleri arasındaki çarpık ilişkilerin faturası öncelikli olarak emekçilerimize kesilmektedir. AKP'nin iktidar olduğu dönemlerde 1.100'ün üzerinde madenci, bu politikalar sonucu maalesef yaşamlarını yitirmişlerdir. Ayrıca, Türkiye'de madencilik, iş kazası ve meslek hastalığı açısından en sorunlu üç sektörden biri hâline gelmiştir.

Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; siyasal sorumluluğunu inkâr eden AKP iktidarı, Türkiye'nin her yerine maden ocakları açmaya devam etmekte, mevcut maden ocaklarının doğaya ve insana verdiği zararları görmezden gelmektedir.

Adıyaman ilinin Kömür beldesi mermer ocaklarıyla kuşatılmış durumdadır. Şu an 24 faal ocak bulunmakla birlikte, ruhsat bekleyen ocak sayısı 56'dır. Bu ocakların tamamının işlemesiyle birlikte Kömür beldemizde insan ve canlı yaşamının sona ereceği ortadadır. Buradan iktidar partisini uyarıyoruz: Yol yakınken kâr ve rant odaklı politikalarınızdan bir an önce vazgeçin, aksi takdirde Kömür beldemizde 56 maden ocağının daha faaliyete geçmesi durumunda bir çevre felaketi kaçınılmaz olacaktır.

Bu beldemizde 12.500 küçükbaş, 5 bin büyükbaş hayvan beslenmekte olup mermer ocakları nedeniyle hayvancılıkta hızla bir azalma olduğu ve yakın bir zamanda hayvancılığın tamamen öleceği belirtilmektedir. Çünkü ocakların faaliyet gösterdiği alanlar aynı zamanda mera alanlarıdır. Ocakların faaliyete geçmesiyle bu mera alanları yok edilmektedir. Mermer ocaklarıyla sermayedarlara büyük paralar kazandırılırken yaşamını hayvancılıkla güçlükle idame ettiren Kömür beldesi halkı ekonomik darboğaza sürüklenmektedir.

Aynı zamanda, mermer ocaklarındaki faaliyetler hiçbir altyapı oluşturulmadan yürütülmektedir. Örneğin, ağır tonajlı araçlar yollara büyük zarar vermekte, yollarda oluşan tahribatlar kazalara neden olmaktadır.

Bununla birlikte, yer altı suları azalmakta ve içme suları kirlenmektedir. Kömür beldesinde yaşayan halkın geçim kaynaklarından biri de sulu tarımdır. Mermer ocakları nedeniyle yer altı sularının azalması sonucu tarımcılık faaliyetleri durma noktasına gelmiştir.

AKP'nin maden ocakları politikaları, insanları ya köle gibi çalışmaya ya da öz topraklarını terk etmeye zorlamaktadır. Kömür beldemizde yaşayan 3.800 yurttaşımızın karşı karşıya olduğu bu sorunun kaynağı hiç kuşkusuz kâr ve rant odaklı maden politikalarıdır. Bu politika bizlere Soma'yı, Ermenek'i ve Zonguldak'ı hatırlatmaktadır. Geçim kaynakları ellerinden alınan insanlar, ucuz iş gücü olarak insanlık dışı koşullarda madenlerde çalışmaya âdeta zorlanmaktadır. Bu koşullarda insanlar yaşamlarını yitirirken AKP'ye yakın sermayedarlar servetlerine servet katmaktadırlar.

Değerli milletvekilleri, hep birlikte, doğayı ve insan yaşamını yok eden maden politikalarına karşı mücadele yürütmeliyiz. Başta Adıyaman ili Kömür beldesi olmak üzere, maden ocaklarının doğaya, insana ve ekolojik yaşama verdiği zararlar ve bu zararların en aza indirilmesi için ivedilikle bir araştırma komisyonun kurulması gerekmektedir.

Bu temelde, önergemize ekoloji bilinci ve duyarlılığı olan; doğasını, toprağını ve insanını seven milletvekili arkadaşlarımızın destek vereceği inancımla hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)