GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 54'üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
Yasama Yılı:5
Birleşim:73
Tarih:10.03.2015

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben gecenin bu saatinde bazı rakamları paylaşmak istiyorum sizinle. Zaman zaman Adalet ve Kalkınma Partisi 2002'yle günümüz arasını kıyaslayarak "Nereden nereye" tabirini kullanır; gelin, biz de böyle bir kıyaslama yapalım bakalım özellikle suç ve suçluluk konusunda.

2002'de öldürme, cinayet 2.964, 2011'de 3.484, 2013'te 6.534; cinsel suçlar, 2002'de elimizde bir rakam yok ama 2011'de 828, 2013'te 4.143; uyuşturucu, 2002'de 3.450, 2011'de 4.131, 2013'te 11.851; hırsızlık 2002'de 5.898, 2011'de 6.445, 2013'te 22.343. Toplamda değerli arkadaşlar, 2011'deki 14.888 rakamı 2013'te tam 3 kat artarak 44.871'e çıkıyor.

ALİM IŞIK (Kütahya) - 17-25 dâhil mi?

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - İnsanların suç işleme gerekçeleriyle ilgili olarak bilim adamları tespitler yapıyorlar, bu tespitleri hepiniz de az çok tahmin edebiliyorsunuz. Özellikle hırsızlık, yağmalama, yaralama, öldürme, uyuşturucu ve kaçakçılık gibi suçlarda esas faktör fukaralık, yoksulluk. İnsanca yaşayabilecek bir gelir ve sosyal güvenceye sahip olan toplumlarda bu suçların hemen hemen sıfıra yakın olduğunu görüyoruz. Yani eğer Başbakan, Cumhurbaşkanı ve AKP yetkililerinin iddia ettikleri gibi AKP iktidarı döneminde aş ve iş sorununa çözüm bulunmuş, yoksulluk ortadan kaldırılmış, insanların yaşam kaliteleri yükselmiş, seksen yıllık cumhuriyet döneminde yapılanlardan daha çok iş yapılmış olsaydı hırsızlık, yağmalama, yaralama, öldürme, uyuşturucu ve kaçakçılık suçlarını işleyenler oranında bir artış olmazdı, aksine bu suçları işleyenlerin sayısı azalırdı. Herkes bilir ki işi olan, düzenli bir gelire ve sosyal güvenceye sahip olan bir kişi bu suçları kolay kolay işlemez. Suç oranlarındaki artış "Biz, cumhuriyet döneminden bugüne kadar yapılanlardan daha çok iş yaptık, ekonomiyi düzelttik, aş ve iş sorunlarını çözdük, haksızlıklara ve eşitsizliklere son verdik, adil ve eşit bir düzen kurduk." diyen Erdoğan'ı da Davutoğlu'nu da doğrulamıyor. Aksine AKP iktidarı döneminde suç oranlarındaki artış, ülkenin AKP tarafından iyi yönetilmediğini, eşit ve adil bir yönetim sergilenmediğini gösteriyor.

Bu meselelerle uğraşmak yerine "Yüz yetmiş yıllık polis teşkilatını nasıl politize ederim, nasıl devletin polisini parti polisi hâline getiririm, "ak polis" hâline getiririm?" çabası içerisinde bir iktidarla karşı karşıyayız. Kanunları uygulayan devletin ve milletin polisi değil, sürekli olarak iktidar partisinin siyasi çıkarlarını gözeten yandaş polis istemektedir AKP. Halkının parasını çaldıktan sonra kamyonlarla evine taşırken arkasını dönecek olan bir polis istemektedir. İktidar tarafından yapılan hırsızlık ve yolsuzlukların hiçbirini görmeyecek bir polis hayal etmektedir. İktidar partisi milletvekilinin çocuğu karşısında teşhise konu yapılan bir polis arzulamaktadır AKP. Anayasa ve yasalarla güvence altına alınmış olan barışçıl gösteri ve protesto yapmayı sadece iktidarın yandaşı olan kesimler için bir hak olarak gören, diğer kesimlere sabredemeyen bir polis teşkilatı istemektedir. Tarafsızlığı, dürüstlüğü ve suçla etkin mücadele etmesiyle kamuoyuna güven veren bir polis değil, biati esas alan, iktidar partisinin çıkarlarını koruyan ve emirleri sorgulamaksızın uygulayan bir polis öngörmektedir. Otoriter rejimlerde olduğu gibi sadece iktidarın çıkarlarını koruyan, toplumdaki çok sesliliğe tahammül edemeyen ve "emret Başbakanım" sloganıyla hareket edecek olan âdeta devrim muhafızı türü güvenlik birimi arzulamaktadır.

Bugün itibarıyla haftalardır görüştüğümüz bu tasarının aslında özü budur değerli arkadaşlar. Yaptığımız muhalefetin, aslında niye muhalefet ettiğimizin de sebeplerini biraz önce sıralamış oldum.

Hepinize iyi akşamlar diyorum. (MHP sıralarından alkışlar)