| Konu: | Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu, Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 72 |
| Tarih: | 09.03.2015 |
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, 51'inci madde bu tasarının önemli maddelerinden biridir, Jandarma Genel Komutanlığındaki hiyerarşiyi, atama sistemini, cezalandırma sistemini çok etkileyen bir maddedir. Biz diyoruz ki (c) bendinde yer alan "İçişleri Bakanı" ibaresi yerine "Jandarma Genel Komutanı" ibaresi eklensin. Bununla ne sağlanacak? Daire başkanlarının, general olmayan daire başkanlarının, il ve ilçe jandarma komutanlarının atamasını Jandarma Genel Komutanı yapsın diyoruz. Zaten olan da budur, bugüne kadar yapılan budur ama bilenler bilir, Jandarma Genel Komutanlığında bu hazırlıklar yapılırken, bu atamalar hazırlanırken nezaketen İçişleri Bakanına gerekli bilgi verilir ve ona göre atamalar yapılır yasada yer alsa da, almasa da. Ama şimdi, bu değişiklikle Jandarma Genel Komutanı tümüyle devre dışı bırakılıyor, İçişleri Bakanı dilerse tüm il ve ilçe jandarma komutanlarını, general olmayan daire başkanlarını direkt atayabilir. Gerçi Sayın Bakan diyor ki: "Efendim, bunun hazırlık çalışmaları Jandarma Genel Komutanlığında yapılır." İlave ediyor, diyor ki: "Ama, Jandarma Genel Komutanı direnirse Bakan doğrudan atama yapabilir." Bu ne demektir? Bu, tüm atamalar Bakan tarafından direkt yapılacaktır anlamına gelir. Bu çok sakıncalı bir uygulamadır, bu ileride telafisi güç zararlar da ortaya çıkarabilir. Çünkü, siz Jandarma Genel Komutanlığını siyasallaştırırsanız, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir parçası olması nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin de siyasallaşması yolunu açmış olursunuz. Daha önce de defaatle söyledik, Türk Silahlı Kuvvetlerinin siyasallaşması ülkemiz için bir felakettir. Balkan Harbi'ni unutmayalım diyoruz, Balkanları elden nasıl çıkardığımızı unutmayalım diyoruz.
Şimdi, zaten, Jandarma Genel Komutanı direnirse Sayın Bakan, Jandarma Genel Komutanını Hükûmet emekliye sevk edebilir, görevden alabilir. Öyle bir direnme olursa bununla ilgili işlem budur, yoksa atamayı oradan alıp Bakana bağlamak değildir. Bu, güvenlik güçlerinin sivil otoriteye bağlanması anlamına gelmez, güvenlik güçlerinin tümüyle siyasallaşması anlamına gelir. Biz diyoruz ki hiç olmazsa şöyle olmalı: "İl ve ilçe jandarma komutanları ile general olmayan daire başkanlarının atanmasında Jandarma Genel Komutanının önerisi ve İçişleri Bakanının onayı." Hiç olmazsa böyle olsun. Bunu bile kabul etmiyorsunuz, mahcup bir tavırla oraya bir cümlecik ilave ediyorsunuz, diyorsunuz ki: "Jandarma Genel Komutanı gerektiğinde öneride bulunabilir." Bu absürt bir şey, çok ayıp bir şey bu. Zaten yönetimde böyle bir cümle olmaz değerli arkadaşlarım.
Şimdi, başka bir konuya geçiyorum. Demin MİT Müsteşarının atanmasından bahsedildi. Efendim, "Devlet görevlileri, bazı kamu görevlileri istisnalar dışında seçimde aday olursa geri dönebilir." diyorsunuz. Şimdi, durum şu: MİT Müsteşarı farklı bir kamu görevlisidir, atama usulü özel hükümlere tabidir. Hangi devlet memuru atanırken Millî Güvenlik Kurulunda görüşülüyor? Görüşülüyor mu? Yok. Demek ki MİT Müsteşarlığı farklı bir görev. O nedenle, MİT Müsteşarı atanmadan evvel Millî Güvenlik Kurulunda görüşülüyor ve Millî Güvenlik Kurulu o konuda görüş beyan ediyor. Demek ki farklı bir şeydir. Başka? MİT Müsteşarının yargılanması farklı bir usule tabidir. Neye tabi? Genelkurmay Başkanının tabi olduğu statüye tabi. Demek ki farklı bu. O zaman, siz, MİT Müsteşarının rastgele veya alelusul bir kamu görevlisi gibi değerlendiremezsiniz. Adı üzerinde, bu, bir istihbarat birimidir, bunun siyasallaşmaması gerekir. Bu, millî bir teşkilattır, öyle olması lazım ama siz tüm kurumların içini boşaltıyorsanız, tüm kurumları parti kurumu hâline getiriyorsanız, sonuçta parti devletini kurmak istiyorsanız ona diyecek bir şey yok; bunun adı da faşizmdir.
Bakın değerli arkadaşlarım, bundan sadece biz zarar görmeyiz, özellikle size de söylüyorum, bundan sadece biz zarar görmeyiz, sadece Cumhuriyet Halk Partililer, Milliyetçi Hareket Partililer, HDP'liler zarar görmez, siz de zarar görürsünüz, siz de bu ülkede yaşıyorsunuz, sizin çocuklarınız da bu ülkede yaşıyor, torunlarınız da bu ülkede yaşayacak. Demokratik bir ülkede, demokraside yaşamak herkesin hakkıdır, sizin de hakkınız olmalı. Bu haktan hem kendinizi mahrum bırakıyorsunuz hem diğerlerini mahrum bırakıyorsunuz. O nedenle, ülkeye de, geleceğe de, gelecek nesillere de kötülük yapıyorsunuz diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)