| Konu: | MHP Grubunun, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan ve arkadaşları tarafından, başta Gölcük'teki taksici esnafı olmak üzere ekonomik kriz içerisinde olan taksici esnafının durumunun araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 19/6/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 3 Mart 2015 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 68 |
| Tarih: | 03.03.2015 |
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle daha önce Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına konuşan konuşmacı arkadaşın 57'nci Hükûmete yaptığı haksız, mesnetsiz suçlamalarını bir talihsizlik olarak nitelendiriyorum.
Ben size bir şey söyleyeceğim: Bir sosyal mekânda öznesi olmayan bir cümle kurun, öznesi olmasın o cümlenin, sadece "Hırsız." deyin, arkanızı dönün gidin ve sonra dönün "Kime dediğimi anladınız mı?" deyin, orada bulunan herkes o hırsızın kim olduğunu anlayacak. Bundan öte de laf yok.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; başta taksici esnafı olmak üzere Kocaeli'ndeki esnafın durumunun araştırılması ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verdiğimiz Meclis araştırması hakkında söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kocaeli'nde hangi ilçeye gitsek, o ilçedeki hangi taksi durağını ziyaret etsek dertli olmayan taksici bulmanız neredeyse imkânsız. Bu, sadece Kocaeli için değil, milletvekilliğini yaptığınız her ilde aynı şeyler söz konusu. Birçok sorunları, sıkıntıları var bu esnafın. Bu sıkıntılarına çare bulunmasını, yaşadıkları sorunların hallolmasını bekliyorlar, hem de uzun zamandır.
Görüştüğümüz taksici esnafı, şoförler odalarının bizlere ilettiği sorunlar bazı ilçelerde ve illerde farklılık gösterse de ana sıkıntıları hepsinin aynı noktada kesişiyor. Bu sorunlar nedeniyle bütün gün direksiyon salladıkları, emek verdikleri işlerinden sonra evlerine ekmek parası götürme noktasında sıkıntı yaşıyorlar. Bu sıkıntılar arasında, sigorta primlerini ödeme noktasında yaşadıkları, gerçekten konuşulmaya değer ve acil çözülmesi gereken sorunlardan yalnızca biri.
Bugün ticari araçların trafik sigortaları, kaskoları ve diğer sigortaları 2-3 kat artmış, en düşük ticari aracın trafik sigortası bile 2 bin liraya yükselmiş durumda. Kocaeli'nde taksici esnafı bu konuda çok büyük sıkıntı yaşıyor. Sigorta şirketleri, sigortalarını yapabilmek için esnaftan kredi kartıyla ödeme yapmasını istiyorlar. Zaten borç içinde yüzen taksici esnafının bankadan kredi kartı alma imkânı hiç kalmadı. Hepsinin de -halk arasındaki tabiriyle- kredi kartları patlamış durumda, hepsinin de bankalara borçları temerrüde düşmüş durumda. Bu esnaf, bankalarla problem yaşadığı için bu kredi kartlarını alamıyorlar ve sigorta borçlarını ödeyemiyorlar. Ne yapıyorlar? Diğer bir taksici esnaf arkadaşının -eğer varsa- kredi kartıyla sigortasını yaptırıyor. Artık esnafın birbiriyle olan borcu birbiriyle olan ciddi kavgalara sebep olmaya başladı.
Bakın, ben size bir şey söyleyeyim: Türkiye'de çok önemli zenginlerin bulunduğu bir dönem yaşıyoruz. Gerçekten, bu millete sinkâflı küfür eden, çok ciddi anlamda para kazanan birileri var; ama birileri var ki hakikaten evine ekmek götürmekten aciz. Belki sizleri bu çok fazla ilgilendirmiyor. Sizin bunlarla meşveretiniz yok, gördüğünüz sadece ve sadece etrafınızda bu millete küfür ederek ihale verdiğiniz zenginler. Ama gerçekten ekmek parasına muhtaç insanlar var, onlardan bir tanesi de işte bu bahsettiğim taksici esnafı.
Sigorta şirketleri bu esnafa zorunlu trafik sigortası prim tutarlarını fahiş fiyatlara çıkartmış. Hususi araçlarda sigorta ücreti 300-400 lirayken ticari araçlarda bu yüzde 300 oranında daha fazla, 2 bin liraya kadar yaklaşıyor. Başta İstanbul, Ankara, İzmir ve Kocaeli'nde bu konuda bir alt ve üst sınır da yok, isteyen sigorta şirketi istediği fiyatı talep etmek durumunda. Bir ticari taksinin bir trafik şirketindeki sigortası 3 bin liraya yapılırken bir başkasında 1.500 liraya kadar yapılabiliyor. Yani, bu arada herhangi bir fiyat aralığı yok. Taksi şoförü, Allah göstermesin, kaza yaparsa bu sefer hâli içler acısı durumda. Kaza durumunda bir sonraki yıl prim tutarı 6 bin liraya kadar çıkıyor. Daha da kötüsü, kaza sayısı arttıkça kaza başına prim de artıyor. Zorunlu trafik sigortası aracın hasarını karşıladıktan bir sene sonra bu parayı resmen şoför esnafından geri alıyor. Ödenen miktarlar daha da yukarı çekiliyor.
Kocaeli'nde 8 bin lira ila 10 bin lira arası sigorta primi ödeyen taksi esnafı var yani bu adamların ayda yaklaşık bin lira parayı sigorta için kazanması lazım. Böyle bir adamın evine 1.500 lira para götürdüğünden bahsetmek çok zor. İnsanların ne kadar sıkıntıda olduğunu göstermek açısından bunu bir kez daha düşünmenizi istiyorum.
Peki, ne oluyor trafik sigortası yaptıramayınca bu araçlar, sahipleri? Trafik polisleri tarafından bu araçlar bağlanıyor, sahipleri de işsiz kalıyor yani gariban taksici bu sefer de ekmeğinden oluyor.
Taksiciler, bu adaletsizliğin düzeltilmesini, kendileriyle ilgili yeni bir düzenleme yapılmasını bekliyorlar. Ben, taksicilerin bu konuda yaşadıkları mağduriyetleri, araştırma önergemizden ayrı olarak soru önergeleriyle de Meclise taşımış ve ilgili Başbakan Yardımcısından yanıt istemiştim. Hususi araçlara uygulanan trafik sigorta primleri bin lirayı bulmazken, sigorta şirketlerinin ticari araç sahibi esnafın sigorta primlerini neden pahalı tuttuklarını sordum, "Gerekçeleri nedir?" dedim, bana verdiği cevap aynen şöyle: "Trafik sigortası tarifeleri, Sigortacılık Kanunu'nun 12'nci maddesi gereğince sigorta şirketleri tarafından serbestçe belirlenmektedir. Bu çerçevede, vatandaşlarımızın acenteler nezdinde fiyat araştırması yaparak en uygun teminatı bulmaları mümkündür." Yani taksicinin yarasına merhem olacak herhangi bir şey yok. Burada, Rekabet Kurumunu da ilgilendirecek bir mesele var. sigorta şirketleri kendi aralarında yaptıkları anlaşmayla bu fiyatları aşağı düşürmeyerek taksici esnafını alenen soymaktadırlar.
Yine, soru önergesiyle şirketlerin araç sigortalarını yaparken yalnızca kredi kartıyla ödemeyi kabul etmesinin gerekçesinin ne olduğunu sordum, "Bu konuda bizim yapacağımız bir şey yok." dediler. Ee, sizin yapacağınız ne var arkadaş? Yapacağınız ne var, merak ediyorum. Yani sadece ihale takip etmek, "Hangi ihaleyi kim aldı, bu ihaleden biz ne götürürüz?" bunları takip etmek bir milletvekilinin işi olmamalı. Milletvekili, milletin bu sorunlarına da bizzat eğilmeli diye düşünüyorum.
Gölcük'te, geçen hafta bir taksici bir örnek verdi, onu size aktarmak istiyorum: İlçedeki taksi duraklarımızdan bir tanesi, Gölcük çıkışına yeni yapılan Özel Aile Konak Hastanesi ve Kavaklı'ya yapılacak olan adliye binasının olduğu yere taksi durağı konulması ve ilçede bulunan diğer taksicilerle beraber o bölgede nöbetleşe sistemle vatandaşa hizmet verilmesi gerektiğini Kocaeli Büyükşehir Belediyesine bağlı UKOME Başkanına iletmeye çalışmışlar. Ancak ne yazık ki Ulaşım Daire Müdürlüğünden haziran ayından beri randevu bile alamamışlar. Böyle yaparak siz yalnızca taksici esnafına değil, taksiyle ulaşımını sağlamak isteyen bölgedeki vatandaşımıza da eziyet çektiriyorsunuz, farkında değilsiniz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kocaeli'nde taksicilerin yaşadığı en önemli sorunlardan biri de onlara karşı uygulanan bölge taksiciliği sorunu. İzmit'te, Gebze'de, Gölcük'te gidin taksicilerle konuşun, hangisine sorarsanız sorun aynı sıkıntıyı size anlatır. Kocaeli'nde taksicilik yapan bir esnaf yolcu almak ya da bırakmak için Sabiha Gökçen Havalimanı'na gidip oradan aldığı yolcuyu Kocaeli'nde herhangi bir yere götürme noktasında sıkıntı yaşıyor. Veyahut da siz Kocaelilisiniz, Gölcük'ten bir taksici çağırdınız, akrabanız, eşiniz, dostunuz, arkadaşınız geldi havalimanına "Gel beni Sabiha Gökçen'den al..." Hayır, orada bağlanıyor adamın arabası. İstanbul'dan yolcu alamıyor. Yani taksicilerin para kazanmasına izin verilmiyor. Bunu yaparsa öyle astronomik bir cezayla karşılaşıyor ki arabayı bırakıp gitse yeri var, o kadar büyük astronomik bir ceza ödüyor. Yani taksici esnafı ekmek parasından oluyor.
Gebze'den size bir örnek vereyim: Gebze Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odasına bağlı 36 durak ve 341 taksici var. Çayırova, Dilovası da bu odaya bağlı. Siz bu taksicilere bu uygulamayı yaptığınızda onları kaç liradan mahrum ettiğinizi bir düşünün. İzmit'te olay daha da vahim boyutlara çıkıyor. Bu noktada eğer taksicilerimiz arasında ayırım yapmaya kalkarsanız birçok sıkıntının yaşanmasına sebep olursunuz. Saatlerce direksiyon sallayan taksicilerimizin zaten mevcut olan sıkıntılarının çözümü noktasında hiçbir şey yapmıyorsunuz, bir de onlara darbe üstüne darbe vuruyorsunuz.
Sıkıntılar sadece bu anlattıklarımla sınırlı değil. Kartepe'deki taksiciler başka bir sıkıntı yaşıyorlar. Kartepe, Kocaeli'nin turizm bölgesi, özellikle kış ayları olmak üzere dört mevsim Türkiye'nin dört bir yanından turist geliyor. 5 yıldızlı otellerin, birinci sınıf turizm tesislerinin bulunduğu bölgede taksiciler taksi plakası olmadan çalışıyor. Evet, taksi plakaları yok bu taksicilerin. Kartepe'deki taksicilerimizin taksi durakları var ama taksi plakaları yok. Böylesine güzide bir turizm bölgesinde taksilerin plakasız olarak çalışması, her şeyden önce, ayıptır. Defalarca başvurmalarına rağmen Kartepeli taksicilerimiz taksi plakası alamamışlar.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; taksici esnafı zor, çok zor durumda, diğer esnaflar gibi. Herkesin bankalara borçları var, kredi kartları patlamış, evlerine ekmek götüremiyorlar.
Bu nedenle, araştırma önergemize destek vermenizi bekliyor, yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)