| Konu: | Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu, Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 72 |
| Tarih: | 09.03.2015 |
HDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Allah iktidara kolaylık versin. Hakikaten, bu Parlamentoda iktidarın yerinde olmak istemezdim. Bir hukukçu olarak söylüyorum bunu, otuz yıl ceza avukatlığı yapmış, uluslararası hukuk alanında çalışmış biri olarak. İnsanın inanmadığı bir davada ve gerçekten mantığının kabul etmediği, demokrasiyi kökten zedeleyecek böyle bir düzenleme, paket düzenlemesinde... Bu paketi 79 baroya rağmen, insan hakları kuruluşlarına rağmen, sendikalara rağmen, STK'lara rağmen, aydınlara rağmen, bütün duyarlılıklara rağmen bu faşizm paketini "özgürlük paketi" diye insanlara sunmak ve bunun kabulünü beklemek gerçekten dehşet verici. Bunun çok ağır sonuçları olur arkadaşlar. Bakın, çok açık söylüyorum: Bu paket, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini kökten sarsacak bir pakettir. Bakın, Türkiye 23 ve 24'üncü fasılları açamıyor; adalet, güvenlik ve özgürlük. Dikkat edin, bu 3 fasıl başlığını bu paket dinamitleyecek. Avrupa Birliği Komisyonunun, Avrupa Konseyinin bu konuda yaptıkları açıklamalarda, parlamentosunun aldığı kararlarda Türkiye'de sözleşmeci Hükûmete yapılan uyarılarda deniliyor ki: "Bu paket sizin Kopenhag Kriterlerine, Avrupa Birliği müzakere sürecine ve üstlendiğiniz uluslararası sözleşmelere ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı." Yani, bu yaptığınız şu demek: Kardeşim, Avrupa Birliği ilişkilerini askıya mı aldırtmak istiyorsunuz veya Avrupa Birliğinden, Avrupa Konseyinden çıkmak mı istiyorsunuz? Bunu yaparsanız böyle bir müeyyideyle karşılaşırsınız. Bu boyutu ciddidir arkadaşlar. Diğer bir boyutunu...
Bu ülkede Türk Ceza Kanunu'nu yapan, CMK'yı yapan üniversitelere, hocalara sorduğunuz zaman "Bu paketi çıkardığınız zaman siz 'iç güvenliğin sağlanması' adı altında keyfiyete yol açarsınız." diyorlar. "Keyfiyet" demek... Yargı güvencesi olmadan atanmış partizan vali ve kaymakamlarınızın, il ve ilçe başkanı gibi çalıştırdığınız vali ve kaymakamlarınızın emrine polisi ve jandarmayı verip istediğiniz emri verdiğiniz zaman muhalefetin üzerine gönderirsiniz.
Yine, burada, arama, dinleme, takip ve kırk sekiz saat gözaltı kararlarını uygulamak, kişi güvenliği ve özgürlüğünü ihlal etmek asla ve asla hiçbir hukuk devletinde kabul edilebilir şey değildir. Suç şüphesi varmış... Suç şüphesi altında yapılan arama işlemiyle suç şüphesi olmaksızın yapılan önleme aramasının bu şekilde düzenlenmesi Anayasa'nın 13'üncü maddesine aykırıdır. Yine, tedbir amaçlı orantılı olma ilkesine de aykırıdır. Bunu çok boyutlu sayabiliriz. Hangi konularda? Başkalarının can güvenliğini tehlikeye koymamak açısından bu paketi getirirken, bu paketin kimlerin can güvenliğini tehlikeye koyacağını bir düşünebiliyor musunuz? Düşünemiyorsunuz.
Şimdi, bakın, bu durumda herhangi bir suç durumuyla karşı karşıya olan güvenlik güçlerine -idam cezasının kaldırıldığı ülkemizde- onca çocuğun, onca kadının, onca insanın öldürüldüğü ülkemizde vur emri vermek, "Sık ulan, sık!" diyen müdürlere vur emri vermek ne demek biliyor musunuz? "Sizi koruyacağım, vurun." demektir. Bu, hangi hukuk devletinde meşruiyet kazanır?
Bunu, gizli dinlemeyi ve avukat yardımı olmadan, hiçbir güvence olmadan, sırf muhalif olduğu için, düşünceleri nedeniyle, sırf gıcık olduğu için, makul şüpheli olduğu için, insanları alıp kırk sekiz saat, yirmi dört saat nezarete atmak, bu ülkede olağanüstü hâli bütün Türkiye'ye yaymak, bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür arkadaşlar. Size, suçluyla mücadele etmeyin diyen var mı? Size, her gün kadın şiddeti uygulanırken bu ülkede bu şiddeti uygulayanları yakalamayın diyen var mı? Bu ülkede her gün siyasi suikastların merkezi olan İstanbul'da uluslararası ajanlar cirit atarken, cinayet işlerken size dur diyen mi var? İstihbaratınız nerede, istihbaratınız?
MİT yasalarını çıkardınız, HSYK'yı çıkardınız, bilmem neyi çıkardınız. Ne oldu? Ama illa 400 milletvekili lazım size değil mi? Çok fazla şey istiyorsunuz 77 milyon yurttaşımızdan. Yani yurttaşımız artık bu paketlere yüz vermiyor. 400'ü boşuna arıyorsunuz. Bakın, insan hakları izleme örgütlerinin açıklamaları bütünüyle, Ataman Grubu İzleme Raporu dehşet verici şeyler ifade ediyor. Siz ısrar ediyorsunuz. Siz ısrarla sabaha kadar Meclisi angarya koşullarında Anayasa 18'e aykırı çalıştırıyorsunuz. Siz, insanların, kendi milletvekillerinizin bu koltuklarda uykulu resimlerinin basında çıkmasından zül duymuyorsunuz. Siz, bu koşullarda bu paketin ne şekilde olursa olsun çıkacağını söylüyorsunuz. Size bir şey söyleyeyim mi arkadaşlar? Siz, bu Mecliste, milletin Meclisinde Roma taburları gibi davranamazsınız. Biliyorsunuz, Roma taburlarında, lejyonlarında, orada da katı disiplin kuralları vardı ve kral emrederdi bir şeyi yapmak üzere, uymayanlara katı cezalar verilirdi. Bu cezaların en ağırı, firar eden, nöbet yerini terk edenlere uygulanırdı. Şimdi siz, bütün oylamalarda, her yoklamada, her karar yeter sayısında, her açık oylamada her dakika dikkat altındasınız. Biriniz firar ettiği zaman 7 Nisanda listelerde kendinizi bulamayabilirsiniz.
Bu "Cohors" diye geçen taburlarda cezalar, kurayla, bu disiplin suçunu işleyenlere verilirdi ve bu cezalar ağırdı arkadaşlar. Nasıldı biliyor musunuz? En ağır ve en insafsız ceza, toplu cezaydı. Eğer size, Meclis iradesine, milletvekillerine dışarıdan bir emir verilirse, bu, toplu cezalandırma yöntemi, taburun tamamına verilen bir ceza yöntemi. Yani, sizin grubunuzun tamamı böyle bir ceza tehdidi altındadır. Şimdi, daha ötesine geçildi. 10 askerden 1'i suç işlediği zaman, bu sefer 9'u, kendi arkadaşlarını linç etmeye başlardı ve en sonunda, milattan önce 471'de, uzun süren bir 4 asır boyunca çok zalimce ve gaddarca cezalandırmalar yapıldı ve komutanlar cezalar verdi. Ve tabii ta ki bir Spartaküs doğana kadar, bir Spartaküs yaradana kadar halk, bu böyle devam etti.
Şimdi soruyoruz size: Arkadaşlar, tarihten ders çıkarmayacak mısınız? 21'inci yüzyılda Roma taburları gibi hareket etme şansına sahip misiniz? Crassus'un gazabı gibi, kendi ordusunun üstüne kara bir bulut gibi çökerken, kendi askerlerine böyle bir bedel ödetirken, o ülkede bile Spartaküslerin, özgürlüğün, inancın, umudun iradesi olarak ortaya çıktığı dönemleri düşünün, 21'inci yüzyılda mı bunlar olmayacak? Desimasyon kararları veriliyor, 4 bin asker katlediliyor ve sonuç değişmiyor arkadaşlar. Sonuçta, hepiniz geldiniz, dayandınız, direndiniz, diyelim ki 132 maddeyi, bu paketi geçirmeye çalıştınız. Ne olacak sonra? Bu paketi geçirdiğiniz zaman bir Pirus zaferi mi kazanmış olacaksınız, muhalefeti mi yenmiş olacaksınız? Oysaki, eğer muhalefetin bu direnişi bu pakette olduğu gibi bugüne kadar olmuş olsaydı zaten iktidarınız ayakta kalmazdı.
Bakın, Sayın Fidan, istifa etti, adaylığını koydu, Cumhurbaşkanı istemedi diye adaylığını geri çekti. Bu, size çok ciddi bir ihtardır, hepiniz bundan ders çıkaracaksınız, bunu iyi anlayın. Ama şu Meclisin iradesini savunurken milletten yetki aldığınızı ve burada milleti temsil ettiğinizi, yalnız milletten emir alabileceğinizi düşünürseniz çok daha onurlu bir mücadelenin içinde çok daha olumlu adımlar atabiliriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) - Geç değil, paketi geri çekin, Hükûmet çeksin, Komisyona çekin, gelin tekrar müzakere edelim, yoksa tekririmüzakere yöntemiyle de, gensoru yöntemiyle de bu paketin nasıl geçemeyeceğinin tarihî direniş örnekleriyle karşı karşıya kalırsınız.
Saygılarımla. (HDP sıralarından alkışlar)