| Konu: | Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 68 |
| Tarih: | 03.03.2015 |
EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 37'nci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'de hak ve özgürlüklerin kullanılması önünde yasal engeller yanında, uygulamadan kaynaklanan çok sayıda hak ihlali fiilen yaşanıyorken, bu hak ve özgürlükleri daha da kısıtlayacak ve polisin keyfî tutumuna yasal dayanak oluşturacak otoriter, iptidai düzenlemelerin Meclis gündemine getirilmesini kaygı verici ve siyaseten utanç verici bir gelişme olarak değerlendirmekteyiz.
Tasarıyla dört ana hususta değişiklik öngörülmektedir. Birincisi: Temel hak ve özgürlükler konusundaki, özellikle, vatandaşların örgütlenme hakları ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakları, başka bir ifadeyle kolektif ifade özgürlüğü neredeyse kullanılamayacak hâle getirilmektedir. Ayrıca, 2559 sayılı Polis Vazife ve Sâlahiyet Kanunu'nda öngörülen değişiklikle, mülki idare amirinin görevlendirdiği kolluğa durdurma, arama ve silah kullanma konusunda son derece muğlak ifadelerle oldukça geniş yetkiler verilmektedir.
Değerli milletvekilleri, yine 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nda yapılan değişikliklerle, hem yeni kavramlarla hem de getirilen ceza hükümleriyle, barışçıl amaçlı olan toplantı ve gösteri yürüyüşleri yapılamaz hâle getirilmektedir. Diğer taraftan, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yapılmak istenen değişiklikle de mülki idare amirinin yani vali ve kaymakamların 48 saate kadar varan gözaltı yetkisiyle donatılması ve gözaltı yetkisi içerisindeki suçların arasına 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na ilişkin hükümlerin de dâhil edilmesi söz konusudur. Böylece Hükûmet temsilcisi konumunda olan vali ve kaymakamlara hem kolluğu komuta yetkisi hem de yargı görevi devredilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye, biliyorsunuz, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı sağlanana kadarki dönemde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde sözleşmeyi en fazla ihlal eden devlet konumundadır, en fazla kendisi aleyhine karar çıkan devlet durumundadır ve en fazla bekleyen davası bulunan devlet konumundadır. Yani Türkiye, yurttaşlarının haklarını koruyamayan ve kendi yurttaşlarının haklarını en fazla ihlal eden devlettir.
Değerli milletvekilleri, devletin hak ihlallerine bulaşmasının en büyük nedeni ise kamu gücünü kullananlara verilen sınırsız ve muğlak yetkiler ve suça bulaşmış kamu görevlilerinin etkin biçimde yargılanmaması ve cezalandırılmamasıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisine son yıllarda "reform paketleri" adı altında AKP Hükûmetince sunulan tasarı ve tekliflerin iktidarın o andaki ihtiyaçlarına endeksli ve muhalefet etme özgürlüğünü tümüyle ortadan kaldırmayı hedefleyen, esas olarak hukuk devleti ilkesini işlevsiz kılan yargı bağımsızlığı ve erkler ayrılığı ilkelerini tümden yok sayan; sonuçta yargının, yasamanın ve zaten alabildiğine antidemokratik işleyen sistemin meşruiyetini ortadan kaldırdığı aşikârdır.
Değerli milletvekilleri, bu tasarıda öne çıkan bir düzenlemeyle polisin önleme yakalaması âdeta adli yakalamanın yerini almaktadır fakat adli yakalama ancak suçun işlendiği hâllerde söz konusuyken burada muğlak ifadelerle geçiştirilen, keyfî uygulamaların önünü iyice açan bir "tehlike yakalaması" kavramı üretilmiştir. Üstelik söz konusu tehlike kavramının tanımına dair ölçütleri belirleyen ilgili madde tasarıda yer almadığı gibi kişilerin hangi davranışlarının tehlike yaratacağı ve yakalama için hangi tehlikelerin gerekçe oluşturacağına dair herhangi bir düzenlemeye de yer verilmemiştir. "Tehlike yakalaması" adı altında, keyfî biçimde her türlü muhalif birey, grup veya kuruma gözdağı verilmek istenmekte, âdeta herkes kriminalize edilmek istenmektedir. Böylelikle yurttaşlar hükûmetin hiçbir fiilini eleştiremez duruma getirilmekte ve her türlü eleştirel söylem ve fiil bastırılmak istenmektedir.
Değerli milletvekilleri, özetle, önleme yakalaması, tehlike yakalaması eyleminin kolluğun inisiyatifine bırakılması, cumhuriyet savcısının haberi olmadan gerçekleştirilmesinin önü açılmaktadır.
Süre yetmediği için tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. İleriki maddelerde konuşmalarıma devam edeceğim.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)