| Konu: | TÜRKİYE İNSAN HAKLARI KURUMU KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 122 |
| Tarih: | 20.06.2012 |
HÜSEYİN AYGÜN (Tunceli) - Sayın Başkanım, çok sağ olun.
İnsan hakları ihlalleri bakımından bu kadar bereketli olan ama Genel Kurulda da ilginin bu kadar zayıf olduğu bir oturumun sonunda muhtemelen Bilgi Edinme Hakkı Yasası'yla oluşan heyecanı yok eden Bilgi Edinme Kurulu müessesesine benzer bir sonuç önümüzdeki haftalarda bizi bekliyor. O zaman da büyük bir beklenti vardı, bundan sonra idare denetlenecek, bilinmeyen sırlar kamuoyu tarafından öğrenilecek, yönetenler hesap verecek ama bugün kaç kişinin Bilgi Edinme Yasası'ndan yararlanmak için dilekçe verdiğini araştırırsanız hemen hemen hiç kimsenin başvuru yapmadığını çünkü bilgi edinme mekanizmasının işlemediğini görürsünüz.
Sevgili milletvekilleri, son beş gün içinde öyle olaylar oldu ki aslında İnsan Hakları Kurumunun, üzerinde tartıştığımız tasarının da ne kadar hayati bir değere sahip olduğunu görmek mümkün. Pankart açtıkları için ceza alan Berna ve Ferhat'ın gerekçeli kararı yayımlandı mesela. Mahkeme, Hükûmete dönük olası tepkileri de hafifletmek kaygısıyla olsa gerek, cezanın pankarta dayanmadığını, pankartın altındaki imzalardan ötürü örgüt üyeliğinden ceza verildiğini söyledi. Urfa'da 13 kişi öldü. Biz dün cezaevini gidip inceledik. 13 kişinin yandığı koğuşa girdik. Kitap, yatak ve terlik kokusuna yanmış insan kokusu eşlik ediyordu ve çok vahim bir manzara vardı. Oradan, seçilmiş İbrahim Ayhan'ın (BDP'li milletvekili) koğuşuna da gittik. İnanın ki 3 kişilik koğuşta nasıl 20 kişinin kaldığını, içeride nasıl nefes aldıklarını oraya gitmeden anlamanız mümkün değil. Biz orada denetim ve inceleme görevini yaparken Sayın Başbakanın açıklaması cep telefonlarına geldi. Cezaevi isyanlarının tümünün örgütle bağlantılı olduğunu söyledi. Dolayısıyla Komisyonun da aslında bir inceleme yapmasının, sonunda hazırlayacağı raporun hiçbir öneminin olmayacağı bu demeçten sonra görülmüş oldu.
Bu sabah Taksim'e neden cami yapılması gerektiğini kararlaştıran yargı, Taksim'in popülasyonunun değiştiğini ve camiye ihtiyaç olduğunu söyledi. Birkaç gün evvel Didim Cemevi'ne Didim'in Kaymakamı bir tebligat göndererek cemevini hazine arazisi üzerinde olduğu için otuz gün içinde yıkacağını ilan etti.
Anlaşılıyor ki yaşam hakkı, cezaevinde insani muamele görme, düşünce özgürlüğü, ifade hakkı, ibadet ve inanç hürriyeti bakımından büyük sorunlar var. Özetlediğimiz son beş günün gelişmeleri bunu ortaya koyuyor. Ama eğer Başbakan, bir komisyon cezaevi denetimi içinde görev yaparken "Bu, terörle bağlantılıdır, cezaevleri isyanları masum değildir." derse, o ülkede ne ölüp giden 13 Kürt'ün hesabı sorulabilir, bu konuda bir müzakere yapılabilir ne de cezaevleri insanileştirilebilir. Zaten, Bakanlığın yeni cezaevleri yapma projesi de meselenin anlaşılmadığını, içerideki sorunların anlaşılmaya çalışılmadığını gösteriyor. Bu bakımdan, hani çok iyi bir Türkiye İnsan Hakları Kurumu yapsanız bile, eğer yürütme, yasama ve yargı arasındaki ilişkiler, kuvvetler ayrılığı prensibi, bağımsız bir yargı ve saydam, demokratik bir medya olmazsa o ülkede demokrasinin de kurulmasını bekleyemezsiniz. Kuşkusuz ki sizden evvel de Türkiye çok iyi bir ülke, demokratik bir ülke değildi ama gerçekten, büyük bir dürüstlükle şunu görmek lazım: Bütün veriler bakımından daha kötüye gidiyor, çok övündüğünüz ekonomi hariç bütün veriler Türkiye'de aslında alarm zilleri çaldığını gösteriyor, özellikle içerideki 132 bin tutuklu bakımından. Hükûmete? Hani neden korkarlar, neden çekinirler? Kendisini denetleyen Avrupa Birliği, ordu, Anayasa Mahkemesi gibi kurumların etkisizleştirildiği, Avrupa Birliğinden sorumlu Egemen Bağış'ın her gün Avrupalılara fırça attığı bir ülkede Paris İlkeleri'nin ne kadar caydırıcı olduğunu da takdirlerinize sunuyorum ama gerçekten cezaevleri çok felaket hâlde ve bu 13 ölü aslında bize yol göstermeliydi fakat bırakın o 13 ölüyü, bugün Dağlıca'da ölen 8 şehidi bile tartışamıyoruz çünkü Türkiye'deki ölümlere, katliamlara, kendini yakmalara, barbarca hayatına son vermelere kamuoyu da, medya da neredeyse alışmış durumda.
Dolayısıyla, değerli milletvekilleri, Bilgi Edinme Yasası'nda yaşanan hayal kırıklığına benzer yeni bir devlet kurumu yaratmayalım. Muhalefetin eleştirilerini bence dikkate alın. Aksi hâlde, önümüzdeki haftadan itibaren bu kurumun ne kadar işlevsiz olduğunu görürsünüz. Sayın Bakan "Dürüst, yetkin memurları atayacağız bu Kurulda görev yapacak." dedi ama Ertuğrul Yalçınbayır'ın başına gelenleri de lütfen unutmayın.
Hepinizi selamlıyorum. Çok teşekkürler. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.