GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:68
Tarih:03.03.2015

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi burada, dün Sayın İçişleri Bakanıyla ilgili verilen gensoruda Sayın Bakanın konuşmalarından bir bölümüne izninizle biraz temas etmek istiyorum.

Sayın Bakan terörden bahisle ana dilin konuşulmaması, konuşulamaması -bunlar 1980 yasakları- devamla, işte, 90'lı yıllarda -terörle mücadelede- vatandaşın 250 gram çay, 100 gram şeker, 1 tane ekmek götürebildiği -tabii, bunlar zor şeyler, ona katılıyorum aynı zamanda- aynı zamanda, köylerin kaldırılması neticesinde on binlerce insanın yerlerinden edilmesi ve namüsait şartlarda yaşıyor olması, bunlardan bahisle konuştu.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bunlar terör varken oldu. Yani günde 30-40 kişinin hayatını kaybettiği gün oluyor, Bingöl misali 30-40 askerimizin, evladımızın şehit edildiği dönemlerdir bunlar. Yani bu, bir sonuçtur, sebep değildir. Elbette ki Kürtçe veyahut başka bir dilde, Arapça, insanın şarkısını, türküsünü söyleyememesi mutlaka ızdıraplı bir hâl olsa gerek, buna katılırım ama 12 Eylülde ülkücüler de çile çekti, arkadaşlarımız idam edildi. Ne yaptık? Devlete isyan mı ettik? Böyle saçma şey mi olur?

Sayın Bakanın dili, âdeta, terörü haklı çıkarmaya yönelik bir dildir. İnşallah, maksatlı değildir. Ve devamla da ne diyor Sayın Bakan? "OHAL'in kaldırılması, biz kaldırdık." Hayır. OHAL 57'nci Hükûmet döneminde son defa uzatıldı kalkmak üzere ve 3 ilde-4 ilde kaldı, neyse.

"Daha fazla demokrasi." diyor. Şimdi, bakın, bize, 57'nci Hükûmete özellikle kimse demokrasi dersi veremez. 57'nci Hükûmette, içinde Milliyetçi Hareket Partisinin büyük ortak olduğu Hükûmette bugün ana dilin öğretilmesi adına çok önemli kararlar alınmış, kanun değişiklikleri yapılmıştır. O günün şartlarında, daha 28 Şubat devam ederken ve bugün siz Adalet ve Kalkınma Partisi sıralarında milletvekiliyseniz, aynı zamanda iktidar partisi milletvekiliyseniz yani partinizin varlığı söz konusuysa, bunu 57'nci Hükûmete borçlusunuz.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Allah Allah! 57'nci Hükûmette küçük ortak mıydı, büyük ortak mıydı?

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Bekle öğreteceğim. Ya, Recep Efendi, kırk yılda bir beş dakika konuşma elimize geçmiş, sus Allah'ını seversen yahu!

RECEP ÖZEL (Isparta) - "Büyük ortağız." dedin ya.

ALİM IŞIK (Kütahya) - Recep Bey, senin başka bir işin yok mu Allah'ını seversen ya!

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Ya, bir dakika bekle!

RECEP ÖZEL (Isparta) - Düzelteceksin yine bunu.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Bir dakika bekle!

RECEP ÖZEL (Isparta) - Bekliyorum.

(AK PARTİ ve MHP sıralarından karşılıklı laf atmalar)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen kürsüdeki hatibi dinleyelim.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Parti kapatma davasında Adalet ve Kalkınma Partisine, 67bana göre de haksız yere açılan parti kapatma davasında nitelikli çoğunluk yüzünden partiniz açık kalmadı mı? (AK PARTİ sıralarından "Kaldı." sesi) Hah! Eski usulle yapılan bir oylama olsaydı kapanacak mıydı, kapanmayacak mıydı?

RECEP ÖZEL (Isparta) - Kapanmayacaktı.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Yalan söylüyorsun!(x)

RECEP ÖZEL (Isparta) - Niye?

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Gel buraya, anlat! Yalan söylüyorsun! Yalana dayalı olmaz! Böyle de demokrasi olmaz!

Eski usulle oylansaydı, o Anayasa değişikliğini 57'nci Hükûmet yapmasaydı, nitelikli çoğunluk aranmasaydı, bugün bu sıralarda oturmuyordunuz. Bari nankör olma!

Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)