GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İstiklal mahkemeleri konusunda konuşmak yerine arşiv belgelerine müracaat edilmesi ve kapsamlı araştırma yapılması gerektiğine ilişkin
Yasama Yılı:5
Birleşim:69
Tarih:04.03.2015

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlar, istiklal mahkemelerinin en önemli zabıtlarından büyük kısmı bizim Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunmakta ve biraz önce İdris Bey'in de söylediği gibi büyük çapta Latin alfabesine çevrilmiş bulunmaktadır, yakında da inşallah herkesin araştırmasına sunulacak.

Diyarbakır İstiklal Mahkemesi üç ay devam etmiştir biliyorsunuz ve sonra bunların zabıtlarının muhtemelen... Yani yaptığımız araştırmalarda diğer birtakım Diyarbakır'daki belgeler gibi -Diyarbakır Surlarının içerisinde hani kuleler var ya, kulelerin içerisinde birtakım evrakın- tam Millî Mücadele Döneminin sonrasındaki belgeler -Millî Mücadele Dönemi belgeleri de dâhil- maalesef leblebicilere satılmış. Ben Arşivler Genel Müdürlüğü yapmıştım. Önceden maalesef satılmış bunlar. Bir kısmı, çok az bir kısmı, leblebiciye satılan bir kısmı elde edilebilmişti, bizim arşive teslim edilmişti ama istiklal mahkemelerinin zabıtları burada yoktu, onu özellikle belirteyim. Maalesef iyi bir arşivcilik göstermemişler.

Diğer taraftan, istiklal mahkemeleri gerçekten başlangıçta tamamen casusluk faaliyetleri, asker ailelerine saldırı, Tekâlif-i Milliye'den yoksun bırakılma gibi meseleler için kurulmuş bir mahkemedir. Burada bir tane de örnek vereyim. Hint asıllı İngiliz ajanı olan Mustafa Sagir -"sagir" küçük demek, küçük Mustafa anlamında- yakalanmıştı ve istiklal mahkemesine çıkarıldı. Ergün Aybars'ın kitabında da yaptığı gibi -en kapsamlı araştırmayı o yapmıştır bu konuda- 1.630 kişi... 1920 ila 1927 yılları arasındadır istiklal mahkemeleri. En son istiklal mahkemesi Ankara İstiklal Mahkemesidir, diğerleri kapanmıştır. 1926'da, 1927'de Ankara İstiklal Mahkemesi kalmıştır. Bütün yargılanıp idam edilenlerin sayısı 1.630'dur, o tarihten o tarihe kadar.

Dolayısıyla yanlışlar yapılmış mıdır, yapılmamış mıdır? Arkadaşlar, hangi devlet olursa olsun bütün devletlerin mahkemelerinde şöyle veya böyle yanlışlar yapılmıştır ama buradaki kuruluş felsefesi kesinlikle Damat Ferit Hükûmeti ve İngiliz ajanlarına, İngilizlerle iş birliği yapan Damat Ferit Hükûmetine karşı cumhuriyetin korunması ve buradaki birtakım meselelerdir. Yani düşmanla iş birliği yapan, düşmana yardım eden, bunlar hep görülmüştür, 1915'te de vardır, yeni değil. Yanlışlar, dediğim gibi, yapılmış olabilir ama bunu abartıp bir şekle sokmamak lazım. Mesela 400 bin kişinin katledildiğini, öldürüldüğünü söylediniz, 1921 ila 1938 arasında. Ya doğru değil bu. Kim, nerede öldürmüş? Bakın, Dersim hadisesinde bile, Dersim'in 1935 nüfus sayımına göre nüfusu 107 bindir. Dersim'in 1940 nüfusu 94 bindir. Yani 1927'de, biliyorsunuz, Tunceli vilayeti kurulduğu için, "Dersim" dediğimiz genel anlamda, Osmanlı Devleti zamanındaki Dersim değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Yani Erzincan vesaire yoktu. Dolayısıyla, burada 11 bin küsur kişi de sürgün edildiğine göre Dersim'deki kayıp 2 bin civarındadır. Yani bunlar belgelerle sabit. Yani bir sürü konuşmak yerine arşiv belgelerine müracaat etmek, çok kapsamlı araştırma yapmak gerekmektedir.

Saygılar sunuyorum.